“AKP’de Beşir Atalay Uyarısı” ile başlayan “Yüksel Özden Aday Olur mu?” ve “Hizmet=Oy İlişkisin Kurabilmek” yazısı ile devam eden, kendi iç diyalektiğiyle kısa bir diziye dönüşen yazılarımıza, CHP’den çok AKP’den ileti aldık.
Bir kez daha yineleyelim.
İletilerin olumlusuna da, olumsuzuna da; ‘eyvallah’
***
CHP’li okurlarımızdan;
AKP’ye aday bulmak size mi kaldı?
Siz ortalığı niye karıştırıyorsunuz?
Bu işi adamların aklına düşürmeyin!
AKP ortalıkta yok, size ne oluyor?
CHP’yi yazmaya devam etsenize! Türünde tepkiler gelirken,
AKP’li okurlarımızdan da;
Yazılara devam ediniz!
Yöneticiler rahatsız olabilirler ama!
Sizler devam ediniz.
Yalan değil (!)
Aday bulmakta zorlanıyoruz!
Yüksel Özden’in adaylığı bizi toplar,
İkbal ve İstikbal siyaseti biter,
Dava siyaseti başlar! Türünde tepkiler geldi.
***
Daha önce de söyledik.
Yineleyelim.
‘Gazeteci yazdı’ diye kimse aday olmaz.
Bizim Özden’i aday yapmak gibi
Ne hedefimiz ne de derdimiz var!
Kenti ve siyaseti yazan köşe yazarı olarak;
Kuru fasulyenin nasıl pişirildiğini,
Yanında ne yenileceğini, yazacak halimiz yok.
***
İletiler bu kadar değil.
Arada güldüren hatta çıldırtanları var.
Sizlerle bunları da paylaşmak gerek…
***
Efendim neymiş;
AKP’li vekil Yüksel Özden ve
Menteşe İlçe Başkanı Mustafa Çelebi,
Devreye üçüncü bir şahıs koymuş ve
Son Baskı gazetesini satın almış (!)
Gazete AKP’ye geçmiş (!)
Köşe yazarlarına, özellikle de;
Nejat Altınsoy’a
CHP ile ilgili sansür konulmuş.
Biz bu nedenle bu tür yazılara başlamışız…
Belirtelim ki;
Bu senaryo, en iyi senaryo dalında;
Oscar Ödülü alır…
Bu kadarına, yazanına, çizenine, billahi pes…
Ayrıca belirtmeliyiz ki;
AKP bir gazeteye de sahip olabilir.
CHP’li gazeteler olur da,
AKP’li gazeteler neden olmasın?
Bu kimin nasırına basar?
AKP’li yöneticiler;
“Yapılanları anlatmak” için bir gazetenin peşinde olabilir.
Biz mi bir filmin içindeyiz,
Onlar mı bir film çeviriyorlar?
Anlamak mümkün değil…
Bu süreçte
Dedikodu değirmenini durdurmak,
Kolay değil…
***
İnanıyoruz ki kent siyaseti;
Oyuncağı kırılan, arkadaşına küsen darılan,
Kavgada kaşı, gözü yarılan ve
Bir türlü büyüyemeyen,
Haylaz çocuklarından kurtulup,
Kendi zeminine oturacaktır.
***
Siyasetin kalitesini siyasi partiler ve bu partilerde siyaset yapanlar oluşturur. Tüzükler ve parti programları günlük yaşamın bir parçası olarak halka dokunamazlar. Siyaset; siyasetçi eliyle halka dokunur, temasını da bu şekilde sağlar. Siyasetin ürettiği hizmet, siyasetçinin eliyle topluma taşınır.
Bizim her durumda ve her fırsatta kentin gerçeğini, ‘Gerçek Muğla’yı” aradığımız unutulmasın.
Uzatmayalım…
Kenti yazan bir gazeteci olarak; kentin yaşam konforunun, ekonomisinin, demokrasisinin, özgürlüklerinin oluşması adına, sağına soluna (!) bakmadan uzunca bir süredir bir yerel gayretin içindeyiz.
Siyasetin kendi zeminine çekilmesi, siyasetin kendi zemininde yapılması adına CHP’de örgütsel emeği ve örgüt geleneğini, parti içi demokrasiyi ve ön seçimi savunduk.
CHP’de bu söylemin sahibi olan Musa Gökbel’i bu nedenle destekliyoruz.
Yine siyasetin kendi zeminine çekilmesi, siyasetin kendi zemininde yapılması adına şimdi de AKP’de ikbal ve istikbal için siyaset yapanları, caka satanları değil, ideolojik temel taşıyanları önemsiyoruz.
AKP’de dava siyasetinin sahibi olan Yüksel Özden’i bu nedenle önemsiyor ve öneriyoruz.