CHP’de parti içi demokrasi geri döndü.
CHP yöntem konusunda netleşti CHP’de artık kimsenin kuşkusu kalmadı. Uzun süre “Güvercin Ürkekliği” yaşayan CHP, bu fobisinden kurtuldu. CHP’de; şimdi “Demokrasi” zamanı…
***
CHP Genel Merkezi; Son iki seçimde siyasi meşruluğunu genel merkez koridorlarındaki ilişkilere borçlu olan, örgüt iradesini ve parti içi demokrasiyi yok sayan siyasetçi tipini hizaya getirdi. Kılıçdaroğlu ile CHP’de elit ve imtiyazlı dönemi kapandı. CHP’de parti içi demokrasiye geri dönüldü.
***
Bu süreçte atama ile belediye başkan adayı olmayı bekleyenler, örgüt iradesi ve genel merkezin demokratik kararları ile umutlarını yitirdiler ve sıradanlaştılar. İkbal ve istikballeri için örgütlerin ve partilinin kaşını gözünü yarıp, yerelde dukalıklarını ilan edenler, atama ihtimalinin suya düşmesi ile ellerinde başvuru formları paşa paşa sıraya girdiler.
***
Üyeyi, delegeyi, ilçeyi, ili her yeri ve her şeyi kontrolleri altında tutup, örgütü belediyelerin arka bahçesine çeviren, CHP’ye giden yolu belediyeden geçirenler, bu süreçte hayal kırıklığına uğradılar.
CHP artık kimseye, hiçbir siyasetçiye elit ve imtiyazlı muamelesi yapmayacağını gösterdi. Yeniden inşa edilen parti içi demokrasi ile politik temsilcilerin periyodik olarak seçilmelerinin önüne geçti.
***
Eski garaj alanı, hastane yeri, doğal gaz, alt yapı, kanalizasyon, belediyeye ait işyerlerinin tasarrufu, katılım payları, su açma kapama ücretleri, kaldırımlar, dubalar gibi halkın günlük yaşam ve ekonomisini ilgilendiren konularda yöntem ve uygulamaları ile önce meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve toplumun tüm unsurları ile hatta kendi partilisi ile çelişenler bir kez daha atama yöntemi ile ödüllendirilmeyi beklediler! Ama olmadı…
CHP’de birileri “yeter” dedi ve yumruğunu masaya vurdu.
2014 yerel seçimleri öncesinde örgüt geleneğine, kendi siyasal ve kültürel kodlarına, örgüt iradesine geri dönerek CHP, ön seçim kararı ile örgütlerini ve tabanını taçlandırdı.
**
Belediye başkan adaylığı için imtiyaz bekleyen, son ana kadar atama yapılmasının sınırlarını zorlayan, atama ilişkisini örgüt iradesinin üzerinde gören, atama yöntemi ile görevin kendilerine verilmesini bekleyen Sayın Osman Gürün aday adaylığı için, tıpkı diğer aday adayları gibi sıraya girmek zorunda kaldı.
Sayın Gürün, 2 Eylül tarihinde son gün (!) büyük şehir belediye başkanlığı aday adayı olarak başvurusunu yaptı. Gözlerden uzakta, göşterişsiz ve sade bir şekilde…
***
Oysa, adaylık başvurusuna kadar Sayın Gürün, adaylık konusundaki beklentilerini açıkça ortaya koymuş, kendi ifadesine göre üç hizmet döneminde de göreve talip olmamış, görev başkana verilmiş ve başkan bu tarihi görevi büyük bir sorumlulukla yerine getirmeye çalışmıştı.
Başkan’ın sözlerini bir kez daha hatırlayalım.
Bu konuda sayın Başkan; “Genel Başkanımızın ağzından Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için iradenin tüzüğümüz gereği Genel Merkez yoklaması ile yapacaklarını ifade ettiler. Dolayısı ile aday olmak ya da olmamak gibi bir durumun söz konusu olmaması lazım. Üç dönemden bu yana görevdeyim ama hiçbir zaman ben göreve talip olmadım. Bana görev verildi, ben o bana verilen görevi yerine getirmeye çalıştım. Umarım ki partimiz Muğla için en doğrusunu yapacaktır” demişti.
