CHP’DE NETLEŞEN SİYASİ REKABET VE AYRIŞMA
Hala anlamayan var mı?
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunu (!) anlamayan kaldı mı?
Bir yıl önce 2016’da aynı saatlerde “Bodrum aşkı maalesef bize yetmez oldu. Muğla aşkıyla yanıp tutuşalım” sözleriyle adaylık fişeğini yakan Kocadon, bir yıl sonra; yine aynı zeminde neden aday olacağının gerekçelerini sıraladı.
Peki Kocadon neler dedi?
Önemli gördüklerimizi sizlerle paylaşalım.
“Biz hizmet eden insanlarız, bugün bu koltuklarda oturuyorsak halkımızın tek tek sandığa gidip kullandığı oylarla orada oturuyoruz. Halk asla yanlışın yanında olmaz” sözleriyle Kocadon siyasi mirasın ve mülklerin asıl sahibinin halk olduğunu vurguladı.
“Koltuktan gücünü alma kendinden al. Eğer gücünü koltuktan alırsan bu koltuk bittiği gün sokakta selam veren bile olmaz” uyarısında bulunan Kocadon, mahkumiyet sürecinin ardından binlerce insanın kendisini beklemesini halkla içiçe olmaya bağladı.
Kocadon “Herkese nasip olmaz” demeye getirdi.
“İnsanları dinlemekten, karşısına alıp konuşmaktan kimseye zarar gelmez. Korkuyorsan, kaçıyorsan; elbet bunun bir nedeni vardır. Halkından korkmayacaksın, esnafından korkmayacaksın” tespitiyle Kocadon, sürecin en köşeli mesajını verdi.
CHP tüzüğünün en temel unsuru olan çoğulculuktan ve katılımcı demokrasiden dem vurdu. Bu değerlere ilişkin davranış şeklinin CHP’li belediyeleri bağlaması gerektiğini vurguladı.
“Derdi olmayan hiç kimse belediye başkanının kapısının önünde saatlerce beklemez” hatırlatması yapan Kocadon, “Bizler de problemin değil çözümün bir parçası olmalıyız” diyerek yerel yönetim-halk ilişkisinde, hizmetin en temel prensibinde halkın yer alması gerektiğine işaret etti.
Kocadon, halkın derdini dert edinmenin erdemliliğine “Benim derdim onların derdi. Benim zor günümde onlar benim nasıl yanımdaysa Muğla Halkı olarak onların zor gününde de ben onların yanında olmak zorundayım” sözleriyle dikkat çekti.
Kocadon’un açıklamasında yer alan bir tespit, içerik olarak diğerlerinin çok önünde ve ötesindeydi. “Hiç kimse bizi zorla bu koltuğa oturtmadı, kendimiz tercih ettik. Her zaman yanınızda olacağız sizlere en iyi hizmeti biz yapacağız diyerek o koltuklara geldik. Bu yüzden halkından, esnafından, vatandaştan, sorunu olan şahıslardan kendinizi ayrı tutmak, hatta onu diğer birimlere havale etmek çare değildir. Önemli olan birlik beraberlik içinde seçilmiş insanlarla birlikte dertlere çare üretmektir” tespitiyle Kocadon, sorumluluk hatırlatmasının ötesine geçti.
Kocadon, büyükşehir yasasıyla yetki kaybı yaşayan ilçe belediyeleri ile büyükşehir belediyesi arasında yaşanan sorunlara; açık ve net bir gönderme yaptı.
Kocadon, aynı çatı altında siyaset yapan ilçe belediye başkanlarının, siyasi muhatabının daire başkanları değil, bizzat büyükşehir belediye başkanı olması gerektiğini savundu. Başkan Kocadon; “Daire başkanlarının siyasi ve ideolojik tek bir sorumluluğu yoktur” demeye getirdi.
İfade etmek gerekir ki; Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ü hedefleyen bu açıklama siyasi bir ayrışmanın ötesinde artık netleşen bir siyasi rekabetin de göstergesiydi.
Kocadon’un “Bodrum’dan denize atığımız taşın halkaları giderek büyüyerek ve sevgi çemberi oluşturuyor” sözleri önümüzdeki sürecin habercisi gibiydi.
Denize atılan taşın oluşturduğu halkaların gitgide büyümesinin siyaseten tek bir anlamı vardı.
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na resmen adaydı.
Bize göre; “gemileri yakan” bu açıklamanın başka anlamı yoktu.
Bodrum’daki Gazeteci Buluşması’nda Bodrumlu bir çok yöneticilerin yanında Muğla Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı’nın yöntem ve uygulamalarına karşı çıkan Bodrum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Hasan Kablı’nın da yer alması dikkatlerden kaçmadı.
Hasan Kablı’nın sürece ve protesto olayına ilişkin bizimle paylaştıklarını sonraya bıraktığımızı ifade edelim ve yazının başındaki soruyu tekrar sorarak sonlayalım.
Aranızda; Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunu (!) anlamayan kaldı mı?