Kentle ilgili sorunlar artık mizahi bir boyut aldı. Toplum bilimcilerin gerçeği aramadığı bir yerde gerçeği aramak, gerçekle yüzleşmek ve gerçeği kamunun bilgisine sunmak yine gazetecilere düştü. Bu süreçte sorunlar o kadar büyüdü ki, iş artık mizahla açıklanabilir duruma geldi. Toplum algısını güçlendirmek adına mizahın büyük ustası, karikatür sanatının duayeni Oğuz Aral’ın “Karikatür anası resim, babası edebiyat olan bir fırlamadır” sözünden yola çıkarak yazmanın yanında, çizmeye de başladığımı, çizginin bu köşedeki suç oranını arttırsa da bunu sorun etmeyeceğimi belirterek isterim. Su sorunu da diğer bütün sorunlar gibi bu kent yöneticileri tarafından çözülemeyecek. Bu artık çok net bir biçimde ortaya çıktı. Yerel idare, uygulama ve yöntemleri ile kentle ilgili karar alma konusundaki yetkisini kaybetti. Halkı, siyasi partileri, meslek odalarını, kitle örgütlerini, çevreci grupları ve üniversiteyi karşısına alan yerel idare, kentle ilgili kararlarda muhatap ve belirleyici olma yetkisini yitirdi ve izleyici pozisyonuna düştü. Şimdi her şeyi uzaktan izliyorlar…
Yerel idarenin bu zaafiyeti, merkezi idarenin kentle, toplumla ilişkilenmesinin önünü açtı. Merkezi idare ile toplumun arasında duran, ayak direten, yerel idarenin pozisyonunu kaybetmesinin en büyük göstergesi de kentle ilgili yatırım kararlarının artık merkezi idare tarafından alınıyor olmasıdır. Yeni hastane alanı kararı bunun en büyük ve en belirgin göstergesidir. Merkezi idarenin bu kararını delmek, kontrolü yeniden ele geçirmek isteyenler yeni alternatifler önerseler de, artık çok geç. Söz kesildi, okuntuluk dağıtıldı, nişan tarihi belirlendi. Düğün; Kötekli’nin orta yerinde yapılacak…
Bir kez daha hatırlatmakta, altını çizmekte fayda var. Yerel yönetim, uygulama ve yöntemleri ile kente dair alınan kararlardaki etkin ve belirleyici rolünü kaybetti. Kentin yeni oluşan şifresini ve bundan kaynaklanan siyasi zafiyeti sorgulama görevini CHP’lilere bırakıp konumuza dönelim.
Konumuz “su” gibi berrak. Hatırlarsınız su sorununu çözemeyen, yerel idare, sorunu merkezi idare sorunu olarak gördüğünü açıklamıştı. Başkan Gürün, Yerinden Yönetim Platformu’na yaptığı açıklamasında “Merkezi hükümet, suyu yerleşimlerin yakınına getirmeli bizler de bu hatlardan almalıyız. Su ile ilgili çalışma havza bazında, bölge bazında, ülke bazında yapılmalıdır. Çünkü yüzyılın ortalarından sonra su en büyük sorunu oluşturacak. Türkiye’de ya da Muğla’da su ihtiyacının en az 50 yıllık perspektifle değerlendirilmesi gerekir. Su master planı mutlaka yapılmalıdır. Her belediyenin tek tek yatırım yapması, proje hazırlaması pahalı ve zor bir iş” demişti.
Bu işin altından “zor” olduğu için kalkamadılar. Toplum artık bunların zor işleri sevmediğini öğrendi. Alt yapı, kanalizasyon, arıtma tesisi de zor bir iş’ti ve halen sonuç alınamadı. Bu zor iş, yani su işi artık “zor” olmaktan, “imkansız” olmaktan çıkıyor. Derecesi yerel yönetim tarafından belirlenen bu zor işi, merkezi yönetim çok yakın bir tarihte çözmeye hazırlanıyor, üstelik; Su Bakanlığı kurulmadan. Uygulama ile kentin içme ve kullanma suyu sorunu çözülecek. Bunun müjdesini vermek bir gazeteci olarak bana düşmez ancak merkezi idarenin su konusunda da artık çözümü yerel idareye bırakmayacağını biliyorum ve kendilerinden bu konudaki gevezeliğimin mazur görülmesini istiyorum. Su ile gelen yeni bir kültüre, su gibi berrak, su gibi şeffaf bir anlayışa hazır olun. Zor işleri beceremeyenler artık, her türlü hesaplarının üzerine bir bardak su içebilirler. Yerel idarenin zaafiyeti, merkezi idarenin kentle, toplumla ilişkilenmesinin önünü açtı. Artık, masal, hikaye ve mazeret dönemi bitiyor. Bir başka partiden ! toplumun refahını ve modern yaşam tarzını oluşturacak hizmetlerin gelmesini engellemek adına işbirliği içine giren her unsur, bu zaafiyetin oluşmasına neden olan idareci ve yöneticilerin yakasına yapışacaktır. En sıradan partilinin bile bu işte hesap sorma hakkı vardır ve partililer bu haklarını mutlaka kullanacaktır. Çok az kaldı… Daha önce söyledik, şimdi bir kez daha söyleyelim. Bu kenti statüko’nun elinden kurtarmak, gerçek sahibi olan halka geri vermek için işe önce, CHP’den başlamak gerekir. Bu kentte CHP’nin ve sosyal politikaların ilk sıradaki hasmı bir diğer siyasi parti değil, statüko’nun ta kendisidir.
Gerçek; bir dönme dolap gibi önünüzde duruyor ve artık biz algınızı değiştirmek zorundayız. Su’da, toprak’ta, hava’da toplumun sosyal politikaları, ekonomik kalkınması, refahı, modernliği ve konforu için becerdikleri hiç bir şey yok. Kenti bir osmanlı kasabasına çevirenler, modern bir kent yaratılırken buradan çok uzakta olacaklar…