PARTİLİ GAZETECİLİK (!)
Tek partili ya da Demokrat Parti döneminde Nadir Nadi gazeteciliği, kimilerine göre iyi, kimilerine göre de kötü örnektir. Nadir Nadi, dönem açısından önemli bir gazetecidir.
Bu dönemde milletvekilliği de yapan Nadi, Demokrat Parti’yi destekleyen çok sayıda yazı yazmıştır. Ancak Nadi Demokrat Parti’yi özgürlük ve demokrasi kavramı adına desteklemiştir.
Kişisel bir çıkarı, yakınlığı asla olmamıştır.
Nadi, bu dönemde gerçek ne ise onu yazmaya çalışmıştır.
Demokrat Parti de gerçeği de kurulduğu ilk yıllarda ve ilk iktidar günlerinde Türkiye adına olumlu bir gelişme olarak kabul görmüştür.
DP’nin ekonomi, özgürlük, demokrasi gibi alanlara ilişkin vaatleri vardır.
Nadi de dönemin ilk yıllarında bu yüzden DP’yi destekledir.
Nadir Nadi birikimi, yetiştiği ortamın önemi, aldığı eğtimin kalitesi ve yönettiği gazetesi ile bu dönemde çok önemli bir isimdir.
Yazdıkları ile gündeme yön vermiştir.
Demokrat Parti’nin yanlış uygulamalarını eleştirmekten hiç korkmamıştır.
DP’yi hatalı gördüğü her konuda uyarmıştır.
En çok laiklik konusunda DP’yi uyaran Nadir Nadi’nin aldığı tavır kavramsaldır.
Ancak partili gazeteciliğin DP’den önce CHP ile yaşadığı sorunlar mevcuttur.
İkinci Dünya Savaşı döneminde Nadir Nadi’nin Cumhuriyet gazetesinde Almanya’ya ilişkin yazıları Yunus Nadi ile İsmet İnönü’nün arasını açmıştır.
Nadir Nadi’nin yazılarında Nazi Almanya’sını savunduğu iddiaları ortalığı karıştırır ve Nadir’e saldırı başlatılır.
Yunus Nadi, Nadir Nadi’ye ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan bu saldırı ve iftiralar karşısında durumu anlatmak için İsmet İnönü ile görüşmek ister. Bunun için İstanbul’dan Ankara’ya gider ve Ankara Garı’nda İsmet İnönü ile görüşür.
İsmet İnönü, kendisini karşılamaya gelen kalabalık içinde Yunus Nadi’ye “sen biraz dur” diye seslenir.
Kalabalık dağlınca Yunus Nadi’ye döner ve çok sert bir şekilde “Ticari maksatlar uğruna siyasi yazılar yazılmasına müsade edemem” der. İsmet Paşa Yunus Nadi’nin böyle bir şey olmadığına dair savunmasını dinlemez.
Paşa, bu olayın gazetelere yansımasını da engellemek için uyarıda
bulunur ve herhangi bir yazı çıkması durumunda gazeteyi kapatacaklarını söyler.
Nadir Nadi bu kısıtlama üzerine içinde İnönü ya da CHP geçmeyen yazılar kaleme almasına karşın eleştiriler nedeniyle gazete kapanmaktan kurtulamaz. Cumhuriyet 3 ay süreyle kapatılır ve İsmet İnönü bu süre içinde Cumhuriyet muhabirlerine ambargo uygular.
Nadiler için zor aylardır.
Gazete 3 ay kapalı kaldıktan sonra 9 Kasım 1940’da yeniden açılır.
Bu süreçten sonra Nadir Nadi çok partili hayata geçiş sürecine kadar politik yazı yazmaz.
Türkiye çok partili hayata adım attığı günlerde Yunus Nadi’nin rahatsızlanması, 1945’te vefat etmesinin ardından gazete yönetimi tamamen Nadir Nadi’ye geçer.
Türkiye için sancılı bir dönemdir. Tek Parti iktidarı CHP bir yandan dünyadaki demokrasi rüzgarından etkilenerek Türkiye’ye demokrasi getirmek niyetinde, diğer yandan yönetimi başka bir partiye
vermeme telaşındadır. Türkiye, çok partili hayata geçmiş ancak seçim sistemi değişmemiştir.