***

Dün aday adaylığı başvurusunu yapan Sayın Gürün başvuru sırasında yaptığı açıklamada da yine aynı türde söylemlerde bulundu. Gürün aktif olarak göreve devam eden başkanların müracaatlarının genel merkez tarafından ayrıcalık yapılmadan bir disipline bağlandığını belirterek, “Aday olan arkadaşlarımızın hepsi çok değerlidir. Tabi ki başvuru yapan aday adaylarından bir isim aday olacak. Ben de bu aday adaylarından birisiyim. Bizzat aday adaylığımı il başkanımıza takdim edeceğim. Sonuç itibari ile biz parti tüzüğümüze bağlıyız. Adaylık ile parti tüzüğümüz ve tüzüğümüzün ilgili maddeler açık. Bu konuda Parti Meclisi’nin aldığı karar ile Parti Meclisi MYK’ya, MYK’dan seçilen 5 arkadaşımıza ön çalışma yapması için yetki verdi. Bu beş kişi aday adaylarının müracaatları ile ilgili son şeklini verecek. Tüm Türkiye kamuoyuna yöntemi ve adayları belirleme şekillerini ifade edecek. Hepimiz sabırla bu süreci beklememiz gerekiyor. Eğer ben CHP’nin bir üyesiysem o tüzüğün tüm maddelerini hiç itirazsız kabul ediyorum demektir. Eğer tüzükteki bir maddenin işleyişine itiraz ediyorsam istifa etmem gerekiyor. Tüzüğümüzün amir hükümleri ne gerektiriyorsa ve genel merkezin verdiği karara hepimiz saygı duymamız gerekiyor” dedi.
***
Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi Sayın Gürün’ün söyleminde ve eyleminde bir değişiklik yok. Ancak CHP, ne yazık ki bu süreçte yöntem konusunda Sayın Osman Gürün’ün beklentilerine cevap vermedi. Sayın Başkan’da önümüzdeki bir aylık propaganda sürecinde tıpkı diğer aday adayları gibi “kıspetini giyip er meydanına” çıkacak.  Bu haliyle sayın Gürün, üç dönem seçilerek hizmet etmiş bir belediye başkanı olarak son 15 yılın örgütsel yüzleşmesini yaşayacak.
***
Daha önce bu konuda kaleme alınmış yazılarımızda siyasi yaşamını ve kariyerini görevlendirmeler üzerine kurduğunu ifade eden ve bunu her fırsatta tartışılmayacak bir yöntem olarak dile getiren Sayın Gürün’ün büyükşehir belediye başkanlığına aday olmayacağını düşündüğümü ifade etmiştim.
Bu süreçte bir kez daha görevlendirme (atama) bekleyen, Başkan Gürün’ün bu beklentisini bir kenara koyarak sandığa gitmeyeceğini, kendini örgütüne, üyelerine bırakmayacağını düşündüğümü sizlere iletmiştim.
Tüm bunlara karşın yine de Sayın Gürün’ün risk alarak aday adayı olabileceğini de ifade etmiş, böyle bir başvurunun Başkan Gürün’ün öteden beri savunduğu yöntem, beklenti ve düşünceleri ile çelişeceğine dikkat çekmiştim. “O zaman adama ‘Ne oldu’ diye sorarlar” demiştim.
***
Sonlayalım.
CHP’de aday adaylığı başvuruları sona erdi. Bu süreçte evelemeden gevelemeden aday olanların yanında biliyoruz ki zoraki aday adaylıkları da yapıldı. Şimdi önümüzde parti içi aktif propaganda dönemi var. Bu süreçte CHP’li üyeler, Güvercin ürkekliğini bir kenara bırakıp parti içi demokrasinin tadını çıkaracak.
Söylemesi de yazması da güzel!
Şimdi CHP Zamanı,
Şimdi CHP’de; Demokrasi Zamanı…