Aslında 100 değil, 90 yıl olmuş.
Muğla, il oluşunun hesabını yanlış yapmış!
Canım, ne olur, ne değişir 10 yılla?
Üç aşağı beş yukarı 100 yıl işte!
Karıştırmayın artık orasını, çaktırmayın.
Asıl olan niyettir.
Biz; 100 yıl olmuş gibi davranalım.
“Bu memlekette hesap kitap bilen birileri yok mu?” dedirten bir yanlışlar serisi aldı başını gidiyor.
Kent olarak “Allaha Emanet” bir durumdayız.
***
Birileri kentle ilgili tarihi bir belge buluyor, bu belge bilimsel bir kurul tarafından incelenmeden, doğruluğu tescil edilmeden bulanın algısına bırakılıyor.
Bırakılmakla da kalmıyor.
Üzerine kurgular, senaryolar düzülüyor.
Bu nedenle biz yazılı ve sözlü tarih atölyelerinde hep sınıfta kalıyoruz.
Tarih önünde kepaze oluyoruz.
Tarihi bir belgenin bilimsel bir kurul tarafından incelenmeden, peşine takılıp üzerine senaryolar, dünyalar kuruyoruz.
Bu mesele üstüne sayısız toplantı yapıyor, önemli kararlar alıyoruz.
Proje için ilişkilenmeye başlıyoruz.
100. Yıl üzerine kafa yoruyor, proje kabızı olanlara proje öneriyoruz.
Yetmiyor!
Yine bu proje için kamu kaynaklarından bütçeler oluşturuyoruz.
Sonra birileri çıkıp; “100 değil! 90” deyince alt üst oluyoruz.
***
100. Yıl dolmasını biz gazeteciler de yedik.
Bürokrat algısına bırakılan 100. yılla ilgili projelere;
Kafa yorduk, proje kabızı olanlara bir de projeler önerdik.
100. Yıl Senfonisi, Dünya Yazarlar ve Şairler Evi, Uluslar arası Jazz, Rock, Blues Festivali, Üç Deniz Yazarlar ve Çevirmenler Konseyi, Karia Enstitüsü, Dünya Video Müzik Ödülleri, Dünya İnanç ve Hoşgörü Bahçesi, Blue&Green Dünya Ekolojik Sinema Günleri, Avrupa Turizm Yazarları Çalıştayı, Avrupa Arkeoloji Platformu gibi bürokrat algısının çok üstünde sayısız projeleri…
Kimselere beğendiremedik.
Sonuçta;
Valiliğin 100. Yıl Projesi’nin hiçbir yerinde olmadığımızı ilan ettik.
Aradığının ne olduğunu bilmeyenler, bulduklarından bir şey anlamayacaklardı.
Bu nedenle daha sonra yapılan çağrıları da önemsiz bulduk.
Elimizi, eteğimizi bu işten çektik.
***
Organizasyon yapma becerisine sahip olmayan bu kentte;
Biz, 100. Yılı tanımlayamadık.
Merkezi yönetim yatırım programları çerçevesinde kente yapılacak hizmetlere 100. Yıl damgası ile pazarlamaya çalışırken, birileri de 100. Yılı bir tanıtım fırsatı olarak gördü.
Bu süreçte kimin ne dediğini, kimin ne yaptığını anlayamadık.
100. Yılı süreç odaklı değil, sonuç odaklı olarak gören bürokrat algısı, işi eline yüzüne bulaştırdı.
***
Ortada bir gerçek var.
İl oluşumuzun henüz 100. Yılı dolmadı.
Yüz yıl olmasına daha 10 yıl var.
Bu, bilim insanları tarafından tescillenmiş durumda.
100 değil, 90 yıl.
Ortada bu gerçek varken, bürokrasi hızını kesmedi.
Bu konuda yeterli düzeyde bir açıklama yapılmadı, iş oldu, bittiye getirildi.
Bu gün elimizde bürokrat elinde şekillenen çalışmalar var.
Pardon elimizde değil, ellerinde…
Hepsinin üst başlığında 100. Yıl var.
İşin koordinatörlüğünü Turizm İl Müdürlüğü yürütmüş.
Yanılmıyorsak, Turizm İl Müdürü Kamil Özer’in ve bürokratların ellerinde şekillenen, bu projeler için ayrılmış ödenekler ve tamamlanmış bir ihale var.
İhale 100. Yıl başlıklı yapıldıysa sorun çıkabilir.
Ortada 100. Yıl yok!
Ya ne var? Bütçesi var, ihalesi var!
Gerçekten bir ihalesi var mı?
***
İddiaya göre bu işlere İl Özel İdaresi’nden aktarılan para; 700 milyon lira.
Kimilerinin iddiasına göre de 800 milyon…
Hangisi doğru bilmiyoruz.
Üstelik bu işin bütçesini, daha başka nerelerden ne kadar para aktarıldı onu da bilmiyoruz.
Ancak biz “Bu bütçeyle ne yapılacak?” diye sorduk, soruşturduk.
Bu bütçe ile bir internet sitesi, 100. Yıl logosu (amblemi), sosyal medya (facebook/ twitter) grupları, bir de tanıtım filmi hazırlanacağı bilgisine ulaştık.
İhale edilen işi İstanbul kaynaklı bir ajans almış.
Oysa bu kentin insan kaynakları yukarıda bahsedilen işleri yapabilecek düzeyde.
Ancak bu kentte işbirliği hala zafiyetten sayılıyor.
Anlaşılan yöneticiler yeni bir zafiyete meydan vermek istemediler.
***
Geçtiğimiz günlerde Valilik’ten bir çağrı:
1 Haziran 2013 tarihinde konu ile ilgili lansman toplantısı yapılacak.
Nerede? Dalaman, Hilton’da.
Ve bir davetiye;
“Muğla’da Değişim Başlıyor”.
Değişime Tanıklık Etmeye Hazır mısınız?
***
Ben tanıklık etmeye hazır değilim.
Değişimin hangi zemine oturduğunu görmeden, hissetmeden biz değişime hazır olamayız.
Derinliksiz ve özensiz sloganlarla bir değişim yaşanacağına da inanmıyoruz.
Suni bir algının, suni bir olguya dönüşmesine gerçekten tahammülümüz yok.
Ancak bahsedilen, önerilen bu değişimin ne olduğunu anlamak adına, bu toplantıya katılacağız.
Daha önce yaşamıştık.
Umarım bu konuda bir kez daha hayal kırıklığı yaşamayız.
Lansman toplantısı ile ilgili detayları sizlerle paylaşacağımızı belirterek sonlayalım.