“Muğla’nın büyükşehir sürecinde yeterli siyasi öngörüye, birikim ve kararlılığa, Gülten Kışanak tavrına ihtiyacı var” tespitimiz tartışma başlattı.
Başlatsın, bizce hiç bir mahsuru yok…
Ancak (!) Kışanak tavrını Kürt sorunu üzerinden değerlendirenlerle de işimiz yok.
Gülten Kışanak;
Büyükşehir yasasının risklerle dolu olduğunu,
Yasanın eksik hazırlandığını “Çayır Pehlivanı” gibi,
Çıkıp söyleyebilen iki kabadayıdan birisi.
İlki Musa Gökbel’di…
***
“Büyükşehir yasasının uygulamaya geçmesiyle,
Muğla’ya ait olan taşınmazların,
Kullanıcı kurumlara tahsis edilmesi maskaralığına;
Dur (!) diyecek bir siyasi kararlılığa ihtiyaç var” dediğimiz noktada,
Ankara’dan Yeniköy ve Kemerköy Santrallerinin 2,67 Milyar dolara özelleştiği haberi geldi.
İhaleyle Muğla’da EÜAŞ’a ait;
Kemerköy Termik Santrali ile taşınmazları,
Yeniköy Termik Santrali ile Yeniköy Linyitleri İşletmesi tarafından kullanılan taşınır ve taşınmazlar, ilgili maden ruhsatları ve bu ruhsatların kapsadığı maden sahaları ile Kemerköy İskelesi ve aynı alanda bulunan taşınmazların işletme hakkı özelleştirildi.
Bu topraklardan üretilen 1050 megavat güçlük bir değer özelleştirildi…
***
Şimdi, işte tam da bu noktada;
Büyükşehrin büyük iktisatçıları,
Ivır zıvıra soru önergesi veren milletvekilleri;
Özelleştirilen iki termik santralin ilin ekonomik işlem hacmine koyduğu katkıyı (!) Bu katkının ne kadarının Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne verileceğini oturup hesaplasınlar…
Muğla’nın kaynakları ve yetkileriyle ilgili olarak;
“Bu süreçte; Yeterli siyasi öngörüye, birikim ve kararlılığa ihtiyacı var” tespitimizin altında yatan gerçek işte bu idi…
Yazdıklarımızda kast ettiğimiz;.
Muğla’nın tüm kaynaklarına sahip çıkmaktı…
***
Gülten Kışanak tavrı, siyasi tarihimize haklı bir yerel tavır olarak geçecektir.
Hatırlayınız Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak; “Enerji burada üretilip ceza olarak dönüyor “demiş, “Biz elektriği ürettik, batıya götürüp sanayileşme ve kalkınma yaptılar, Doğu’ya ceza olarak geri döndü” diyerek sitem etmişti.
Bugün; 1050 megavat güçlük bir enerji üreten,
Sahip olduğu üç termik santralden ikisinin özelleştirilmesiyle Muğla ödüllendirilmiş mi oldu?
***
Anımsayınız.
Musa Gökbel aday adaylığında;
“Muğla’nın ne ekonomik ne de siyasi rantlarını kimseye çaldırmayacağız” demişti.
Gökbel’in “Muğla’yı Ankara’dan koruyacağız” söyleminin altında il olarak sahip olduğumuz tüm kaynaklar, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ve üretim değerleri kast ediliyordu.
Musa Gökbel, “Çayır Pehlivanı” gibi kıspetini vura vura meydanlarda dolaşmış, merkezi otoritenin eliyle hazırlanmış büyükşehir yasasının karşısında siyasi irade göstereceğini, bir tatlı su balığı olmayacağını anlatmıştı.
Gökbel, kaynakların ve yetkilerin farkındaydı.
Ama Gökbel’de eksik söylemişti.
O süreçte kimsenin aklına Muğla’yı CHP’den de korumak gelmemişti.
Muğla’yı CHP’den de korumak gerektiğini o da,
Musa Gökbel’de bilmiyordu…
***
İstesek de istemesek de konu;
Dönüp dolaşıp siyasete geliyor.
Bu konuda dertliyiz.
2014 yerel seçimleri öncesinde, aday belirleme sürecinde siyasi tercihlerin Muğla’yı yeteneksizliğe mahkûm etmemesi için gayret gösterdik.
Ama yetmedi…
Adaylık süreci ve propaganda dönemi bitti.
Seçim sonuçlandı.
Bugün temel sorunumuz, Muğla’nın nereye gittiği?
Kaynakların ve yetkilerin farkına varılmadan Muğla nereye gidebilir ki?
***
Siyasi sonuçları sandık değiştirir.
Sandığa saygılıyız.
Ancak bugün yeterli siyasi öngörüye, birikim ve kararlığa ihtiyacımız var. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’e bir tavsiye ile sonlayalım.
Sayın Başkan; Sizi var eden 99 ruhuna ve
Muğla’nın insan kaynağına geri dönün…