Bazı yazıları yazmak zordur ve bu yazı benim için zor bir yazı olacak.
Benim için Emrah Doğu’yu yazmak, yüreğimi yazmakla eş değer.
Ha yüreğini yazmışım, ha Emrah’ı! Farkı yok.
Bu nedenle bu yazıda, yazma disiplinini kaybetmekten çekiniyorum.
Kontrolden çıkmaya meyilli bu yazı; siyasi olmaktan çıkıp, lirik bir ballad’a dönüşebilir.
Emrah’ı yazmak benim için kolay değil.
***
Emrah’ı yazmayı yine de deneyeceğim.
Uzun süredir bekliyordum ve artık bunu yazmak istiyorum.
Çünkü Emrah; benim yüreğimin, inancımın ve kavgamın bir parçasıdır.
Devrimci ahlakımın ve isyanımın küçük oğludur.
Eşitlikçi, çoğulcu ve katılımcı demokrasiye olan tutkum, kıymetlim ve direnen kalbimdir.
***
İlçe Başkanlığında 3 dönem, iki kez de CHP milletvekili adayı olarak Emrah; başına gelmedik kalmayan CHP siyasetinin; “Yaşlı Gencidir”, CHP’nin sabır taşıdır.
Emrah; ellerimle büyüttüğüm, yüreğimin bir yanı, ateş parçası,
Adını Anadolu Divan’ından, Ozan’dan alan yiğidim,
Oğlumun göbek adı, deli fişeğimdir.
***
Hayâsızlığa, namussuzluğa, kötüye, çirkine, yanlışa direnen kalbimdir ve bir ırmak gibi coşkudur Emrah.
Dağların üzerinde yürür, başı bulutlara değer ve sıcak bir somun gibi onun koltuğunun altındadır yaşamak…Biliyorsunuz;
Sevişir gibi savaşmak bir devrimci mirasıdır.
Yaşadığı onca şeye rağmen ayakta kalan, siyasette üstüne basılmadık hiçbir yeri kalmayan ve “Cesurum Ey Hayat!” diye haykıran Emrah; işte bu devrimci sol düşüncenin haklı mirasçısıdır.
İnsan iradesini ve düşüncesini yok sayan otoritenin her türüne, potinlere ve eşitsiz dünyaya karşı çıkışı bu yüzdendir.
Bu yüzden yumruklarını sıkar, türkü söyler haykırarak…
***
Ülkenin ve siyasetin siyah beyaz dönemlerinde Muğla’da tarhana kokuları arasında büyüdü Emrah!
Evler küçük, umutlar sonsuzdu.
Yaprak ve insan döküntüleri yollardaydı,
Ve faşizm; “İnsan etine sokulmuş bir bıçaktı” …
Sokaklar kırmızıydı kahır ve acıdan.
Ve bizim tek sevdamız devrimdi.
Emrah; yüreğini, inancını ve ideolojisini silah yapan sol bir mücadelenin ve geleneğin dizinin dibinde, tam göbeğindeydi.
Karanlık puslu havalarda Emrah; güzel bir dünyaydı, yarınımızdı.
Paşa’nın “Bursa Nutku”ndaki gençti.
***
Bugünde bizim tek sevdamız devrim.
Ama biz yaşlandık ve dünya kirlendi.
Sol gelenekten, devrimci kültürden gelen, örgüt geleneğinden gelen Emrah; bu süreçte büyüdü, serpildi.
Kendi kültüründen, kendi geleneğinden uzaklaşan siyasi oluşumlarda sol düşünceyi ve demokrasiyi temsil etti. Seçilebilme gayreti ile siyasette her türlü yöntem ve davranış şeklini mubah gören anlayışla, merkezi ve yerel otorite ile mücadelesine devam eden, bu nedenle başına gelmedik kalmayan, yaftalanan Emrah, tüm yaşadıkları sonrasında “Kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışı ile isyan ahlakının ve erdemliliğin sahibi oldu.
***
Sekteye uğrayan, sanki bir ara rejim yaşayan, demokrasiden uzaklaşan siyasette üstüne basılmadık bir yeri kalmayan, Emrah; siyasi yaşamı boyunca örgüt iradesini her şeyin üzerinde gördü.
