Turizm İl Müdürlüğü markalaşma çalışmaları çerçevesinde yeni sloganını; “Zamanın Durduğu Yer” olarak açıklamıştı. Kentin tanıtım ve markalaşma konseptinin bürokrat algısına bırakılmasına karşı çıkmış, tanıtım ve markalaşma konularında yapılan çalışmaları yetersiz bulmuştuk. Meğer Turizm İl Müdürü Kamil Özer’in ve çalışmaya yapanların bir bildiği varmış.
Muğla merkezde son günlerde yaşananlara bakınca kendilerine hak vermeye başladık.
Muğla merkezde hakikaten zaman durmuş.
***
Son günlerde kamuoyunda Kışla Park’a inşaat yapılması konusu tartışılıyor.
Geçtiğimiz hafta içinde yerel gazetelerde yer alan haberle ilgili Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün; “Yerel bir yayın organında yapılan haber sayesinde kamuoyunda Kışla Parkı’nın tamamen yıkılarak yerine konut yapılacağı algısı oluşmuştur. Bu alan kamuoyunda algılandığı gibi Kışla Parkı değil, Kışla Parkı’nın girişinde bulunan, eski itfaiye binasının bulunduğu arsadır ve 2010 yılından önce de imara açıktır. 04.06.2013 tarihli meclis kararında ise söz konusu alan e ilgili olarak, sadece yapılacak uygulamalarda Belediye Başkanı’na yetki verilmiştir” şeklinde açıklama yapıyor.

***
AKP’li Meclis Üyesi Hamza Akercan karara; şerhli imza koymuş.
Akercan’a “Bu kararın altında senin de imzan var, şimdi niye konuşuyorsun” deniliyor.
Bir çelişkiye gönderme yapılıyor.
***
Hamza Akercan’a çelişki soruluyor.
Akercan’dan yanıt;
“Çelişki yok. 2010 da oybirliği ile alınan kararda bir olumsuzluk görmemiştim. Aradan üç yıl geçti. Kamusal alanlarla ilgili yeni bir anlayış ve duyarlılık ile karşı karşıyayız. Bu gün kamusal alanlarla ilgili ‘ben yaptım oldu’ demeye kimsenin hakkı olmamalı. Ben bu duygu ve düşünceler içinde Kışla Parkı ile ilgili alınan yeni karara şerh koydum.”
***
Kent plancıları ve bilim insanları kentin dinamik bir süreç olduğu görüşünü savunurlar.
Onlara göre kent dinamik bir süreçtir ve değişkendir.
Kentin planlaması da olası değişkenlikler üzerine yapılır.
Oysa zamanın durduğu bu yerde kent; ne yazık ki dinamik bir süreç değil.
Bu nedenle statik algılarla yönetiliyor.
***
Siyasi kulislerde ve kamuoyunda yer alan bir çok iddia gibi bizde; Muğla Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’ün statik bir belediye başkanı olduğunu düşünüyoruz.
Görüşlerinin ve kararlarının kolay kolay değişmeyeceğini, bu haliyle de değişime kapalı bir kişilik olduğunu biliyoruz.
Hizmet dönemi boyunca sokağı, basını, meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını dinlemediğinin farkındayız.
Bu unsurlardan gelen eleştirilere de kulak asmadığını, birçok konuda da çoğulcu, katılımcı demokrasiye pabuç bırakmadığını bir gazeteci olarak yakından takip ediyoruz.
Güncel ve yerel konularda ortaya fikir koyanların, görüş bildirenlerin “Mahallenin Kötüleri” olduğunu, dünyanın en iyi, en örnek toplumsal projesi bile olsa bu önerilerin başkanlık katında bir hükmünün olmadığını da biliyoruz.
***
Kışla Park, başkanlık katı ile halk arasındaki bu tür çelişkilerin son örneği.
Öncesinde Eski Garaj Alanı uygulaması var.
Eski Garaj Alanı ile ilgili tartışmaların yaşandığı günde Başkan Gürün, garaj alanına yapacağı uygulamanın 2009 yılındaki seçim bildirgesinde yer aldığını ve halk tarafından onaylandığını dile getirmiş, uygulamaya bu sözleri ile meşruiyet kazandırmak istemişti.
O süreçte de tıpkı bugün gibi “O gün ses çıkarmadınız, şimdi neden muhalefet ediyorsunuz” denilmişti.
Dün; Eski Garaj Alanı ile; basına, sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına,
Bugün; AKP’li Hamza Akercan’a aynı türde tepkinin konması tesadüf değil.
***
Başkan Gürün’ün seçim bildirgelerine ileri hassasiyeti olduğunu biliyoruz.
“Muğla Başaracak” adı altında halka sunulan ilk seçim bildirgesinin bir “namus belgesi” olarak saklanmasını bizzat kendisi istemişti.
Başkan Gürün’ün bu hassasiyetle 2009 seçim bildirgesini de “akit” statüsünde gördüğünü düşünüyoruz.
Bu nedenle aradan geçen zaman diliminde insanların düşüncelerinde ve ihtiyaçlarında ortaya çıkan değişikliklerin başkanlık katında kabul görmediğini biliyoruz.
Başkanlık katında Muğla 2009 Mart ayında neyse, 2013 ya da 2o14’ Mart ayında da; o olmak zorunda.
Bu nedenle zamanın durduğu bu kentte fikir ortaya koyanlar, öneride bulunanlar hariçten gazel okuyanlar olarak görülüyor.
Biz; hariçten gazel okuyanlar, mahallenin kötüleriyiz.
Ya halkın değişen talepleri?
Kentin kapılarına dayanan sosyal, siyasal değişim talepleri ve tercihleri ne olacak?
Başkanlık katının akit statülü bildirgesinde yer almasa da bugün halkın ve siyasetin gündeminde değişim var.
Bu nedenle yerel seçimler öncesinde siyaset elini çabuk tutacak.
Kent kadar dinamik bir süreci, statik yöntemlerle yönetenleri halktan önce değiştirecek.