CHP, 1 Kasım’da yapılması planlanan erken seçimle birlikte çıkmaza girdi.
Mevcut 130 milletvekilinden 82’sini kontenjan olarak gösteren CHP, boşta kalan 50 milletvekili için formül aramaya devam ederken, sürpriz bir formülle sorunu aşmayı hedefliyor.
Seçimlerin yenilenmesi durumunda nasıl bir yol izleneceği tüzükte açıkça belirtilmiyor.
CHP’de tüzükte yer almayan konularda yetki, Parti Meclisi’ne veriliyor.
Parti Meclisi işi yönetmelikle çözmek istiyor.
Parti Meclisi yönetmelik hükmünden hareketle (!) yönetmelik değişikliğine giderek sorunu aşmayı hedefliyor.
Yapılacak değişiklikle de erken seçim için ön seçim zorunluluğunu kaldırmak istiyor.
Zira CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, erken seçimde milletvekillerinin aynı sıradan yeniden aday gösterilmesinden yana olduğu biliniyor.
Geçtiğimiz gün yapılan Parti Meclisi toplantısında bu konuda ilk adım atıldı.
Aday belirleme yönteminde değişikliğe gidildi.
Ancak değişiklik sonrası erken seçimde aday belirlemek için ön seçim yapılıp yapılmaması gerektiği YSK’ya sorulacak.
YSK’nın onay vermesi durumunda CHP, adayları ön seçim yapmadan belirleyecek.
Hukukçulara göre; sadece YSK’değil, bu konuda Yargıtay Başsavcılığı’nın da görüşünün alınması gerekiyor.
Biliyorsunuz YSK, 1 Kasım tarihinde yapılması planlanan erken seçimin taslağını partilere gönderdi.
Her şey yolunda giderse CHP, 8 Eylül tarihinde ön seçim yapmak zorunda.
7 Haziran seçimleri için 56 seçim bölgesinde ön seçim yapan CHP, 362 adayını ön seçimle, kalan adaylardan 35’ini kontenjan, diğerlerini de merkez ve eğilim yoklamalarıyla belirledi.
CHP, 1 Kasım seçimleri için 82 milletvekilini tüzük gereği kontenjandan gösterse de 50 milletvekilini ön seçimle belirlemek zorunda.
Parti tüzüğüne göre milletvekilleri yüzde 85 ön seçimle, yüzde 15 ise kontenjanla belirleniyor.
Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi seçilen vekiller aynı sırada aday gösterilseler de (!) yüzde 15 kontenjan kuralına göre bu durum sadece 82 vekilliği kapsıyor.
130 milletvekilinin tamamı kontenjana sığmıyor.
50 milletvekili açıkta kalıyor.
YSK’nın muhalefeti işte burada ortaya çıkıyor.
YSK ve Yargıtay tüzüğü işaret ederse ön seçim olasılığı kesinlik kazanıyor.
Tüm bunlara bakarak CHP’de tüzük değişikliğinin şart olduğunu söylenebilir.
Bize göre CHP tüzüğü, tüzük vasfının yanında olağanüstü ve sıra dışı şartlara göre hazırlanmış değil.
6 Temel ilke üzerine kurulmuş, içeriği özgürlük hareketlerine, emek mücadelesine ve evrensel dayanışmaya, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, özgürlük ve eşitliğe, barışa, çoğulcu ve katılımcı demokrasiye dayanan parti tüzüğünün sıkıştığı yerde topu başka kurullara atması, kendisi dışındaki kurumları yetkilendirmesi anlaşılır bir şey değildir.
CHP sorunu çözmek, çıkmazdan kurtulmak için Parti Meclisi’ni yeniden topladı.
Buradan çıkacak kararla düğümü çözmek istiyor.
Ancak yönetmelik değişikliğine parti içinden itirazlar geldi.
Eski il başkanları tarafından yayınlanan bildiri de ön seçime vurgu yapıldı.
Bildiride, “Partimiz ve tüzüğümüz aday belirlemede önseçimi esas almaktadır. Hukuk ve tüzüğün bir şekilde etrafından dolanarak bu kural bozulmamalıdır. Eğer zorunlu birtakım ihtiyaçlar ortaya çıkıyorsa mutlaka kurultay iradesine başvurulmalıdır. Zaman yetmiyor anlayışı doğru değildir. Sistem, siyasi partilerin seçimlere en sağlıklı ve demokratik şekilde hazırlanmalarını kolaylaştırmak durumundadır. YSK’nın da bu anlayış içinde hareket etmesi ve partilerin tüzüklerinde var olan kurallara göre takvim hazırlaması gerekli ve zorunludur” ifadelerine yer verildi.
Ancak eski il başkanlarının önerdiği tüzük kurultayını YSK’nın taslak takvimine göre yetiştirmek mümkün görünmüyor.
YSK’nın taslağında değişiklik olmazsa partiler 1 Eylül’e kadar aday belirleme yöntemini bildirmek ve 8 Eylül’de önseçim yapmak zorunda.
Yasal olarak Tüzük Kurultayı en erken 15 günde toplanıyor.
Bu durumda CHP’nin kurultaya gitmesi imkânsız görünüyor.
Ancak YSK, CHP genel merkezinin talebi üzerine aday belirleme yöntemine ve önseçime ilişkin tarihi ertelerse tüzük kurultayı mümkün görünüyor.
Ne olacağını, nasıl kararlar çıkacağını bekleyip göreceğiz…