Nadir Nadi bu dönemde, demokrasiye geçişi destekler.
Komünizme şiddetle karşı çıkar, seçim sistemimizin değişmesini savunur. 1946 seçimlerinin açık oy, gizli sayımla yapılmasını da eleştirir. Tüm bu eleştirisel yazılar aynı zamanda DP’ye destek yazıları olmuştur.
Seçim sonunda Cumhuriyet gazetesi seçim sistemine ilişkin haber yaptığı gerekçesi ile ceza alır ve Nadi yargılanarak mahkum olur.
Ancak Yargıtay kararı bozar.
1946-1950 arasında Cumhuriyet, iktidara ve muhalefete eşit uzaklıkta durmaya çalışmıştır. Taviz vermediği tek konu her dönem olduğu gibi Atatürk devrimleri olmuştur. Bu dönemde aldığı tavrı
Nadir Nadi şöyle anlatır:
“1946-1950 süresi boyunca bizim gazete mümkün mertebe hem iktidarı hem de muhalefeti sağduyunun ışıklarından yararlandırmaya gayret ediyordu. Atatürk ilkeleri bir yana bırakılmamalı idi. Bu, yurdumuz adına önceden hesaplanması imkansız felaketlere yol açabilirdi. Türkiye’yi geri sürükleyici davranışlara elimizden geldiği oranda karşı durmaya çalışıyorduk. Bu yüzden iktidarı da muhalefeti de
sinirlendirdiğimiz oluyordu. Muhalefet bütün gücü ile daha ziyade hukuk devleti koşullarının gerçekleştirilmesi uğruna çalıştığı devrim ilkeleri üzerinde verilen açık tavizlerden sorumlu tutulamayacağı için tenkitlerimizin ağırlık merkezi şüphesiz CHP icraatı teşkil ediyordu.”…
Bu dönemde gazete aleyhine çeşitli nedenlerden dolayı 9 dava açılır, Nadir Nadi 40 kez hakim karşısına çıkar.
Nadir Nadi örneğinden görüleceği gibi “partili gazetecilik” Nadilerden bugüne sıkıntı yaratmaktadır.
Hem partili hemde gazeteci olmanın zorlukları ortadadır.
Bu durumun yakın ve yerel örnekleri arasında ilk sırada Sevgili Özcan Özgür bulunur.
CHP’li belediyelere ve başkanlarına, milletvekillerine, anti demokratik yöntem ve uygulamalara yönelik eleştirileri ile Özgür, kerelerce disipline sevk edilmiş, yetmedi eleştirileri genel merkez disiplin kurullarına kadar taşınmış, yazıları o mevkilerde tartışılmış bir gazetecidir.
Bu türün ikinci sırasında Hüseyin Anıl yer almaktadır.
Özgür’den sonra Anıl’ın da disipline sevk edildiği gelen haberler arasındadır.
Burada sorulması gereken soru şudur;
Partili gazeticiler neden disipline verilir?
Bunun nedeni aslında bellidir.
Öteden beri parti yönetimleri ya da partinin egemen güçleri, parti üyesi gazetecilerin partiyi ve partili yöneticileri eleştirmemesi gerektiğine inanır.
Zira hiyerarşik disiplin ve aidiyet siyasi partilerin temel sorunları arasındadır.
Bu nedenle her siyasi partide ve partinin egemen güçlerinde “Parti rozeti taşıdığı sürece parti üyesi gazeteciler asla ve asla partiyi eleştirmemelidir” anlayışı hakimdir.
Bu durum, gazetecilik mesleğinin özüne ve işlevine aykırı, hazzedilmeyen bir durumdur.
“İstifa edip istediklerini yazsınlar, istediklerini eleştirsinler” önerisi eleştirilerin kavramsal yanının görülemediği hiyerarşik disiplinli bir dışa vurumdur.
Bu hastalığın tedavisi demokrasiye ve özgür düşünceye saygıyla mümkündür.