Milletvekili adayı olarak kendini iki kez, genel merkezin koridorlarındaki ilişkilere değil, örgüt iradesine teslim etti. Örgüt iradesini, siyasi emek oranını, ön seçimi, sandığı seçilebilmenin temel şartı gören Emrah iki kez örgüt iradesiyle milletvekili seçilmiş olmasına karşın, merkezi otoritenin popülist kaydırma politikaları ile hak kaybına uğradı. Hakkı elinden alındı.
Bu süreçte Emrah; isyan etmedi, örgütüne sırt çevirmedi ve kimseye gönül koymadı.
Sahip olduğu örgüt geleneği ile yarasına tuz bastı.
Tahriklere kapılmadı ve örgüt disiplini çerçevesinde hareket etti.
Çünkü aslolan “Cumhuriyet Halk Partisi” idi.
***
CHP içerisinde kimin bu kadar uzun bir “Fedakârlıklar Listesi” var? Bilmiyoruz.
Kazanılmış hakkı elinden alınmasına karşın “Gıkını” çıkarmadan bu kadar fedakârlığı başka hangi siyasetçi yapar? Onu da bilmiyoruz.
Canım Emrah’ım “Diren Ey Kalbim” dedi ve direndi.
Bu sürecin hiçbir aşamasında yas ve çetelede tutmadı, kimseden hesap sormadı.
***
Tarih; 16 Eylül 2012, Yer; Bozüyük Pınarbaşı.
Dalaman’dan Abdullah Akdeniz’in “Örgüt bu haldeyken sen, hangi yavşak mazeretin arkasına sığınıyorsun” sözleri ile siyasete geri dönen Musa Gökbel ve arkadaşları Çoban Ateşi’ni yaktıklarını duyurdular.
Örgütün kendi kodlarına geri dönmesi ve parti içi demokrasi için büyük şehir statülü seçimlerde belediye başkan adaylarının tüm üyelerin katılımı ile ön seçimle belirlenmesi için yakılan Çoban Ateşi’ne ilk ve tam destek, kazanılmış hakkı elinden alınan ve bunca zamandır yarasına tuz basan Emrah Doğu’dan geldi.
Sandıktan, örgüt iradesinden korkmayan, kazanılmış hakları elinden alınmış olanlar Çoban Ateşi ile yeniden bir araya gelmişlerdi. Büyük şehir belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılımı ile ön seçimle, sandıkla belirlemek isteyen CHP örgütleri çok kısa bir zamanda ortak bir karara imza atmış ve bu kararı genel merkeze taşımışlardı. CHP’de kara bulutlar dağılmış, hava dönmüştü ve yel; artık örgütten esiyordu.
***
Örgüt iradesini, ön seçimi, sandığı seçilebilmenin temel şartı gören Emrah Doğu ve Fethiye CHP ilçe yöneticileri bu sürecin en önemli bileşenleri oldular.
Onların katkıları ile demokrasi ateşi daha da büyüdü.
Fethiye’de CHP örgütü, bu süreçte seçilebilme gayretini genel merkezin koridorlarında, genel merkez ilişkilerinde ve atama yönteminde arayan, örgüt iradesini yok sayan siyasetçi tipine gereken cevabı verecektir.
İlin genel seçmen yapısının içerisindeki seçmen oranı ile zirvede bulunan ve her seçim döneminde bir siyasetçisini siyasete kurban veren Fethiye; 2014 yerel seçimlerinde ve 2015 genel seçimlerinde “Adak” olmaktan çıkacaktır.
Canım Emrah’ım;
Sen ve örgütün iyi bilsin ki; bu süreçte örgütsel hiçbir emeği olmayan, lejyoner tipli siyasetçilere ve popülist politikalara pabuç bırakmayacağız.
Biliyorsun bizim anlımızda “Kavga” yazıyor.
***
Canım Emrah’ım,
Oğlumun göbek adı, deli fişeğim!
Önce büyükşehir statülü yerel seçimleri, sonra da genel seçimleri kazanacağız.
Milletvekilliği sana “Ananın ak sütü” kadar helal olsun.
İtirazı olanlar da karşımızda dört tutsun.