Bizde gerçek anlamda batı tarzı, Cumhuriyetin kuruluşuyla başlar.
Miladi takvim 1926’da kabul edildir ancak yılbaşı tatili için 1935’e kadar beklenir.
Osmanlı’dan miras kalan ezani saat kullanımı sorun yaratır.
Bu sorunun en belirgin örneği özellikle savaş döneminde ortaya çıkar.
Milli mücadelede üç takvim ve iki saat kullanılması sıkıntıya neden olur.
Osmanlı’da farklı inanç gruplarındaki cemaatler yılbaşını kendilerine göre kutlar.
Hristiyan cemaati Aralık 15’ten Aralık 24 Aralık’a İsa’nın doğumunu Noel şarkılarıyla kutlar.
Noel kiliselerdeki ayinle son bulur.
31 Aralık aslında dinsel açıdan pek anlam taşımaz, İsa’nın sünnet günü olarak anılır.
Osmanlı’nın çok kültürlü hoşgörüsü yılbaşı kutlamalarını inanıştan değil çok kültürlülükten sayar.
Ancak Anadolu’nun ve İstanbul’un müslüman halkının yılbaşı kutlamalarıyla tanışması işgal ve mütareke döneminde denk düşer.
O dönemde Anadolu topraklarında bulunan yabancı ordu komutanları ve elitleri tarafından düzenlenen yılbaşı kutlamaları için saat 12’de ışıkların söndürülmesi yeni yıl işaretidir.
1922 Eylül ayında yılbaşı ve takvim sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisine taşınır.
Müslüman halk yılbaşı uygulamasına tepkilidir.
Yılbaşı ve takvim bu nedenle gecikmiş olarak Aralık 1925’ta kanunlaşır.
Yeni Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası ilişkilerinde yaşanan sorunlar gerekçe gösterilir.
Osmanlı döneminde Cuma gününün hafta sonundan sayılması tatil olması uygulamasından da bu nedenle vazgeçilir, hafta sonu tatilinin batı ülkelerindeki takvime yönelik Cumartesi ve Pazar’a çekilmesi benimsenir.
Cumartesi öğleden sonra ve Pazar günü 1 Ocak 1926’dan itibaren tatil ilan edilir.
Yılbaşı bu tarihte de tatil değildir.
1935’te çıkarılan yasa ile 1 Ocak günü yılbaşı olarak tatil ilan edilir.
Cumhurbaşkanı olarak Gazi Mustafa Kemal ilk yılbaşı balosunu 31 Aralık 1929 tarihinde Hariciye Köşkü’nde verir.
İlk özel yılbaşı piyangosu Teyyare Piyangosu adı altında 1931 yılında düzenlenir.
İlk yılbaşı tatili ise Başbakan İsmet İnönü imzasıyla 1935 yılında uygulanır.
31 Aralık öğleden sonrası ve 1 Ocak günü İsmet Paşa’nın imzasıyla tatil edilir.
1935 yılında başlayan yılbaşı kutlamaları geleneksel bir hal alarak bugünlere kadar gelir.
O günden bugüne Anadolu insanı yılbaşını kendi inanç ve kültür sınırları içinde kutlar.
Yani yılbaşının Anadolu müslümanları için dini ya da mistik bir anlamı ya da yanı yoktur.
Anadolu insanı yılbaşını miladi takvime göre yeni yılın başlangıcı kabul eder ve işi eğlenceye dönüştürür.
Yılbaşı bizim için eğlencedir.
Yılbaşı yılın son günü olmaktan ziyade yeni bir yılın, yeni umutların başlangıcıdır.
Yılbaşı; acısıyla tatlısıyla bir yılı geride bırakmanın, yeni bir yılı ‘alıp kabul etmenin’, temiz bir sayfaya başlangıç yapmanın yıldönümüdür.
Acısıyla tatlısıyla bir yılı geride bırakmanın, yeni bir yılı karşılamanın sevinciyle 2016’nın barış, huzur, birlik ve dirlik getirmesi dileğiyle..
Mutlu yıllar…