DEĞİRMENİN BENDİNDE TAŞ DÖNMÜYOR…

9

“Açtım perdeyi turnayı gördüm, Allı Turnam, Bende şu dünyaya geldim geleli, Ceridin atları sükûn edince, Dağlar başında pare pare” Keskinli Halk Ozanı Hacı Taşan’ın müziğimize kazandırdığı eserlerdir.
Hacı Taşan, tıpkı Aşık Veysel gibi Halk Edebiyatını gönüle, saza, türküye dönüştüren, yerelden ulusala, ulusaldan evrensele uzanan bir Anadolu ozanıdır. “Değirmenin bendinde taş dönmüyor, dönmüyor” türküsü de Hacı Taşan’la ünlenmiş bir Keskin (Kırıkkale) türküsüdür.
***
Değirmenin bendine
Taş dönmüyor dönmüyor,
Döner kendi kendine
Acar gelin arabadan inmiyor…
Değirmene taş koydum
Taş dönmüyor dönmüyor,
Ben bu yola baş koydum
Acar gelin arabadan inmiyor…
***
Tam 15 aydır, CHP’de örgüt iradesine dayalı ön seçim istekli Çoban Ateşi’ni yakan Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Musa Gökbel’le birlikteyim.
Bu sürecin her anına yakından şahitlik ettim.
Başından sonuna bu sürecin kaçırdığım hiç bir yeri yok.
Süreci yoğun yaşayan üç-dört kişi arasındayım.
Bu tarihsel mücadelenin sonunda terslik olsa da olmasa da (!) yaşanan süreci kaleme almak, bu mücadeleyi yerel siyasi tarihe not düşmek niyetindeyim.
***
15 Eylül 2012 tarihindeki Bozüyük Pınarbaşı buluşmasından bu güne kadar yaşanan her şeyin, ilişkilerin çok yakınındayım. “Süreci alfabetik say” deseler, inanın tek tek sayarım.
Bu süreçte siyasetin her halini, her şeklini ve yöntemini yakından gördüm ve yaşadım.
***
Gece karanlığında gelen telefonlar, rakı sofralarını süsleyen sinkaflı sözler, ihanetler, bir ayağı kız diğer ayağı oğlan evindeki yanar dönerler, deve dişi gibi siyasetçiler, ikbal ve itsikbal düşkünleri, omurgasızlar ve daha neler neler…
Bu süreçte siyasetin dört mevsimini Musa Gökbel’le yaşadım…
Yaşananlara birebir şahitlik ettim.
En çokta gece gelen telefonlara….
***
Siyaset gibi hava da çok sıcaktı.
Gökbel, Avşar, Ünsal ve ben Süpüroğlu’ndaydık.
Sıkıntılı günlerdi.
Her gün birileri atama yaptırıyor, kamuoyunda “Bu iş bitti” algısı yaratıyordu.
Süpüroğlu’nun ulu çınarları altında süreci konuşuyorduk.
O sıra Gökbel’in telefon çaldı.
Musa Başkan telefona, kimin aradığına baktı ve telefonu; “Değirmenin bendine taş dönmüyor dönmüyor, Döner kendi kendine, Acar gelin arabadan inmiyor” türküsünü söyleyerek açtı.
“-Abem buyur” diyerek konuşmasına devam etti…
***
Ne olup bittiğini anlamaya çalıştık ama nafile…
Gökbel’i arayanın “Sami Gökmen” olduğunu çok sonra fark ettik.
Ne zaman Sami Gökmen, Musa Gökbel’i arasa Gökbel telefonu Keskinli Hacı Taşan’ın; “Değirmen Bendi” türküsüyle açarmış.
Konuşmanın sonunda olan biteni meraklı gözlerle öğrenme merakımızı Musa Gökbel; “Hacı Taşan’la beni Sami abem tanıştırdı” sözleriyle giderdi.
***
Hacı Taşan’ın “Değirmenin bendinde” türküsü Sami Gökmen’le Musa Gökbel arasında samimiyetin, dostluğun, örgütlülüğün, örgüt iradesinin ve siyasi niyetin nişanesine dönüşmüştü.
Bu iki siyasetçi; Gökmen ve Gökbel siyasette örgütlülüğü, geleneği, samimiyeti, omurgalı duruşu bu vesileyle bize bir kez daha göstermişlerdi.
***
Daha sonraki süreçte de Gökbel telefonunu birkaç kez aynı türküyü söyleyerek açmıştı.
Anlıyorduk ki arayan yine Sami Gökmen’di.
***
Halk Ozanı, Kırıkkale Keskinli Hacı Taşan’ın “Değirmenin bendinde taş dönmüyor” türküsü, mücadele içinde geçen bu sürecin edebiyatını ve söylemini oluşturdu.
Adeta ön seçimcilerin şifresine dönüştü.
Atamacılar; Sepetçioğlu kırık havasında parmaklarını şaklatıyorlardı.
Çok sıkıntılı bir süreçten geçiyorduk.
Tüm CHP örgütlerinin örgüt iradesine dayalı ön seçim isteğine karşın parti içindeki statik gruplar belediye başkanlarının atama yoluyla belirlenmesini istiyor ve bunun için her yolu deniyorlardı.
Sonuçta bir türlü değirmenin bendinde taş dönmüyor, atamacılar bir türlü arabadan inmiyordu…
Ancak Musa Gökbel’le; Taş dönmüyor olsa da biz; bu yola baş koymuştuk. Değirmenin bendinde mutlaka taş dönecekti…

Haberi Paylaş