SANDIK’TAN KORKULMAMALIDIR
Olmuyorsa olmuyordur.
Zorlamanın, diretmenin ayak sürümenin alemi yok.
Her şey ortada.
Biliyoruz ki kimse böyle olsun istemedi.
Mevcut yönetim elinden geleni yaptı ancak başarılı olamadı.
Takım düşme hattına doğru hızla yol almaya başladı.
Bu gerçek ortada ve mevcut yönetimin kötü gidişe karşın ‘dur’ deme şansı yok.
Bu nedenle yönetime devam etme ısrarının kamuoyu nezdinden bir anlamı kalmadı.
Zira başta başkan olmak üzere yönetim kurulu üyeleri yaşanan kriz sürecinde tartışılır hale geldiler.
Metafor dolu açıklamalar, sosyal medyada külhani paylaşımlar, suni olduğu her halinden belli olan zorlama algı ve açıklamalar, işi ayağa düşürdü.
Bunlar camiaya yakışmayan, yakışıksız şeyler.
Bu talihsizliğin devam ettirilmemesi gerek.
O kadar da değil.
Her zeminde ve koşulda tartışılan bir yönetimin işin başında kalma şansı yok.
Doğrudur kulüp yöneticiliği insan yaşamındaki en büyük değerlerden birisidir ancak en büyüğü değildir.
Sağlık, sıhhat ve saygınlık gibi değerler daha önemlidir.
Yöntem ve uygulamalardan dolayı, ötesinde tercihlerden dolayı yönetime tek bir hesabın sorulmadığı süreç artık sona ermiştir.
Zira başarısızlık gelip kapıya dayanmıştır.
Ötesi herkes için karanlıktır.
Bu nedenle camianın yönetime sağladığı opsiyonun (bekletme süresi) sonuna gelinmiştir.
Yönetime verilen yetki kullanım ruhsatının süresi bitmiş görünmektedir.
Zira takke düşmek ve kel görünmek üzeredir.
Takke düştürken, kel göründükten sonra hiç bir şeyin anlamı kalmayacaktır.
Takımın bu seviyelerde kalması kamunun genel talebidir.
Bu hedefe yönelik elden gelen yapılmış, bütün imkanlar seferber edilmiş ancak başarı yakalanamamıştır.
Dolayısıyla başarısızlık ve kötü gidişat faturasının yönetime kesilmesi (!) doğal karşılanmalıdır.
Yönetim de bu genel talebi doğal karşılamalı ve gereğini yapmalıdır.
Daha önce ifade edilmiştir;
Muğlaspor, kimsenin şahsi arzularını tatmin etme yeri değildir.
Sonuçlar ve gidişat ortadayken yönetimin işin başında kalma ısrarı anlaşılır bir şey değildir.
Farkedildiği gibi ısrarcılık karşılıklı tahribata yol açmaya başlamıştır.
Bu tahribat telafisi mümkün olmayan kalıcı bir hasara neden olmadan yönetim; işin gereğini yerine getirmelidir.
Uzatmanın, ısrarcı olmanın artık bir anlamı yoktur.
İşin çözümü demokrasidedir.
Sandık; demokrasinin başladığı yerdir.
Sandıktan bu kadar korkulmamalıdır.
Her sandıkta bir hayır vardır.
Bu noktada kamunun beklentisi yönetimin genel kurul kararı alarak, saygınlığını korumasıdır.
Ayrıca mevcut yönetimin yeniden aday olmasının önünde herhangi bir engel yoktur.
Geldiğimiz noktada da durum budur…