Bize gelen okur mesajlarından birisini aynen iletelim.
“Yazılarınız demokrasiyi reddedip, fetvayla büyükşehir başkan adayı çıkaran, dikta sistemine ders niteliğinde olmuş. Eğer Muğla büyükşehir belediye başkan adayını örgüt ve halk değil de, tepeden bir dikta sistemi seçiyorsa. Genel merkezin amacı Muğla ve Muğla’ya yapılacak hizmetler değil sadece ‘Rant’ elde etmektir”…
***
Ayranı kabarmış olanlar için;
Muğla’nın iki rantı var.
Birisi siyasi, diğeri ekonomik rant.
Siyasi ranta sahip çıkan yok (!)
Herkesin gözü; ekonomik rantta…
***
Büyük şehir yasası rant kapılarını aralarken,
Bir adam çıktı ve şöyle dedi;
“Muğla’nın ne ekonomik ne de siyasi rantını çaldırmayacağız”…
Sözler Bodrumlu Musa Gökbel’e ait.
Kimilerine göre Gökbel’i bu sözleri adaylıktan etti…
***
Gökbel Halk Tv’de canlı olarak yayınlanan programda;
“Biz Muğla’yı Ankara’dan koruyacağız” demiş,
Sermayenin ve siyasetin gözünü korkutmuştu.
Gökbel kısa bir süre sonra eksik söylediğini anladı.
Atama kararlarının ardından Gökbel;
“Muğla’yı CHP’den de korumak gerekiyormuş” dedi.
***
Ortada; doğal zenginlikleriyle diri bir Muğla (!)
Ve insanına bir türlü yansıtılmamış bir zenginlik vardı.
Herkes işin farkındaydı.
“Sermaye-siyaset” ilişkisinin temelleri;
Bodrum’da atıldı…
***
Demokratik tüm kapılar kapandı.
Zenginliğin sahibine değil (!)
Sermaye gruplarına ve siyasete yansıması sağlandı.
***
Büyük şehir yasası zemin sağladı.
Sermaye-siyaset ilişkisi, şımarık sermaye gruplarının ayranını kabarttı.
***
Bodrum’a ‘Şanzelize Caddesi’ yapacağını açıklayan bir iş adamına Musa Gökbel sorar;
“Aaaa koçum, bunu senden kim istedi?”
***
Sermaye-siyaset ilişkisinde büyük şehir; büyük olanak (!)
İki yüze yakın koy (!)
Her birisi değişik yatırım yapmak isteyen sermaye gruplarının hedefinde.
Koyları değişik iştah sahiplerine kaptırtmamak hedefiyle Musa Gökbel;
“Ankara bizi koruyamıyor, koylarımızı koruyamıyor. Muğla’ yı biz koruyacağız” demişti ya (!) olmadı.
***
Musa Gökbel’in adaylığında;
Kalkınma yerellikte aranacak,
Köyden başlayacak, köye kadar uzayacak,
Sermaye grupları da avucunu yalayacaktı (!)
Olmadı (!)
***
Fast food yerine tarhana konacaktı,
Olmadı (!)
Sermayenin de, siyasetin de işine gelmedi…
***
Musa Gökbel tehlikeliydi (!)
Bu toplumcu adamla olmayacağını anladılar (!)
Ve gereğini yaptılar…
Muğla’dan sandığı kaçırdılar…
***
Musa Gökbel tek tek anlatmıştı.
Büyükşehir yasasına göre;
Muğla da faaliyet gösteren firmaların yıllık vergi tahakkuklarının binde yarımı büyük şehire geliyordu (!)
Muğla Türkiye’nin yükünü taşıyor ama geliri İstanbul kapıyordu.
Muğla, büyükşehir yasasıyla gelen bu hakkını kimden alacaktı?
Nasıl alacaktı?
***
Hava Yolları, Otobüs firmaları, Taşımacılık sektörü (!)
Bir tanesi bile Muğla’ya kayıtlı değildi.
Muğla’nın hâsılatı bunlara gidiyordu…
İletişim sektörünün, bankacılık sektörünün vergi kaydı başka yerlerdeydi. Alışveriş merkezlerindeki post cihazları bile İstanbul kaydına bağlıydı.
Muğla; hakkı olan, olmayan herkesin yararlandığı bir kaynaktı (!)
Muğla; “Saygılı Yosmaydı”,
Muğla; “Yağma Hasan’ın Böreğiydi”…
Kıyısı da, kırsalı da aynıydı.
***
Muğla; Musa Gökbel’le tüm bunlara “Dur” diyecekti (!)
Gökbel’le Muğla belki de ilk kez hakkını arayacak, kavgaya da tutuşacaktı.
Olmadı (!) Gökbel’in toplumcu fikirleri aday olmasını engelledi.
***
Musa Gökbel;
Sevr anlaşmasını yırtıp, Lozan’ı inşa edecekti (!)
Olmadı…