Deniliyor ki sen;
“Sonuçta Nihat Öztürk, kentin yerel iktidarı CHP’ye karşı merkeze oturan bir parti yaratmak istemiş, bu gerekçeyle de il yönetiminde Demokrat Parti’den gelen siyasetçilere öncelik vermişti. Ötesinde il yönetiminde bu isimlere koordinatörlük ve il başkan yardımcığı görevlerini vererek yerel ve aktif siyasetin bir parçası haline gelmelerini sağlamıştı” demekle ne demek istiyorsun?
***
İl Başkanı Nihat Öztürk’ün son olarak Süleyman Soylu’nun DP Genel İdare Kurulu üyesi Yusuf Kayacık’ı kendine danışman yaptığını özellikle mi yazıyorsun?
Sen ne demeye çalışıyorsun?
Deniliyor…
***
Ben henüz “Nihat Öztürk, Demokrat Parti’den gelenlere öncelik vererek başına bela aldı” demedim.
Henüz “DP’lilere aktif görevler vererek siyasetin bir parçası haline getirdiği” görüşüne katıldığımı söylemedim.
Öztürk “Demokrat Partililerle iş birliği yaparak, kendi takımına zarar veriyor” da demedim.
“Parti içinde yaşanan iç çekişmeden daha yeni kurtulan, rahatladı gibi görünen Nihat Öztürk’ü şimdi daha büyük bir tehlike bekliyor” demedim.
“İnsanlar tercihleriyle yaşarlar (!) Birileri hatalarından oluşturduğu duvarın altında kalacak” da demedim.
Daha kimseyi uyarmadım…
***
Deli olmayın daha söylemedim.
Şu Ramazan gününde siyasetin menüsünde; “Yerli çoturaklı tomate,
Galle badılcan var” demedim.
Henüz söylemedim…
Aş pişirenleri,
Kazan kaynatanları,
Sapından tutup kaldıranları
İşin içine zerzevat katanları,
Yetmedi (!)
Suyundan da koyanları
Ben daha yazmadım,
Daha bir şey söylemedim.
***
Eskinin DP Genel Başkanı (!)
Bugünün Ak Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun, Çelebi’den boşalan koltuğa Demokrat Partili Erdoğan Ünal’ı atamasına bir şey söylemedim.
Henüz bir şey söylemedim.
Soylu’nun Menteşe’de Demokrat Parti kökenli tercihine bir şey demedim.
Aksine Ünal’a başarılar diledim…
***
Kimileri “Erdoğan Ünal atamasıyla Menteşe Ak Parti yerel teşkilatlarında Demokrat Partililerin dönemi başlamış oldu” dese de (!)
Ben daha böyle bir şey demedim.
Henüz söylemedim.
Sakın şüpheniz olmasın,
Eninde sonunda söylerim.
***
Deli olmayın (!)
Ben daha bir şey söylemedim,
Bir şey yazmadım.
Bekliyorum (!)
Elin kulağa varmasını,
Burnun kaşınmasını,
Güneşin batmasını,
Sofranın kurulmasını,
Son kuşun dala konmasını ve
Topun patlamasını bekliyorum.
Sonra?
Sonra orucu bozacağım…