Bir gazeteci büyüğümüz CHP’de parti içi demokrasiyi, örgüt iradesini ve ön seçimi destekleyen yazılarımıza yönelik bir tespitte bulundu. “Sen ön seçimin gazeteci halisin” dedi.
Ön seçimin başka meslek gruplarıyla ilişkilenmiş halleri var mıdır?
Siyaset bir meslek midir?
Siyaset- ön seçim ilişkisi nasıl açıklanabilir?
Adı ön seçim olan kadına kimler aşıktır?
Bilinmez…
***
İnsanlar değişebilir.
Sonuçta değişim kaçınılmazdır.
Kişiliği; kıçının üzerine oturmuş, yedi gününü geçirmiş, sakalını bıyığını bitirmiş birisi belki bir esnekliğin, belli bir çerçevenin dışına çıkmadan değişebilir.
Buna eyvallah…
Ancak sol gelenekten, sol kültürden gelen siyasetçiler biraz deve dişine benzerler.
Öyle birkaç günde, bir mevsimde değişmezler.
Hazan mevsiminde de yaprak dökmezler…
***
CHP’de adaylık süreci devam ederken belediye başkanlarını belirleme yöntemine ilişkin yaşananların bütünü genel seçmende, parti tabanında ve örgütlerde büyük bir şaşkınlığa yol açtı.
Bu süreçte CHP örgütlerinin neredeyse bütününü saran, sarmalayan hastalıklı bir düşünce ve davranış şekliyle burun buruna geldik. İlk tanılara göre bu anti-demokratik hastalık türünün en belirgin özelliği; örgütsel emeğin, örgüt iradesinin, parti içi demokrasinin ve ön seçimin reddedilmesi…
Bu hastalıklı türün bizzat CHP içerisinde demokratik yöntemlerle aday olamayacaklarını anlayan siyasetçilerin elinde şekillenmesi işin bir başka gerçeği…
***
Seçilemeyeceğini anla, ön seçimi reddet!
Var mı böyle siyaset?
***
Sol kültürden gelen onlarca siyasetçinin bu süreçte neo-liberal senaryolara sığınmaları, bu senaryoları savunmaları aslında solda yaşanan ideolojik erozyonun boyutlarını ortaya çıkarması açısından önemli.
Bu süreçte eski çocuklara (!)
Bizimkilerine bir haller oldu…
***
Sol kültürün tam karşısında duran günümüz neo-liberal senaryolarının ‘serbest piyasanın siyasi fikir savunucuları’ olarak yaşamlarını sürdürmelerinin bugüne kadar belki de yerel siyasete bir zararı yoktu.
Ancak bu siyasetçi tipinin ‘ne olursa olsun seçilmeliyim’ arzusu siyasete tehdit oluşturmaya başladı. Bu siyasetçi tipi; sol siyasi yaşam geleneğini ikbal ve istikballe resmen tehdit ediyor…
“Ya benimsin ya da toprağın” diyor (!) Başka bir şey demiyor…
CHP’nin bütününde ortaya çıkan bu hastalıklı tür (!) şimdi de Yatağan siyasetine ulaştı.
Anlaşıldı ki Yatağan’da ‘siyasi inversiyon’ yaşanacak…
Yatağan Cumartesi günü gaz maskesini sandıktan (!) çıkaracak…
***
CHP Genel Merkezi, Yatağan’da sekiz aday adayının çıkmasıyla Yatağan Belediye Başkan Adayını ön seçimle, Eğilim Yoklamasıyla belirleme kararı aldı. Hasan Haşmet Işık, Muammer Bahçeli, Ali Akalp, Muammer Özdemir, Mesut Günay, Ertaf Cicili, Cemal Gürpınar ve Murat Bekem Yatağan CHP’nin aday adayları. Yatağan Eğilim Yoklamasını tüm üyelerin katılımıyla 21 Aralık 2013 Cumartesi günü yapacak.
***
Siyasi kulislerde yer alan iddialara göre; Yatağan sandığa sevinmemiş(!)
Sandık kararıyla ilgili toplantıya Hasan Haşmet Işık ve Muammer Bahçeli dışında aday adayları katılmamış. Yine iddialara göre; Muammer Bahçeli, Ali Akalp, Muammer Özdemir, Mesut Günay, Ertaf Cicili, Cemal Gürpınar ve Murat Bekem, Genel Merkeze giderek ön seçim kararını iptal ettirmek istiyorlarmış.
Bu yedi aday adayı, (Bahçeli, Akalp, Özdemir, Günay, Cicili, Gürpınar ve Bekem) Yatağan Belediye Başkan Adayının atama yoluyla belirlenmesini ve yapılan atamaya da karşı çıkmayacaklarını genel merkeze iletecekmiş. Eğer ön seçim yapılırsa da seçime katılmayacaklarmış…
***
Vay (!) vay ki vay vay…
Billahi (!) şaka gibiler…
Seçilemeyeceğini anla, ön seçimi reddet!
Var mı böyle siyaset?
***
2014 yerel seçimlerinde tüm CHP örgütleri belediye başkan adaylarını örgüt iradesiyle, parti içi demokrasiye olan inançları gereği sandıkta belirlemek gayretindeyken, ön seçim konusunda tek bir çabanın sahibi olmadan adayını sandıkta belirleme hakkına kavuşan Yatağan siyasetine, siyasetçilerine Allah; akıl, fikir versin (!) Yatağan CHP örgütüne ve tabanına da sabır versin…
***
Sonlayalım.
Muğla; Türk Dil Kurumuna, etimolojiye bine yakın özdeyiş kazandıran bir ildir.
Yaşamın içinde karşımıza çıkan trajikomik olayları Muğlalı mizahla, özdeyişlerle açıklar.
Yukarıda bu konuda bir tespit yapmış olsak bile bu durum trajikomik bir durumdur.
Bu nedenle bu durumu mizahi bir özdeyişle açıklamakta yarar var.
Bir çabanın hak edilmeyişini Muğlalı; “Köpek neylesin takkeyi, tingilderken düşürür” deyişiyle açıklar.