Büyük balığı kaçırdılar, bu sefer olmadı. Yeni Hastane yapımını tüm alan organizasyonlarını tas tamam sağlamış ve ellerini ovuşturmaya başlamışken Kötekli’ye, üniversiteye kaptıran statüko, şimdi yeni bir girişimin peşinde. Karardan dönülmesi için toplumsal baskı oluşturuyorlar.  Meslek odaları ve kitle örgütlerindeki hatırlarını kullanarak yeni bir karşı gündem oluşturmaya çalışıyor. Her şeye karşın şanslarını bir kez daha deniyorlar ve hala vazgeçmiş değiller. Amaç “Kamuoyu hastaneyi merkeze istiyor” algısı yaratmak ! Bu konuda kamuoyu ve toplumsal algı oluşturamayan statüko, hatırlı telefon trafiklerini başlattı. Bu trafikten çözüm bekliyor, medet umuyor. “Hatır” üzerine kurulu mekanizma sahipleri usülden de olsa, ellerinden geldiğince  bu talebi yerine getirmeye çalışıyorlar. Merkezi idare ile metazoriye dayanan, gönülsüz ilişkilenme sonucunda onlar da statükoya karşı kendilerini aklıyorlar. Şansını deneyenler sonra da büyük ağabeylerine dönüp “Aradık, taleplerimizi ilettik, ancak olmadı, adamlar çok kararlı” diyerek görevlerini yerine getiriyor ve kenara çekiliyorlar. Bu hamleden sonuç alamayan statüko, çok yakın bir süreçte hastane için “Yeni Bir Alan” önerisi yaratabilir diye düşünüyoruz. Bu yeni öneri “Kötekli sınırlarında olursa sakın şaşırmayın”. Pantolon uyduramadılar, şimdi gömleğin peşine düştüler. Statükonun gardırobu geniştir, her boy ve her bedene göre bu gardıropta tüm sahneler ve roller için kostüm bulunabilir. Tüm gayretleri; ne olursa olsun, hangi koşulda ve nerede olursa olsun bu işin bir yerinde olmak. Hedefleri ve amaçları bu.  Artık ısrarcılıkları ile toplumun her kesimine  “kabak” tadı vermeye başladılar. Arka bahçelerinde biat ve aidiyet duyguları ile özenle yetiştirdikleri tüm unsurlar bile artık işbirliği yapmaktan vazgeçtiler. Her konudaki işbirliği artık yerini tedirginliğe bıraktı. Ancak statik yapı bu gerçeği hala anlayamadı. Bu işbirliğinden ve partnerlikten vazgeçenlerin  bunu söyleyeme cesaretleri olmasa da toplum artık her şeyi usulden yaptıklarını biliyor, onların kusuruna bakmıyor.
Sonuçta statüko dört elementini de kaybetti.
“Su”da yoklar, “toprak”ta yoklar, artık her işte “hava” alıyorlar ve “ateş” yüreklerini dağlıyor. Merkezi İdare’nin Araştırma, Uygulama ve Eğitim Hastanesi  Kötekli’ye yapılınca, eminiz kırılan kalpleri, dağlanan yürekleri de tedavi edecektir. Kötekli Kardiyologları evvel allah bu işin üstesinden geleceklerdir.  Yine Merkezi İdare’nin içme ve kullanma suyu konusunda bu ay içerisinde gerçekleştirmesini beklediğimiz mutlak çözüm ile “kuyu, basınç, depo, pompa ve enerji kesintisi” gibi mazeretler ve tasarrufçu  ironik söylemler yerini berrak sulara ve berrak açıklamalara bırakacaktır.
Yerel idarenin uygulama ve yöntemleri ile kentle ilgili karar alma yetkisini kaybettiğini bir kez daha yenileyelim. Neredeyse toplumun tamamına yakınını (!)  karşına alarak uygulamalarına devam eden yerel idare, artık seyirci pozisyonundadır. Olan biteni sadece izlemektedir.   Bu aşamadan sonra toplum; kentin kanıksanmış sorunları listesinde ilk sıralarda bulunan alt yapı, kanalizasyon, evsel bağlantılar ve arıtma tesisinin halkın kullanımına sunulması konusundaki  gecikmede ve yaşanan sorunlarda yerel idarenin beceri ve yönteminin de merkezi idare tarafından denetlenmesini, bu gecikmenin sebeplerinin ortaya konmasını bekliyor.
Toplum; Muğla değişiyor, gelişiyor gibi özensiz, derinliksiz ve içi boş sloganların kentin yol levhalarını süslemesi ile bir değişim yaşayamayacağının farkında.
Toplum; sosyal politikalar, ekonomik kalkınma, refah, modernlik gibi hiçbir argüman ve sosyal politikalara sahip olmayanların değişimden bahsetmeye hakları olmadığını, yapılan her hamlenin aslında “Değiştirmemek” adına yapıldığını görebiliyor. Kimse, kimseyi kandırmasın…