Yatağan Termik Santralinin özelleştirmesini Bereket Enerji aldığı günden bugüne bu firmanın Egeli olduğunu, bir sermaye grubu olmasına karşın Egeli sağduyusu ve hoşgörüsü ile hareket edeceğini ifade etmiştik.
Egeli firma bizi yanıltmadı.
Firma, işçilerin haklı taleplerini geri çevirmedi ve sonuçta anlaşma sağlandı. Termik Santrali ve santrale kömür temin edilen linyit ocaklarında 5 gündür devam eden işyerlerini terk etmeme eylemi sona erdi.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Muğla Valisi Amir Çiçek’in basın kahvaltısına katıldık.
Burada basın mensuplarıyla sohbet eden Vali Çiçek konuya ilişkin görüşlerini şu sözlerle açıklamıştı.
“İşçilerin, işverenin durumu ne olacak diye düşünürken, 445 gündür mücadele ediliyordu, ‘biz burayı vermeyiz, yakarız, yıkarız’ deniliyordu. Biz dedik ki; diyalogdan kopmayın, ne işçinin hakkı, ne de oranın üretiminin durmasına hiçbir zarar olmadan masaya oturulacak ve anlaşılacak şeklindeki bir anlayışı sabır ile bekledik. Son dört-beş gün hiçbir endişe taşımadık. Bir taraftan güvenliği sağlar iken, diğer taraftan diyalog mekanizmalarını kurduk. Arka planda bizler sürekli olarak Ankara, işveren ve sendikalar ile görüşerek işçinin hakkını koruyarak bugün bu iş güzel bir şekilde sonuçlandı. Tahriklere kapılmadan diyalog kapısını sürekli açık tutarak bazı marjinal gruplara fırsat vermedik. O marjinal grupların kötü emellerine mani olduk. Muğla’da her şeyi diyalog ile çözüme kavuşturmak için yapılan çalışmalar olduğu sürece her şey iyi ve güzel olur”…
Bu açıklamanın ardından Sayın Vali gazeteci olarak bizim görüşlerimizi sordu.
Vali Bey’e ne düşündüğümü, ‘aslında ne olduğunu’ şu sözlerle özetledik.
“Biliyorsunuz ki özelleştirme büyük bir sorun. Ancak bu sorun Ege insanının barış, huzur ve demokrasi düşkünlüğü ile aşıldı. Olayın çözümünde Ege’nin sosyokültürel gerçekleri, kentin kültürel kodları etkili oldu. Biz buna Muğla formülü de diyebiliriz. Muğla formülünde; karşılıklı hoşgörü ve diyalog, temel haklara duyulan saygı ve demokrasiye olan inanç yatıyor. Böylesi önemli sınırlarımızı aşan, ülke gündemine oturan toplumsal bir olayda firmanın Egeli duruşu, diyalog ısrarı, işçilerin ve sendikaların hak talebine saygı göstermeleri önemliydi. Olayın sendikal, ekonomik ve sektörel boyutları yanında sosyokültürel gerçekleri de var. Düşünün bir başka firma ihaleyi kazanmış olsaydı şimdiye çoktan işçi barikatını aşmış, tesise çoktan girmişti. Sonuçta belki de can ve mal kayıpları olacaktı. Bu noktada firma ile işçiler arasındaki diyalog sonrasında sağlanan uzlaşmayı özelleştirme tarihimizde bir ilk olarak görmek gerekiyor. Böyle bir uzlaşma sadece Ege’de, Muğla’da olabilirdi. Öyle de oldu”…
Yukarıda ifade ettiğimiz ‘Muğla formülü’ sayın Vali’nin de dikkatini çekti. Göreve geldiği günden bu yana kentin güvenliğini ve toplumsal uzlaşma kültürünü dilinden düşürmeyen Vali Amir Çiçek, bu formülü çok önemsedi. Bir bürokrat olarak ‘Muğla formülü’ umarız hizmet süresince Sayın Vali’ye kılavuzluk yapar…
Toparlayalım.
Biliyorsunuz Yatağan enerji işçileri 448 gündür özelleştirmeye karşı mücadele ediyor. Ülkenin sendikal tarihinde en uzun süren direniş yanılmıyorsak TEKEL direnişiydi. Yatağan enerji işçileri de tıpkı TEKEL işçileri gibi tarihe geçtiler. Yatağan işçileri belki özelleştirmenin önüne geçemediler. Ama Yatağan işçileri bir şey yaptılar.
Haklarından asla vazgeçmediler, haklarında ısrarcı oldular.
Anlaşma için sendikaları ve sendika yöneticileri suçlayanları uyaralım.
Sakın kimse sendikaları ve sendika yöneticilerini suçlamasın. Özelleştirme politikalarına karşı çıkmak sendikalardan önce siyasetin görevi.
Hani nerede siyaset? Nerede CHP? Direniş çadırını ziyaret edip, iki kare fotoğraf çektirmekle, hamasi iki laf etmekle iş bitmiyor. Siyaset görevini yapmadığı için bu süreçte sendikalar siyasetin görevini de üstlendiler, özelleştirmeye karşı çıktılar. Sendikalar ekonomik bir yöntem olan özelleştirmeden çok temsil ettiği emek gücünün temel hak ve özgürlüklerinin koruyucusu ve kollayıcısıdır. Yatağan’da, Soma’da ve Ereğli’de siyaset görevini yapmamıştır. Siyaset ve siyasetçi görevini yapmadığı için sendikalar 448 gündür işi üstlenmiş ve direnmiştir.
Neresinden bakılırsa bakılsın, neresinden tutulursa tutulsun sonuçta Yatağan işçileri ve sendikalar önemli bir mücadele örneği sergilemişler, sonuçta asli görevlerine geri dönerek, temel haklarını korumasını bilmişlerdir.
Sonlayalım.
Başta Yatağanlı enerji işçilerine, sendika temsilcilerine, diyalog kapısını hep açık tutan Bereket Enerji grubuna ve bu zorlu süreçte görev yapan bürokratlara teşekkür borcumuz var.
Her zeminde ve her koşulda yapılan anlaşmanın hayırlı olmasını diliyoruz…