İşin aslını ben size anlatayım.
Ben CHP’nin kayıtlı üyesi değilim.
Bu nedenle yazdıklarımdan dolayı kimse beni disipline veremez.
CHP’de krize yol açan istifa olayının gerisinde aslında bir direniş, bir başkaldırış yatıyor.
***
Bu olay durup dururken olmaz.
Ula, Dalaman ve Menteşe ilçelerinde adayların eğilim yoklamasıyla, büyükşehir belediye başkanının da anketle belirleneceği açıklamasının ardından yaşanır.
CHP’liler parti disiplini açısından ağızlarını açmıyorlar.
Ancak ortada ciddi bir iddia var.
İddia o ki; bu olayın arkasında Gökhan Günaydın’ın Muğla örgütlerine ve İl Başkanın yönelik tavrı ve söylemi var.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın,
İl Başkanı Mustafa Öztürk’e ve ön seçim isteyen Muğla örgütlerine; “Bunlar kim oluyor? Bu il başkanı kendini ne sanıyor? Adayı biz belirleriz” diyerek örgütün ve Başkan Öztürk’ün ön seçim isteğine karşı çıkar. Muğla’da atama yapılmasının yolunu açar.
***
Açıklamanın ardından Muğla’nın isteğine genel merkezin ve Gökhan Günaydın’ın itibar göstermeyişi yönetimde tartışılır. Sonuçta il yöneticileri; Sadettin Ünsal, Mehmet Kara, Berkay Topuz, Utku Yılmaz, Münevver Başaran, Aslı Öztürk, Ali Alper, Alper Özlük, Gülgün Keyf, Osman Başaran, Kerem Doğu, Fahri Çankaya, isimlerini alt alta bir kağıda yazar ve “üstünü sen doldur” diyerek İl Başkanı Öztürk’e teslim eder.
İl yöneticileri istifaya hazırdır.
Her şeyi göze almıştır.
***
İl yönetimin yaşanan bu olay Milas ve Bodrum basınına sızar.
İhlas Haber Ajansı merkez bürosu istifa olayını Mustafa Öztürk’e sorar.
Öztürk, olayı yalanlar (!)
“Yok öyle bir şey” diyen Öztürk; “Göreve geldiklerinde zaten yönetim kurulu üyelerinin tamamının istifasını önceden aldım” sözleriyle olaya yeni bir boyut kazandırır.
Öztürk’ün iddiasına göre; her bir il yöneticisinin elinden istifa dilekçesi önceden alınmıştır!
Ne olup bittiğini anlamaya çalışan gazeteciler bu açıklamanın üzerine Sadettin Ünsal’ın peşine düşer.
Sonuçta Ünsal’a ulaşılır.
***
Ünsal, olaya “Biz göreve gelirken parti üyelerimize bir taahhütte bulunduk. Bu taahhüdümüz, yerel ve genel seçimlerde aday belirleme konusunda sandıktan çıkacak aday kim olursa olsun partimizin adayı olmasını istemiştik. Bu konuda ilçe ve il danışma kurulu toplantılarımızda bu konu hep gündeme geldi. İl ve ilçe örgütlerinin tamamı bu konuda genel merkeze İl Başkanımız kanalıyla 4 Eylül tarihinde Muğla örgütünün fikrini içeren görüşlerini gönderdi. Fakat nedense genel merkez Muğla İl örgütünün fikirlerine itibar etmedi. Bizlerde genel merkezin Muğla örgütüne itibar etmediği görüşü hakim oldu ve yapılan basın açıklamasının ardından yönetim kurulundan 12 kişi isimlerimizin ve imzalarımızın bulunduğu yazıyı il başkanımıza verdik” sözleri ile açıklık getirir.
***
İl Başkanı Mustafa Öztürk, genel merkeze karşı kendi elini güçlendirecek bu hamleyi yanlış okur.
Israrla istifaların doğru olmadığını söyler.
Öztürk partisini korumaya çalışsa da olan olmuştur.
Olay siyasi kulislerde şok etkisi yaratır, kulislerde istifaların ardından il yönetiminin düşebileceği konuşulmaya başlar.
Bazı aday adayları ise il yönetiminin görevden alınması gerektiğini konusunda görüş bildirir.
İstifa mekanizmasından ödü kopan bazı il yöneticilerinde  Sadettin Ünsal’ın disipline verilmesini gündeme getirir. Ancak Ünsal, bu talebi gündeme getiren bazı il yöneticilerine kendine has üslubu ile cevap verir.
***
Aradan iki gün geçer, istifa şokunu üzerinden atan İl Başkanı Öztürk yaşananlarla ilgili olarak “İstifa yok! Arkadaşlar tamamen bana olan güvenlerini göstermek için istifa dilekçelerini verdiler” şeklinde açıklama yapar.
Cumartesi akşamına kadar yaşananlar bundan ibarettir.
***
Ancak tüm bu yaşananlar bir gerçeği gizlemeye yetmez.
Gerçeğin üzerini örtemez.
Bu gün gelinen noktada CHP örgütlerinin elinde tek bir gerçek vardır.
Parti içi demokrasinin, örgüt iradesinin egemen kılınmasını isteyen, belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılımı ile Eğilim Yoklaması ile sandıkta belirlemek isteyen Muğla CHP örgütleri ne yazık ki seçme hakkını kaybetmek üzeredir.
***
Muğla CHP Örgütleri ve aday adayları CHP Genel Merkezi tarafından kandırılmıştır.
Maddi ve manevi olarak da kandırılmışlardır.
Ön seçim yapılacak, sandık konulacak diyerek adaylık sürecini başlatan CHP Genel Merkezi Muğla’ya yalan söylemiştir. Başta Kemal Kılıçdaroğlu ve Adnan Keskin’in adayları belirlerken “Örgütlerimize soracağız” söylemleri yerini atamaya ve kamuoyu araştırmalarına bırakarak büyük bir fiyasko ile sonuçlanmıştır.
Muğla’nın gözünün içine baka baka yalan söylenmiştir.
Adayları atama ve kamuoyu yöntemiyle belirlemek isteyen CHP genel merkezi, seçme ve seçilme hakkını örgütüne vererek, tüm kayıtlı üyelerin katılımıyla, örgütün gücü ve kararlılığıyla bir ön seçim yapma, demokrasiyi sağlama becerisi gösterememiştir.
***
Muğla şimdi kendisini kandıran CHP yüksek siyasetinden her platformda bunun hesabını sormaya hazırlanıyor.  Gerekirse bütün örgütler ve binlerce CHP’li içleri kan ağlayarak partilerinden istifa edecekler.
Seçme hakkının peşine düşecekler.
Bu durumda 40 yıllık CHP iktidarı, yine CHP eliyle yıkılmış, sonlanmış olacak.