Günümüz siyaseti ve siyasetçisi eleştiriyi sevmese, eleştiriye kapılarını kapatmış olsa da biz öz eleştiri kültüründen gelenler olayları yorumlarken öz eleştiri yapabiliyor olmanın getirdiği bir anlayışla fikirlerimizi kaleme alırız.
Eleştiri biçim üzerine yapılan farklı bir değerlendirmedir.
Eleştiriyi övgüden ya da yergiden kabul edenler eleştirinin aslında biçim üzerine yapılmış bir farklı değerlendirme olduğunu gözden kaçıranlardır.
Eleştiriyi yapıcı ya da yıkıcı bir boyuta sıkıştıranlar eleştirinin alternatif bir bakış açısı olduğu gerçeğine gözlerini kapatanlardır.
Belirtmeliyiz ki;
Bu köşede yer alan eleştiriler, topluma doğru olanın sunulması amacıyla yapılmış eleştirilerdir.
Siyaset farklı düşüncelerin karşı karşıya gelmesi, karşı görüşlerin çatışması olarak tanımlanırken, eleştiri ise en doğru olanın bulunması için yapılmış bir eylem olarak tanımlanır.
“Gerçeğin ışığı, fikirlerin çatışmasından doğar” hatırlatmasıyla eleştirinin ne olduğuna karar veremeyenleri bu bilgiler ışığında bir kez daha düşünmeye ve değerlendirmeye davet edelim.
***
Bir önceki “CHP’de Mütevelli Heyet Kararları” başlığı taşıyan yazıda 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde yüzde 25′in içine sıkışıp kalan CHP’nin 2019′a kadar ‘yön, yöntem ve yönetim’ belirlemek ve ‘ideolojik netlik’ kazanmak yerine sürer durumcu yapısını koruyucu açıklamalar yapmasını eleştirmiştik. CHP’nin 2019′a; seçim başarısızlığını sorgulamaktan kaçınan, yenileşmeyi ve yenilenmeyi reddeden, parti içi demokrasiye zerre kadar tahammül göstermeyen ‘mütevelli heyet’ kararları ile gideceğine işaret etmiştik.
CHP tezinin karşı tezi olan Ak Parti’nin 2023 vizyonu ile 2019 seçim dönemi arasındaki sadece 4 yıl olduğuna dikkat çekmiş, Ak Parti’nin 2023 siyasi vizyonunu, 2012′de 11 yıl önceden hazırladığını ve toplumun bilgisine sunduğunu buna karşın cumhuriyetin kurucu iradesi olan CHP’nin, 100. yıla ilişkin bir hazırlığının bulunmadığını ifade etmiştik.
Bunun ötesinde CHP’nin siyasi sonuçlardan ders çıkaramadığını, partinin başındaki yürütmenin iktidar olmanın yollarını aramak yerine partinin başında kalmanın yollarını aradığını öne sürmüştük.
Bu süreçte CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın ‘Yön, yöntem ve yönetim’ önerisini, parti içi demokrasinin ötesinde hainlik statüsünde gören, kazan kaldırma suçuyla Balbay’ı ve tarihsel önem taşıyan önerisini itibarsızlaştıran, milletvekili olmak yerine ‘mütevelli heyeti’ olmayı yeğleyen, ikbal ve istikbal düşkünü sürer durumcularla CHP’nin hiçbir yere varamayacağını, hiç bir yere ulaşamayacığını dile getirmiştik.
***
Yukarıda yer alan bu tespitlere gönül koyanlara sormak gerekir.
Bugünkü yapısı, yönetim şekli ve politikaları ile yüzde 25′ e kilitlenmiş olan CHP, 2019’da yapılacak olan yerel ve genel seçimlerde başarılı olabilir mi?
Ya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde?
Siçze bu mümkün müdür?…
Bize göre bu mümkün değildir (!)
Zira siyaset iddia işidir.
Siyasi partilerin en temel hedefi iktidar olmaktır.
Oysa Sayın Kılıçdaroğlu liderliğinde CHP, son 5 yılda yapılan toplam 6 seçimden de başarısız çıkmıştır.
Ortada bu başarısızlık varken, mevcudun devamından yana tavır almak bu sürecin sorumlularını ödüllendirmek anlamına gelir.
Siyasette aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek olası değildir…
***
Daha önce ifade ettik, tekrar yineleyelim.
CHP, Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibinin staj yapma alanı değildir.
Cumhuriyeti kuran misyonuyla CHP, bugün çok daha önemli amaçları olması gereken stratejik bir siyasi partidir.
5 yıl 6 seçim sonrasında, 1 Kasım’da gelinen noktada Kılıçdaroğlu ve ekibine sağlanan CHP bursunun sonuna gelinmişken, mevcut durumun devamından yana tavır alınması bizim açımızdan anlaşılacak bir şey değildir.
Sizde biliyorsunuz ki;
Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi siyaseten başarısızdır…
Ocak ayı içerisinde yapılacak kurultay; ‘yön, yöntem ve yönetim’ belirlemek ve ‘ideolojik netlik’ kazanmak için bir fırsat yaratmış olsa da bu fırsatın önü kesilmiştir.