Özcan Özgür, her yerde söyler. “Bu adamı sen yarattın” diye…
Bu adamdan kast ettiği Mehmet Kemal Önekli’dir.
Doğrudur. Önekli’de katkım vardır…
Önekli’ye yazarlığa giden yolu ben araladım.
Onu ben cesaretlendirdim.
25 yıllık bir bürokrasi deneyimine sahipti.
İki üniversite bitirmiş bir edebiyatçıydı.
Algı yönetimi ve toplum bilimi konusunda bilgiliydi.
Sepetinde pamuk vardı.
“Bir edebiyatçısınız, yazabilirsiniz” dedim.
Yerel basında, Orta Muğla’nın merkez sağında; İsmail Atasever dışında günlük yazılar kaleme alan hiç kimse yoktu.
Yazarlık önerisiyle kentin fikir çeşitliliğine, temsiliyet hakkına ve ifade özgürlüğüne katkı koymak istemiştim.
Sol ve sağ yazarların aynı gazetede buluşması okuyucu kitlesi anlamında önemliydi.
Bir yazı işleri müdürü olarak kenti ve insanı yazmasını önerdim.
Bu öneriyi kabul etti.
Mehmet Kemal Önekli mahlasıyla yazılar kaleme aldı.
Yaklaşık iki yıldır da çeşitli gazetelerde köşe yazarlığına devam ediyor.
Bu iki yıllık süreçte çok tartıştığımız bazen de yerel gerçeklerin ışığında birlikte yürüdüğümüz anlar, zamanlar oldu.
Ben gazeteciyim, köşe yazarıyım.
Yazma önerisiyle cesaretlendirdiğim, yazarlık için zemin oluşturduğum Önekli de yakın arkadaşımdır.
Birlikte çalışma şansını yitirdikten sonra ayrı kulvarlarda yazılarımıza devam ettik.
Bu ayrışmayla Önekli yeni ilişkilerin ve olanakların sahibi oldu.
Bildiğim kadarıyla AKP’li değildi.
Muğla’nın yazar meşrebine uygundu.
Önekli yazılarıyla merkez sağ siyasetin belirleyeni AKP ile de yakın ilişkinin sahibi olmuştu.
Önekli bu ilişkiye dayalı merkez sağ bir zeminde kanaat önderi olarak kabul gördü. Bu haliyle de zaman zaman partiyi ve yöneticileri göklere çıkaran yazılar kaleme alıyor, zaman zaman da yöneticileri acımasızca eleştiriyordu.
Yüksek siyasetle arası iyiydi.
AKP’lilere bir yazısında “Sizin irfanınız eksik” diyecek kadar ileri gitmişti.
Önekli AKP’li değildi (!)
Ama sıkı bir Recep Tayyip Erdoğan hayranıydı.
Erdoğan’ın Muhafazakar Demokrat tanımıyla özdeşleşmiş, köşe yazılarını bu başlıkta okuyucuyla buluşturmaya başlamıştı.
Muhafazakar Demokrat düşüncenin ve söylemin kentteki sıkı savunucusuydu.
Bu savunma güdüsü Başbakan Erdoğan’ın Muğla ziyaretiyle iyice belirginleşti.
Başbakan Erdoğan’ın Muğla ziyaretiyle ilgili haber ve yorumlar sonrasında Önekli, yerel basında ve köşe yazılarında yer alan eleştirilere yönelik bir yazı kaleme aldı.
Önekliye göre; Başbakan Muğla’da rüzgar estirmişti (!) bu rüzgar bazılarını hasta etmişti.
Ona göre hasta olan köşe yazarlarıydı ve köşe yazarları köşelerden vuruş yaparak iyileşmeye çalışıyorlardı (!)…
Önekli yazılardan rahatsızdı.
Bu konudaki görüşlerini kaleme alan köşe yazarlarını köşesinde “Yanıltıcı algı mimarları” olarak ilan etti.
“Alanı bir iki gün bile boş bırakmaya gelmiyor” tespitiyle de merkez sağdaki konumunu, siyasetle olan ilişkisini garantilemiş oldu…
Önekli, merkez sağ için önem arzediyordu (!)…
Önekli’nin haricinde kimse Erdoğan’ın mitinglerine katılan sayılarının peşine düşmüyordu.
AKP’li tek yönetici yapılan eleştirilere cevap vermemişti.
Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya kimse Önekli kadar hesap yapmamış, “yüksek güvenlikli” uygulamaları kimse onun kadar savunmamıştı.
Şu ana kadar Önekli Hoca’ya yönelik bir yazı kaleme almak aklımın ucundan bile geçmiyordu.
Ancak isim vermeden köşe yazarlarının alayına gönderme yaptığı yazısının bir yerinde gazetecilik mesleği ve köşe yazarlığı konusunda akıl veren Önekli’nin “Düşünce üretip köşe yazmak ‘korner atmaya’ benzemez. Anlam ve özen çabası olmalıdır” tespiti bir dost olarak benim bile bardağımı taşırdı.
Önekli’yi uyarmak gerek.
Onun tabiriyle; “Dostu uyarmak gerek”…
Kendisini yazarlık zeminiyle buluşturan birisi olarak bu görev bize düşüyor.
Önekli kardeşim;
Bu hatırlatma siyasi değil, meslekidir. Seni yazarlıkla buluşturan birisi olarak bu yaptığımdan pişman olacak değilim. Hoca; Yedi yılını yitirmiş, sakalını bıyığını bitirmiş de olsan, bilmen gerekir ki; Yazarlık okurlarıyla değer kazanan, varlığını onların desteğine borçlu olan bir müessesedir. Yazarlık itibarını ve değerini siyasetten değil okurundan, toplumdan alır. Köşe yazarlığını ayrıcalıklı kılan, toplum içinde saygınlık kazandıran, onu yücelten, kendi meziyet, becerisi ve bilgisinin yanında kuşkusuz bağımsızlığından aldığı destektir.
Olanak ve kaynakları ne olursa olsun, halkı bilgilendirmek görevini yerine getiren gazeteciliğin ve köşe yazarlığının ayrıcalığı, saygınlığı ve itibarının da belli kriterleri vardır.
Bu kriterleri oluşturmak kadar sahip çıkmak, onu koruyabilmekte önemlidir.
Yazarlık kriterlerinizi korumanız, tavsiyesiyle (!)