Minibüs kooperatifleri kendi aralarında sorun yaşar ve kavga eder ! Fırıncılar, simitçiler, kamyoncular, belediye otobüsleri ile dolmuşçular. Hizmet kaynaklı her kargaşa ve tartışma sonuçta vatandaşın işine yarar. Bu tartışmadan sonra ulaşım ve dolmuş fiyatları düşer, ekmek fiyatı, simidin fiyatı düşer. Vatandaşın hizmet almak için ödediği bedel yarı yarıya kadar aşağılara çekilir. Bu yöntemle hizmeti üreten kardan zarar etse de, asıl kazançlı çıkan halktır. Halk bunun keyfini çıkarır. Bu süreçtan sonra toplum  bu tür işlerin tadını çıkarmaya hazır olsun.
Muğla’nın su sorunu kentin gündemini oluşturdu. Ak Parti Muğla Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özden, su sorunu ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı yaptı ve sorunu aşmak adına merkezi idarenin uygulamalarını aktardı. Yüksel Özden’e cevap gecikmedi. Muğla Belediyesi konu ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamanın içeriği en geniş hali ile gazetelerde yer alacak. Merak edenler açıklamaları buralardan, internet sitelerinden takip edebilir. Su sorunu ile ilgili yapılan tüm açıklamalar toplumda “su sorunu çözülüyor” inancı ve algısı yarattı.Yakın bir süreçte kent insanı suya kavuşacak, mazeretlerden kurtulacak. Görülen hissedilen bu. Artık hiç şüphem yok. Bir Osmanlı kasabası’ndan  gerçek bir kent olmaya doğru yol alıyoruz. Kent ve kent insanı; farklı görüşlerin kent zemininde kendine yer bulması sonucu oluşan demokrasi ile kendi toplumsal kalkınma modelini de yaratıyor. Siyaset artık sorunu çözüyor, çözebiliyor. Bu yanı ile siyaset uzunca bir süredir ilk kez işe yarıyor, bir yaraya merhem oluyor. Siyaset işe yaradıkça da toplum kazanıyor.
Gelinen bu nokta önemli. Siyaseti “Kentin değerlerini kim riske atar, kim güvence altına alır” ön koşulu üzerine inşa edenlerle, siyaseti kendi zemininde görenlerin restleşmesinden toplum kazançlı çıkıyor.
Siyaset, toplumsal her türlü değeri yerli yerine oturtanların kıskacından kurtulup yaşam standardının ve hizmet kalitesinin ve gelişmenin hedefinde toplanıyor. Siyaset-hizmet olgusuna bakış açısındaki değişim  kent siyasetini yeniden inşa ediyor. Yıllardır her türlü mahrumiyete ve kayıplara bir Derviş kadar sabır gösteren toplum, taleplerini ve beklentilerini değiştirmeye hazırlanıyor. Toplum artık taleplerini hizmet odaklı, beklentilerini yaşam konforuna yönelik oluşturmak istiyor.
Yaşam koşulları yavaş yavaş ideolojinin önüne geçmeye başladı. Bu artık çok net bir şekilde ortaya çıktı. Toplum ideolojik ödülün aslında bir ceza olduğunu  anlamaya başladı. Artık ideolojik ödül almaktansa TOKİ’den bir ev almak konuşulmaya başladı.  Artık kentte yaşayan hiç kimse nedeni ne olursa olsun çağdaş bir kentin kendilerine sunduğu olanaklardan mahrum yaşamak istemiyor.
Halk artık hizmetin siyaseti, partisi olmadığı görüyor.  Kentin gelişimi için üzerlerine düşen sorumlukları yerine getirenler siyasi görüşleri  ne olursa olsun artık halktan, toplumun her kesiminden takdir görüyor. Toplum kenti daha yaşanabilir modern bir kent haline dönüştürmek isteyen herkese, bu noktada katkı sunacak herkese kapılarını açıyor. Sonuç olarak toplum kendine geliyor ve  40 yıldır yaşadığı travmadan kurtuluyor. Toplum; “ait” olmaktan kendi portresini yapma becerisini  yitirmek üzereydi. İyi oldu, çok iyi oldu…