Emine Ülker Tarhan’ın CHP’den istifası çatlak olarak nitelendirildi.
Kimileri buna deprem dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sağa açılım politikası ile başlayan çatlak süreci Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir belediye başkanlığına, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi ile başladı.
Tarhan’ı istifaya götüren süreç sadece CHP’nin tercih ve yöntemleriyle ve ulusal çizgiden uzaklaşması değildi. Parti içi muhalefetin ayranını kabartan gelişmeler dört başlıkta ifade edilmişti.
Neydi bunlar?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun özellikle Kürt açılımı ve partiyi sağa çekme politikaları, özerklik tartışmalarına yol açan Avrupa yerel yönetimler özerklik şartındaki çekincelerin kaldırılması, Anayasa’dan Türk ifadesinin çıkarılarak, eşitlik yurttaşlık tanımının konulması ve Kılıçdaroğlu’nun Kobani tezkeresi önerisi…
Buna ilave olarak Kılıçdaroğlu’nun CHP seçmeni için söylediği ‘Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” ve “Rakı masasında Türkiye’yi kurtaranlardan partiyi temizleyeceğim” sözleri parti içi muhalefetin özellikle ulusalcıların ayranını kabartan gelişmelerdi.
Bu açıklamalar hem yüksek siyasette hem de yerel siyasette tepkiyle karşılanmıştı.
CHP bir ayrışma noktasına, parti içindeki ulusalcı gruplar Kılıçdaroğlunun, Kürt ve sağa açılım politikasına destek veren yenilikçilerin hedefi durumuna gelmişti.
Parti içindeki bazı ulusalcılar CHP’ye alternatif yeni bir siyasi oluşumun yaratılması derdine düşmüşler ancak bu arayıştan bir sonuca ulaşamamışlardı.
CHP içindeki ulusalcı muhaliflerin büyük bir çoğunluğu ise asıl hesaplaşmayı milletvekili genel seçimleri sonrasına bırakmış, Baykalcılar ise beklemede kalmışlardı.
Ardından Kurultay geldi. CHP’nin sağa açılım politikalarını eleştiren Muharrem İnce liderliğindeki sol kanat, Kılıçdaroğlu’nu partiyi sol çizgiden, devrimcilikten uzaklaştırmakla suçlamış, bu gerekçelerle genel başkan adayı olmuş ve kurultayı kaybetmişti.
Kurultayla Kılıçdaroğlu, parti içi muhalefetin iki kolundan birisini oluşturan sol kanata karşı başarılı olmuş ve kurultayla genel başkanlığını meşrulaştırmıştı.
Neresinden bakılırsa bakılsın Muharrem İnce’nin çıkışı yanlıştı, hesapsızdı.
Kurultay bitmiş ama partinin ulusalcı kanadındaki rahatsızlık bitmemişti. Onca rahatsızlığa karşın ulusalcı grupların büyük bir kısmı partide kalmayı tercih etmiş ancak Emine Ülker Tarhan partiden ayrılmıştı.
Tarhan’ın istifası CHP’de çatlak olarak, deprem olarak nitelendirilmişti.
Geçtiğimiz Ekim ayında CHP’den istifa eden Tarhan, 14 Kasım 2014 tarihinde Anadolu Partisi’ni kurdu. Kurucuları arasında eski CHP’lilerin yanı sıra daha önce Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Demokratik Sol Parti gibi çeşitli partilerde siyaset yapmış birçok isim yer aldı.
Laik, demokratik, hukuk devleti, ulusal değerler, emeğin kutsallığı, eşitlik, özgürlük, adalet, kadın haklarında devrimcilik, yenilenebilir enerji kaynakları, kültürel haklar konusunda herkese eşitlik, cumhuriyetçilik, laiklik, eşit yurttaşlık hakkı ve çevre hakları partinin siyasi kodlarını oluşturmuş olsa da parti beklenen etkiyi ne yazık ki yaratamadı. .
Parti’nin kurucu iradesi; siyasal kodlarla, program ve tüzükle sağlanamadı, tam aksine iradesi CHP’den doğacak travmatik geçişlere dayandırıldı.
Kamuoyunda Anadolu Partisi’nin CHP’ye alternatif olmasından çok, CHP’den besleneceği algısı yaratıldı. Bu nedenle Ana Parti, CHP içerisindeki yüzleşmeyi seçim sonrasına bırakan ulusalcı gruplara alternatifi olamadı.
Seçim takvimi açıklandı ve bize göre CHP-Ana Parti ilişkisi yeni bir sürece girdi. Siyaset, CHP-Ana Parti ilişkilenmesini sağlayacak argümanlarını daha yeni oluşturmaya başladı.
