Kentin gündemini oluşturan konularla ilgili olarak görüşlerimizi sizlere aktarmaya devam ediyoruz. Yazılarımıza konu olan kişi ve kurumlarla olan ilişkilerimizde gemileri yakma noktasına geldik. İlişkilerimiz tamamen bozuldu ve hatta yok oldu. Hısımlık bitti hasımlık başladı. Yazılarımıza konu olan kişi ya da kurumlardan hiçbir zaman ve hiçbir konuda bireysel olarak ilişkilenme beklentisi içinde olmadığımız için, diyalogların bozulmasında, hasım olunmasında hiçbir mahsur görmüyoruz. Gazetecilik zor ! Köşe yazarlığı çok daha zor bir iş. Bu zoru göğüsleyebilmek, bunu bir yaşam şekline dönüştürebilmek için bedel ödemek zorunda kalıyorsunuz. Her şeyin olduğu gibi bunun da bir bedeli var. Adınızı; deliye, kötüye, haine, döneğe, işbirlikçiye, çıkaranlar arkanızın da ; çalı’ya, dayı’ya ve ayı’ya dayanması için çaba gösteriyorlar. Yapılanları anlıyoruz. Gazeteciyi birilerine ihtiyaç duyan bir yapının içine sokmayı ve o yapının gazeteci tarafından kabul gören bir algı oluşturmasını istiyorlar. Çok şey istiyorlar. İşin aslı, sansürün yeni şekline ve bu modeline saygı duymamak mümkün değil. Bu Muğla modelinin bir siyasi mühendisliğin elinden çıktığı belli. Gazetecinin ya da köşe yazarının yakın çevresinden baskı oluştur, bildik ve tanıdıkları devreye sok, sırtını sıvazlat. Gazeteciye “aferin” mekanizması ile yanaşmasını sağla, takdir et, alkışlat, Bu işi; yazana çizene, yazılana çizilene, okuyana okumayana “dert” bir iş olarak göster. Bu yolun yolcusu olduğuna inandır. Güvenini kazan, ayıp oluyor mekanizmasını çalıştır. Eski dostlardan, dostluklardan bahset. CHP efsanelerini hatırlat, hikayeleri güncelle, gidenlerin arkasından el sallat. Kayıpların toplumsal olduğunu vurgula. Çok üzüldüğünü, haksızlık edildiğini vurgula. Yazarın yalnızlığını paylaş, gece yarıları telefon et, hatır sor, bir ihtiyaç var mı, yok mu kontrol et ! Yazılanları boşver, asıl niyetini öğren. Bir sonraki plan da ne var, ne yok, ağzını ara. Kimleri ziyaret ediyor, kimlerle görüşüyor denetle. Getiren götüren var mı öğren. Tüm bunların farkındayız ve bu konu için bizimle ilişkilenme gayreti içinde olanları taşıyabileceği kadar yükü alıp götürmesine izin veriyoruz. Bu konu için gelenleri boş göndermiyoruz. Yazılan ve çizilenlerden canları çok yandı, farkındayız; ama toplumu uyarmanın başka yolu yok, başka yolu mümkün de görünmüyor. Gözünün içine baka baka toplumu kandırmalarına katlanamazdık. Bizde gereğini yaptık. Egemen güç olarak kentin tüm unsurları üzerinde oluşturulan baskı,bize başka bir yol bırakmadı. Uyarı ile başlayan yazıların söylemi gittikçe keskinleşti. Bu keskinlik, tahammül sınırlarını zorlayan, birilerini uykusuz bırakan bir unsura dönüştü. Kimseyi elit, imtiyazlı görmedik. Halkın üstünde bir güç ve irade tanımadık. Biz fikir işçiyiz. Bizim için Beatles’ın “Working Class Hero” şarkısı çalmaya devam ediyor. O çaldıkça biz çalışacak ve var olacağız. Bunun nerede ve nasıl olacağı çok önemli değil. İtseler de kaksalar da, kaynak ve ilişkilerimize zarar vermeyi deneseler de böyle kalacağız. Bu süreçte kişi ya da kurumlarla olan ilişkilerimiz “toplum için” bitme noktasına gelecekse hiç durmasın gelsin. Bu konuda gemiler ateşe verilecekse, verilsin. Şu saatten sonra da kimse bizden geri adım atmamızı beklemesin. İnsanlar talepleri ile yaşarlar. Biz, yukarıda size tarif etmeye çalıştığımız taleplerle yaşamaya kararlıyız. Bu köşe, bu konudaki görüş, düşünce ve taleplerin dosta, düşmana iletildiği yerdir. Öyle de kalacaktır.