Üç gün sonra sandık başına gidiyoruz.
Özgür irademizle oy kullanacak,
Siyasi tercihimizi sandığa yansıtacağız.
30 Mart 2014 Yerel Seçimleriyle,
Belediyecilikte yeni bir dönemi de başlatmış olacağız.
Bir gazeteci olarak bu noktada;
Seçmeni, siyasi partilerin yönetim kadrolarını ve seçilecek belediye başkanlarını siyasi parti ve aday gözetmeksizin uyarmak adına tespit ettiğimiz kaygılarımızı sizlerle paylaşmak durumundayız.
Biliyorsunuz; Yeni Büyükşehir Belediye Yasası ile Muğla’nın statüsü değişti.
Muğla artık büyükşehir oldu.
Büyükşehir statülü yeni yönetim şeklinin bir amacı var:
Ancak bu amaca geçmeden önce,
Büyükşehir uygulamasını yazmadan önce,
Haklı kaygılarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
***
Propaganda dönemi bitti.
Pazar günü sandık başındayız.
Bizim gözlemimiz o ki;
30 Mart Yerel seçimlerinde sandıktan kim çıkarsa çıksın,
Hangi siyasi parti ya da aday kazanırsa kazansın;
Kazanan siyasi partinin ve adayın yarın için bir hazırlığı yok…
Yarın için;
Kimsenin ne yapılacağına dair bir fikri yok.
Hiçbir siyasi partinin, adayın ve ekiplerinin
Büyükşehir statüsüyle ne yapılacağı,
Yönetim şekli ve omurgasının nasıl kurulacağına ilişkin bir ön görüsü yok.
Ön görüleri olmadığı gibi bir hazırlıkları da yok…
***
Aday belirleme sürecini;
Seçilebilme gayretiyle geçiren,
Aday olduktan sonra da propaganda dönemini;
“Gelince bakarız” maskaralığıyla geçiren (!)
Siyasi partiler ve adaylar seçime üç gün kala,
Büyükşehir gerçeğiyle burun buruna geldiler…
İlk kez bir gerçekle yüzleştiler.
Şimdi bu yüzleşme karşısında (!)
Bazılarını dizleri birbirine çarpar durumda gördük.
Büyükşehir gerçeği siyaseti hazırlıksız yakaladı.
Şimdi siyaset bu gerçek karşısında ne yapacağını bilemez durumda…
Bu durum karşısında insan;
“Beter olun” deyip geçemiyor.
Mesele artık, memleket meselesi…
***
Büyükşehir aday adaylığı sürecinde,
40 bin kilometre yol yaparak,
Başta CHP olmak üzere tüm siyasi partilerin,
Örgüt ve teşkilatlarına, tabanına büyükşehir statüsünü anlatan,
Seçilebilme gayretini kenara iterek,
Yasanın içerdiği yönetim şeklini,
İçerdiği riskleri (!)
Her fırsatta ve her zeminde dile getiren;
Musa Gökbel’in kulakları çınlasın…
***
Büyükşehir konusunda adaylar arasında dersine çalışan,
Bilim adamlarından kurulu ekibiyle Musa Gökbel;
Adaylar arasında büyükşehire en hazır olanıydı.
Yasanın getirdiği yönetim şekli ve uygulamalarına karşın,
Musa Gökbel;
“Büyükşehir ödül mü, ceza mı” diye soran tek siyasetçiydi.
Gökbel, o süreçte bir aday gibi değil,
Sosyal demokrat misyoner gibi çalışmıştı.
Ne yazık ki, at gözlüklü siyasetçiler;
Musa Gökbel’in yaptığı çalışmayı, bu ön hazırlığı;
Siyaset saymış, seçilebilme gayreti sanmıştı.
Siyaset Gökbel’i anlamamıştı.
***
Musa Gökbel; yönetim biçimini,
Sol, sosyal demokrat ve toplumcu projeleri hazırlamış,
Herkesin önüne koymuştu.
Tüm siyasi partilerden seçmen takdiri bu sayede gelmişti.
Hazırlığı ve çalışmalarıyla Gökbel, sadece CHP’nin değil,
Muğla’nın ortak adayına dönüşmüştü.
Gökbel; Sol ve sosyal demokrat misyonuyla,
Büyük sorumluluk içinde hareket etmiş,
Bu çalışmayı adeta CHP’ye armağan etmişti…
Hatırlıyorum o süreçte bir gazeteci meslektaşımız;
“Bu projeleri ve fikirlerinizi eğer aday olamazsanız CHP ile paylaşacakmısınız” sorusunu yönelmişti. Bu soru karşısında Musa Gökbel’in cevabı çok netti…
Gökbel soru karşısında; “Eyleme dönüşmeyen bilgelik hamallıktan başka bir şey değildir” demişti.
Bugün büyükşehir uygulamaları, yönetim şekli konusunda hiçbir hazırlığı ve ön görüsü bulunmayan adaylar ve siyasi partilere bir hatırlatma yaparak sonlayalım.
Musa Gökbel buhar olup uçmadı (!)
Orada, durduğu yerde duruyor…