Daha önce de ifade ettik. Bir kez daha yineleyelim.
CHP milletvekili adaylarını ön seçimle, sandıkta belirlerse sorun yok.
Sorun; 1ve 3’ün kapanması, 50’ye yakın milletvekili adayının 2. sıra için yarışması.
1 ve 3. sıranın kapatılması, bir niyeti de ortaya koyması açısından önemli.
Siyaset bilicilere göre; niyet belli.
CHP içerisinde Kılıçdaroğlu’nu destekleyen yenilikçi grubun bu süreçte hedefinde ulusalcı grupların önce seçim dışı bırakılması, ardından da tasfiyesi bulunuyor.
Bu süreçte ulusalcı milletvekili adayları önce seçim dışı bırakılacak, ardından iş tasfiyeye kadar gidecek. Armudun sapı, üzümün çöpü bahane edilecek…
Siyaset biliciler, seçim dışı bırakma gayretinin milletvekili aday belirleme yöntemi ile yapılacağına dikkat çektiler. Aday belirleme yöntemiyle bu yapılabilir mi?
Siyaset bilicilere göre; CHP genel merkezi bunun için gerekli yönetmelik değişikliğini yaptı, elini güçlendirdi. Seçim bölgelerine göre aday belirleme yöntemindeki değişkenlikle, 1-3-5, 2-4-6 gibi fermuar ve kontenjan uygulamaları ile parti içindeki ulusalcıların milletvekili adaylığı önlenecek. Bu nasıl olacak? Siyaset biliciler bunu bir örnekle açıklıyor.
CHP’nin yapacağı eğilim yoklamasında ulusalcı bir milletvekili adayı seçilebilir yere gelmiş olsa bile (!) kontenjan uygulaması devreye girecek ve milletvekili sıralaması değiştirilecek.
Sıralama değişikliğine tepki gösteren ulusalcı aday ve gruplar, CHP’nin seçim sonuçlarını etkileyecek davranış içine girerlerse “ihanetle” suçlanacak. Bu suçlama ile ulusalcı grupların tasfiyesi mümkün hale gelecek.
Siyaset bilicilere göre; CHP-Anadolu Partisi ilişkilenmesi işte bu noktada gerçekleşecek.
Sizlerde biliyorsunuz.
Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu ve genel başkanlığını yaptığı Anadolu Partisi’nin stratejik planlamasında son seçimlerde sandığa gitmeyen 5 milyon seçmen bulunuyor. Tarhan’ın hedefi 5 milyon insanı sandığa götürmek.
Götürebilir mi? bilmiyoruz.
Bildiğimiz seçim öncesinde partinin asıl oy tabanının CHP’nin kırgın ve kızgınlarından oluşacağı…
Orta Muğla’da, kıyı ve kırsalda CHP’ye oy veren taban, CHP örgütleri içerisinde Cumhuriyeti meçhul asker gibi koruyan ulusalcı gruplar, milletvekili adaylarını ön seçimle belirlemek istiyorlar. Sade Muğlalı bakışını, ulusalcılığı ile harmanlayan Muğla seçmeni, fermuar ve kontenjan uygulamaları ile parti içindeki ulusalcıların milletvekili adaylıklarının önlendiğini hissettiği anda (!) CHP yüksek siyaseti eliyle yürütülecek ulusalcı tasfiyeye dur (!) diyecektir.
Çünkü Muğla ulusalcıdır.
İşte bu nokta da Muğla seçmeni gereken ulusalcı zemini uzakta aramayacaktır. CHP yüksek siyaseti Muğla’nın ulusalcı milletvekili adaylarını seçim dışı bıraktığı anda ulusalcılar kendilerini “Ana kucağında” bulacaktır.
Unutulmasın ki; siyasi partilerin meşruluğunu, siyasi sonuçlar oluşturur.
Yerel siyasi kulislerde CHP’de aday belirleme yöntemine tepki gösteren ulusalcıların Anadolu Partisi’ne geçecekleri konusu bu açıdan değerlendirildiğinde gazozuna bir konu olmanın ötesindedir. Böylesi bir zemin kaymasının tarihsel bir de anlamı vardır.
“Ulusalcıların Ana Kucağı” başlığı taşıyan bu yazı olası bir geçişin hangi koşullarda yaşanacağını merak edenlere, ulusalcılara, yenilikçilere ama en çokta Anadolu Partisi’nin stratejistlerine gitsin diyerek sonlayalım.