“CHP’DE ADAYLAR; ATAMAYLA BELİRLENECEK”
Cumhurbaşkanlığı modeli siyasi partilerin de siyasetçilerinde kimyasını bozdu.
2019 yılında Mart ayında yerel, Kasım ayında ise genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde siyasi partilerde parti içi rekabet rafa kaldırıldı.
Cumhurbaşkanlığı modelli seçim başarısının yüzde 50.1 oranına endekslenmesi siyasi partileri farklı bir noktaya getirdi. Buna göre siyasi partilerin tamamında parti içi her türlü rekabet kenarda tutacak.
Bu ne demek?
Bunun anlamı şu:
“2019 yerel ve genel seçimlerinde siyasi partilerin tamamı adaylarını atama yolu ile belirleyecek”…
Bu durum (!) belediye meclis üyesi, belediye başkanı ve milletvekili adaylarını atama yoluyla belirleyen Ak Parti ya da MHP’de sıkıntı yaratmasa da adaylarını ön seçim ya da eğilim yoklaması ile belirleyen CHP’de homurdanmalara neden olacak.
Ancak bu süreçte kim, ne kadar homurdanırsa homurdansın (!) sonuçta değişen bir şey olmayacak.
Zira CHP dahil siyasi partilerin tamamında “Parti içi rekabet, kısır çekişme ve kavgalar bir kenara bırakılacak ve 2019’a odaklanılacak” algısı oturmuş durumda.
“Bunu nereden çıkarıyorsun, bunu şimdiden bilmek mümkün değil” diyenleri uyaralım.
Bu konuya ilişkin sayısız yazı kaleme alındı.
Ak Parti’nin tam da bu yönde hareket edeceği fikir adamlarınca ifade edildi.
Bunun ötesinde CHP’nin de aynı yöntemle hareket edeceği bilgisi, siyasi kulislere kadar yansıdı.
Bu konuda son gelişmenin de Ankara belediye başkanları buluşmasında yaşandığı iddia edildi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin belediye başkanları ile yaptığı toplantının basına ve kamuoyuna yansımayan bölümünde “Ülke bu durumdayken enerjimizi parti içi rekabete harcamayacağız. Ön seçim yapmayacağız, adaylarımızı atama usulüyle belirleyeceğiz. Sahaya inin, gidin halka kendinizi anlatın” şeklinde açıklama yaptığı öne sürüldü.
Doğrusu bu iddialı açıklama bizi şaşırtmadı.
Biz zaten Kılıçdaroğlu’ndan ön seçim yapmasını beklemiyorduk.
Parti içi rekabeti ortadan kaldırmak (!) parti içi demokrasiyi de ortadan kaldırmak anlamına gelmiş olsa da anlaşılan Kılıçdaroğlu ve ekibinin şu günde parti içi rekabeti ya da ön seçimi düşünecek hali yok.
Parti içi rekabeti, ön seçim isteğini şiddetli muhalefetten sayan, disiplin mekanizmalarını devreye sokan CHP genel merkezi, ülkeyi kurtarmak adına (!) 2019 seçimlerine odaklanmış durumda.
Bu noktada bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor.
“Bırakın parti içi rekabeti, ön seçimi. Memleket elden gidiyor” politikalarının zafere ulaşması, CHP’nin de CHP’linin de önceliklerini değiştirdi.
CHP’nin büyük çoğunluğu uzun süre ülkeyi kurtarmakla, CHP’yi kurtarmak arasına sıkışıp kaldı.
Bu süreçte iş öyle bir boyuta geldi ki; “CHP kurtulmadan ülke kurtulamaz” diyen muhalifler bile önceliklerini değiştirdi.
Ötesinde CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü, CHP’de önceliği değişmesinde etkin bir rol oynadı. 9 Temmuz süreciyle CHP’de değişimin yerini, direnme aldı.
Uzatmanın alemi yok.
Ön seçim için ayılıp-bayılanlar, merdivenden kayanlar bir yerlere not etsin.
2019 seçimlerine giderken siyasi partilerin tamamında parti içi her türlü rekabet, kenarda tutacak.
Siyasi partilerin tamamı belediye başkanı ve milletvekili adaylarını atama yolu ile belirleyecek.
Özellikle de CHP…