10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi Türk demokrasi tarihi açısından önemli.
Elbette Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Çatı Aday İhsanoğlu’nun ve HDP Adayı Selahattin Demirtaş’ın adaylıkları da önemli ama (!)
Bize göre Cumhurbaşkanlığı seçimi önemini adaylardan değil, halkın seçecek olmasından alıyor…
***
Bu sürecin paranoyalı söylem ve politikaları ne yazık ki bizi henüz bu noktaya getirmese de Cumhurbaşkanını halkın seçecek olması demokrasi tarihimiz açısından bir milat…
***
Özgürlük düşüne yatmış, özgürlüklerden mahrum bırakılmış bu halk için büyük ve bulunmaz bir imkân.
Bu büyük imkânın getirdiği tarihi fırsat ortada dururken seçimlerin sadece adaylara endekslenmesi, demokrasi tarihi açısından tam bir hayal kırıklığı…
***
Biliyoruz ki; Türk siyasi yaşamını kuşatanlar şimdi de Erdoğan’ın ve İhsanoğlu’nun adaylıklarının cılkını çıkarıp, bunu halkın sofrasına koyuyorlar.
***
Her seçim dönemini, korkuların seçimine dönüştürerek seçmen davranışını dizayn etmeye çalışanlar yine büyük bir avın peşindeler.
‘Sıradaki seçim, sıradaki korku’ uygulamasıyla Türk siyasi yaşamını safariye çevirdiler…
***
Sıradaki korkuyla (!) Türk siyasetini dizayn etmeye çalışan bu çaresiz gruba karşı, demokrasiyi ve demokratik hakları savunmak neredeyse imkânsız…
***
Egemenliği kayıtsız şartsız halka mal eden bir rejimin demokratik sınırlarını sürekli olarak daraltan siyaset halktan uzaklaştığı sürece Türk demokrasisi kimin seçileceğine takılmaya devam edecek.
***
Türk demokrasisi bunu aşabilir mi?
Bu kaç kez daha sınavdan geçirilir?
Bilinmez.
Bu siyasi tabloda bilinen;
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi en muhtemel aday olduğu…
CHP’nin bu süreçte kendi içinden bir aday çıkaramadığı…
***
CHP bu süreçteki beceriksizliğini MHP’nin formüle ettiği Çatı Aday modeliyle geçiştirmeye çalışıyor. CHP bu geçiştirmeye saygı duyulmasını istiyor. Bunun tıpkı diğerleri gibi siyasi sorumluluktan sayılmasını istiyor.
***
Oysa (!) CHP örgütlerinin ve tabanının Çatı Adaya karşı hiçbir sorumluluğu yok.
Çatı Adayın da CHP örgütlerine ve tabanına karşı siyasi bir sorumluluğu yok…
***
Bu süreçte CHP, siyasi sorumluluğu yerine getiren Halkların Demokratik Partisi’nin gerisine düştü. HDP bu süreçte siyasi sorumluluğunu yerine getirdi, kendi içinden aday çıkarabilme becerisine sahip olduğunu gösterdi.
***
Bu süreçte Erdoğan’ın “Aktif Cumhurbaşkanı” modelini sürecin en büyük korkusuna dönüştürmeye çalışan CHP genel merkezi “Bağımsız Cumhurbaşkanı” söylemiyle hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan Çatı Adayı kendi örgütlerine ve tabanına pazarlamaya çalışıyor…
***
Sonuç olarak Kılıçdaroğlu ve ekibi bu süreçte CHP örgütleri ve tabanının beklentilerine cevap veremedi, Çatı Aday da şu ana kadar beklentileri karşılayamadı. 10 Ağustos tarihinde yapılacak olan seçimlerde Cumhurbaşkanını ilk kez halkın seçecek olması önemli. Halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanının halkın iradesini arkasına alması (!) kaçınılmaz…
***
Merak edilen bir sorunun cevabını vererek sonlayalım. Biz bu süreçte siyasi sorumluluğu yerine getiren, demokratik hakları ve özgürlükleri savunanlarla birlikteyiz…