Muğla Üniversitesi 20. Kuruluş yıldönümü etkinliklerinde yaşanan skandal ile ilgili yazıya devam edeceğimi belirtmiştim.Krizleri ve skandalları ile hatırlamaktansa uluslar arası başarıları, akademisyenlere ve öğrencilerine sağladığı özgürlükleriyle hatırlamak istediğimiz Üniversite’nin 20 yıllık tarihinde kaç skandalı vardır bir çırpıda hatırlamak mümkün değil.Bunun çetelesini de tutuyor değiliz. Üniversitenin kendi içinde yaşadığı sorunlar, skandallar, kavgalar, yumruklaşmalar, birbirine çelme takmalar, krizler bu güne kadar bizleri pek bağlamadı. Sorunu kendi içlerinde yaşıyorlar diyerek uzak durduk. Bu uzak duruş nedeniyle Üniversitede yaşanan sorunların kente yol, su ve elektrik olarak geri döneceğini hesap edemedik. Üniversite; 20. kuruluş yıldönümünde artık kentin egemen güçlerinden birisi haline geldiğini resmen ilan etti. Üniversite yöntem ve uygulamaları ile kentin sosyal politikalarını dizayn etmeye hazırlanıyor.Üstelik Muğlalı, Fethiyeli bir Rektör’ün elinde…Anlaşılan o ki; kentin statükosu ile verilen mücadelenin ardından şimdi de üniversitenin statükosu ile mücadele edeceğiz.Biz; kent için kavga etmekten öteye de geçen mahallenin kötüleriyiz. Üniversitenin gözünde de kötü olmak bize pek bir şey kaybettirmez.Geçmişte bünyesinde çalıştıracağı personel alımında “siyasi şaibe” iddiaları nedeniyle personel alım sınavını basın gözetiminde yapmaktan zul duymayan üniversite yöneticileri gazetecinin gözetimine yabancılık çekmez.Üniversite görünen kurumsal yapısına göre Rektör, Rektör Yardımcıları, Genel Sekreteri tarafından yönetiliyor.Muğla Üniversitesi öğretim görevlilerinden bazıları geçtiğimiz gün yaşanan skandalın sadece rektöre mal edilmesini yanlış bulduklarını bize ilettiler.Bir grup öğretim görevlisinin iddiasına göre skandala neden olan olayın arkasında rektöre danışmanlık yapanlar var.Rektöre kim danışmanlık yapıyor diye araştırdık ve Prof. Dr. Volkan Coşkun’un baş danışman olarak görev yaptığını öğrendik.
Volkan Coşkun aynı zamanda Basın Halkla İlişkiler Birimi’nden de sorumlu. Sayın Coşkun’un halkla ilişkilerini bilemeyiz ama basınla olan ilişkilerinde bizzat fikir sahibiyiz.Mansur hocanın rektör seçilmesiyle kent-üniversite ilişkisinin yeni bir sürece gireceği umudu ve iyi niyeti ile Muğla Üniversitesi basın bürosunun daha etkin bir hale gelmesi, iletişim ve enformasyonun arttırılması, basın ve yayın yoluyla oluşabilecek trafik kazaların önlenmesi amacıyla üniversite basın bürosuna önerilen gazetecilere gösterdiği yaklaşım biçimini şimdi daha iyi anlıyoruz.Prof. Dr. Coşkun; “iletişim, dil sosyolojisi, dil psikolojisi, dil felsefesi, dinleme, konuşma, okuma, yazma gibi bilim alanları ve dilin, sanat, iletişim, düşünce, duygu, eğitim, öğretim, yönetim, toplum, insan, sözlü ve yazılı basınla olan ilişkileri üzerine birçok araştırma, çalışma” yapmış bir isim. Bir grup akademisyenin iddiasına göre; “Onun koordinatörlük döneminde devrilen çam’lar, Muğla Üniversitesi yerleşkesine dikilen çam’lardan daha fazla”. Bu bizim iddiamız değil, birlikte görev yaptığı bir grup akademisyenin iddiası.Yine iddiaya göre Rektör Mansur Harmandar’ın 20. Kuruluş yıldönümü konuşmasını Baş Danışman olarak Prof. Dr. Volkan Coşkun hazırlamış. Bu iddia doğruysa metin yazma konusunda uzman olan Coşkun, bu konuşmanın içine biraz vefa koymayı unutmuş.Muğla Milletvekilleri Ali Boğa ve Prof. Dr. Yüksel Özden’e reva görülen davranış şeklini komplo olarak gören iddia sahipleri umarız haklı çıkmazlar ve umarız bu yapılan bir komplo değildir.Üniversite yönetiminde Prof. Dr. Coşkun kadar etkili bir diğer isim Genel Sekreterlik görevini yürüten Prof. Dr. Tuncer Asunakutlu. “Yönetim ve Organizasyon” alanında önemli bir isim olan Muğla Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Tuncer Asunakutlu, üniversitenin 20. Kuruluş yıldönümünde yaşanan krizi çözebilecek donanıma sahip bir akademisyen.Prof. Dr. Asunakutlu “Kriz Yönetimi Stratejileri ve Kriz Sonrası Yeniden Yapılanma” konusunda uzman.Üniversiteninin eğer niyeti varsa sayın genel sekreterin “Kriz Sonrası Yeniden Yapılanma” konusundaki tecrübelerinden faydalanmalı…