İçine doğduğumuz bu kent “kim” olduğumuz üzerinde doğrudan belirleyici.
Mahalle bir sosyal alan.
Başkalarıyla ortak bir hayatı yaşadığımız yer.
Güvenli bir sığınak ve belki de tutunma noktası.
Mahalle; sosyal bir birim.
Kentsel dönüşümün başladığı yer.
***
Mahalle baskısını ilk ortaya atan Şerif Mardin.
Baskı, mahallenin mütemmim cüz’ü.
Mahallede “yabancı” ya da “öteki” olarak görülenin maruz kaldığı dışlanma.
Mahalle; benzer, tipik, aşina, alışılmış, bilinenle özdeş.
Ve biz kendi mahallemizde uyum sorunu yaşıyoruz.
***
Mahallenin kötüleri;
Yabancı, farklı ve atipik olanıyız.
Yazdıklarımızla, çizdiklerimizle, düşündüklerimizle sanki;
Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya uğraşıyoruz.
Uğraştıkça ve ısrar ettikçe de;
Müslümanların arasındaki gayrimüslim,
Mahalleye sondana gelen bir muhacir,
Sünni mahallesinde bir Alevi,
Alevi mahallesinde bir suni;
Muamelesi görüyoruz.
***
Böyle görülmekten, böyle anlaşılmaktan şikayet ettiğimiz sanılmasın.
Vazgeçecek de değiliz.
Azınlıkta ve arada kalmak,
Arafa düşmek; ilk kez başımıza gelmiyor.
Onca yönsüzün arasında biz;
Sol’dan ve bu yoldan vazgeçemeyiz.
Değişim için iki kişi yeter…
***
CHP’yi, ön seçimi, atamayı, aday adaylarını, partinin mevcut durumunu, toplumsal algısını, deresini, tepesini, eskisini ve yenisini,
AKP’yi, ilişkilerini, politikalarını, hedeflerini ya da hedefsizliklerini, yöneticilerini, siyasi ve ticari anlayışını, ilçe beyliklerini, iktidar yanlısı heveskar bürokratlarını,
Ticaret ve Sanayi Odasını, yapılanları, yapılacakları, adaylarını, adayların farklarını, kentin yok olup giden ticari hayatını, yatırım, istihdam olanaklarını, kimin ne sağlayabileceğini, velhasıl:
7 gün 24 saat kente dair yaşanan her ne varsa tüm olayları ve süreci tarihe not düşmek, kamuoyunu aydınlatmak bizim görevimiz.
Kimin huzuru kaçarsa kaçsın,
Kimin dümeni bozulursa bozulsun…
***
Mutlu azınlıkların kentinde tüm bunları yapıyor olmak bizi birilerine karşı yabancılaştırsa ya da  ötekileştirse bile; bizim de kimseden ve hiçbir koşulda korkumuz olmadığı bilinsin isteriz.
***
Ne siyasi partilerle, ne siyasetçilerle, ne belediyelerle, ne belediye başkanları ile, ne kamu kurumları ne de bürokratları ile hayatının hiçbir döneminde hiçbir koşulda ilişkilenmemiş, mesafesini korumuş,  bir TC vatandaşı olarak bu sadeliği korumakta ve sürdürmekte kararlıyız.
Biz; gazetecilik mesleğinin bir mesafe mesleği olduğunun farkındayız.
***
İçine doğduğumuz bu kent “kim” olduğumuz üzerinde doğrudan belirleyici.
Anamız, babamız, kanımız kadar önemli.
Bu nedenle iyi niyetimiz de, kötü niyetimiz de bu kent kadar.
Kent ne kadar iyiyse biz o kadar iyi,
Kent ne kadar kötü ise biz de o kadar kötüyüz.
***
Sonlayalım.
Mahalle bir sosyal alan.
Baskı, mahallenin mütemmim cüz’ü.
Ve biz bu sosyal alanın kötüleriyiz.