Bir yanda hastaneyi elinden kaçıranlar yas tutuyor diğer bir yanda da yas tutanlara seviniyorlar. Hayat böyle bir şey işte. Ak Parti Muğla Milletvekili Yüksel Özden hastane konusunda kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan zihin bulanıklığına son noktayı koymak için harekete geçti. Bugün saat 17.00’de Muğla Öğretmenevi’nde bir basın toplantısı düzenleyecek olan Muğla Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özden, hastane konusunda hükümetin aldığı kararı açıklayacak. “Halk Hizmet Buluşması” adı altında gerçekleştirilecek toplantı öncesinde Özden’in manşete taşıdığımız açıklamasını hatırlamakta fayda var. Özden ; “Hizmetin en önemli ve en temel prensibi halktır. Hizmetle halkın arasında duran ve her türlü yatırımı kontrol etmek isteyen statükocular bilsin ki artık merkezi idarenin yapacağı yatırımlar onların beğenisine sunulmayacak. Bundan böyle yatırımı tasdikleyecek tek mekanizmanın halk olduğunu bugün buradan ilan ediyoruz. Kentin sosyal yaşam kalitesine, modernliğine tek bir katkı koymadan, her türlü yatırımın rantına bakanlar, yapacağımız her türlü yatırımda tek muhatabımızın sadece halkımız olacağını bilmeliler. Artık, Muğla’da tacirlik ve simsarlık dönemini kapatıyoruz. Hastane’nin Kötekli’ye yapılmasını halk istemiyor şeklinde algı yaratmaya çalışanlar, halkın en temel ihtiyacı olan alt yapı kanalizasyonu, arıtma tesisini bile tamamlayamadılar. Onların bu işi bitireceği yok. Ancak halkımız hiç meraklanmasın, o işe de el atıyoruz. Bu konuda ciddi bir çalışma başlatıyoruz, halkımızı bu kepazelikten kurtaracağız” diye konuşmuştu.
Bugünü artık sıradan bir gün olarak göremeyiz. Bugün tarihi bir gün olarak kayıtlara geçecektir. Bugün; “kentin egemenlik anlayışının değiştiği gün” olarak tarihdeki yerini alacak, Hamamönü kayıtlarına da böyle not düşülecektir. Sosyolojik ön görüler, haklı çıktı. Rantla ilgili bağları olan, siyasi tacirlik yapan ve halk için kazanmaktan vazgeçenler sona doğru yaklaştılar.Bundan sonra onları elem, acı ve keder bekliyor. Hikayenin bundan sonrası salya, sümük ve ayak kokusundan ibaret.İşin aslı bundan sonraki süreçte statik yapının tarihsel yolculuğunun istikametinde biz olmayacağız. Onları bu süreçte başka unsurlar bekliyor olacak. Siyaseti bir zırh gibi kullanan statüko, egemenliği kayıtsız şartsız, sahibine halka geri vermek zorunda kalacak. Muğla artık halkla, hizmet arasında bir tescil mekanizması, bir gümrük kapısı gibi duran statik istasyonlardan vize almayacak.Yatırımlar artık statik yapılarla işbirliği içinde olan mesleki yada sektörel konformist gruplara değil, sadece halkın beğenisine, bilgisine ve hizmetine sunulacak. Halka hizmet etmekten vazgeçenlerin, topluma hizmet etmek gibi bir derdi bulunmayanların, yetkilerini kötüye kullanmayı maharet görenlerin dönemi kapanacak. Artık maharet halktadır. Kentin yeni ve tek egemen gücü olan halk-hizmet buluşması siyasetin ranta, çıkara giden ana caddesini kullanım dışı ilan etti. Hizmetin en önemli ve en temel prensibini sadece halk olarak gören bu yeni egemen anlayış, bu güne kadar yatırımların (bir şekilde) kıyısında, köşesinde yer alan, yatırımları kendi rant anlayışı ile bağdaştırarak toplumda hizmet algısı yaratan statik partnerlik döneminin sona erdiğini müjdeledi. Planlar alt üst oldu, dümen bozuldu. Hastane’nin Düğerek yoluna yapılması kararına imza atanlar halkın “Hastane Yerinde Kalsın” tepkisine ve kampanyasına kulaklarını tıkamış işine gücüne bakmıştı ya ! Şimdi hastanenin Kötekli’ye yapılması kararının ardından kolları sıvamışlar ve “Hastane Yerinde Kalsın” türünde afiş bastırmaya koyulmuşlar. Dertleri kamusal algı yaratmak. Yahu bu ne garipliktir ! siz bu halkı, toplumu aptal mı sanıyorsunuz ? Bir hastanenin yöre insanına sağlayacağı dört dörtlük sağlık hizmeti ile ilgilenmek yerine hastane arazisinin peşine düşen mahalle ve okul arkadaşlarının ve onların işbirlikçisi toprak simsarlarının ne Osmanlı ne de Cumhuriyet tapuları artık bir işe yaramayacak. Anlayın artık ! Tapularınızı kentsel planlamanın içinde de kıymetlendirebilirsiniz. Yani en azından kayıplarınızı bu yolla da telafi edebilirsiniz. Bu kez beceremeyeceksiniz, bu kez olmayacak.
Çünkü bu kez “avcılar değil, aslan” kazanacak.