Bir uzman görüşü ile başlayalım. Kent-üniversite ilişkisinde, bu coğrafyada bulunan üniversiteler içinde sosyal yapısı bize en uygun model Eskişehir Anadolu Üniversitesi. Kent-üniversite ilişkisinde kaşı gözü yarık, sosyal demokrat kimlikli kent ve ona ait olduğu iddia edilen üniversite ne yazıktır ki; kentle ilişkisinde kendisine bir model yaratamadı. Hem kent hem de üniversite yöneticileri bu beceriksizliğin sahibi. Birini diğerinden ayırmak olmaz. Kent statükosu ile “ünistatüko”nun işbirliğindeki gerçekleşen bu beceriksizlikte “Al birini vur ötekine”… Kent statükosunun “Değiştirmeyeceğiz, buralar aynen böyle ve bizim kalacak” argümanı üzerine “Değiştirmeyelim, buralar aynen böyle ve bizim kalsın” mantığı ile hareket eden “ünistatüko”nun değişim olgusuna katmerli katkısıyla bu anlayış egemen kılındı. Kent statükosu ile verilen mücadelenin ardından anlaşılan şimdi de “ünistatüko” ile mücadele edeceğiz.
***
Uzmanların, akademisyenlerin bize model olabileceğini iddia ettiği Anadolu Üniversitesi ile ilgili bir araştırma konusunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bize tam olarak ta “Eskişehir yapar, Muğla Bakar” dedirten araştırmaya dayalı bu haberin bizde yarattığı travmadan bahsetmeden, “Anadolu Üniversitesi’nin Şehre Katkısı ve Eskişehir’in Üniversite Algı Araştırması” başlığını taşıyan bu araştırmadan işte bazı bölümler.
***
“Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi ilişkisi, Türkiye’de Üniversite kent ilişkisinin en çarpıcı örneğidir. ‘Anadolu Üniversitesi’nin Eskişehir’e Katkısı ve Eskişehir’in Anadolu Üniversitesini Algılayışı’ adlı bilimsel çalışma, Anadolu Üniversitesi – Eskişehir ilişkisini tüm yönleriyle inceliyor. Çalışma bilimsel araştırma raporu ve değerlendirmeleri içeren bir kitap olarak 2008-2009 öğretim yılı başında yayınlanarak, kamuoyu ile paylaşılacak. Üniversiteler, bulundukları şehirler açısından insan kaynakları, bilgi, eğitim, iş ve sosyal hizmetler konularında önemli etkileri olan kurumlardır. Özellikle Anadolu Üniversitesi gibi büyük üniversitelerin bu rolü şehir ve bölge sınırlarını aşarak ülkeye katkı sağlama açısından da büyük önem taşır. Bu katkının karşılıklı artabilmesi için, üniversitelerin bulundukları şehirlerde nasıl algılandıklarının belirlenmesi önem kazanmaktadır. Çünkü algılanma düzey ve biçimlerinin geliştirilmesi, şehir ile üniversite arasında hangi alanlarda işbirliklerinin geliştirilebileceğinin belirlenmesi ve ortak çalışmalar yapılabilmesi önemlidir. Üniversitelerden geleneksel işlevlerinin yanı sıra ekonomik ve sosyal kalkınmaya doğrudan katkı sağlamaları da beklenmektedir. Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında kabul edilmiş olan bu araştırmanın amacı Anadolu Üniversitesi’nin, Eskişehir’e katkısının ve Eskişehir halkının üniversiteyi algılayışının belirlenmesidir. Bu çalışmada, Anadolu Üniversitesi’nin Eskişehir’in ekonomik ve sosyokültürel hayatına olan etkilerini değerlendirmek için bazı değişkenler belirlenmiştir. Nitelikli insan kaynağı yaratması, Teknolojik yenilikler yaratarak sunması, Bilgi üretmesi ve bu bilgi ve deneyimlerini çevresine yayması, Personelinin ve öğrencilerinin şehre ekonomik katkıları, Üniversitenin bölgesel fırsat eşitliğine katkı sunması, Yaşam boyu eğitim programları, topluma hizmet uygulamaları sunması, Öğrencilerinin şehrin sosyal yaşamına etkileri ve Üniversitenin şehrin kültürel yaşamına etkileri olarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında bu etkiler ağırlıklı bir şekilde niceliksel olarak ölçülmüş ve ayrıca üniversitenin şehirdeki toplumsal hayata sosyokültürel etkileri de araştırılmıştır”…
***
Allah Olmayana Versin! Bu kadarında gözümüz yok. Üniversitesinin halkla, basınla olan ilişkilerini sağlamak adına yetkiyle donatılanlar bu konuda hiçbir ilişkiye fırsat tanımazken, maaş bordrolarındaki artış için nedense her fırsatı değerlendirir oldu. İhtirasları nedeniyle kendi liderine gaf yaptırmayı maharet sayan bu statik yapı, yakayı ele verdi ve deşifre oldu. Kent statükosu ile verilen mücadele olmasaydı bugün Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi üniversite yerleşkesine yapılamayacaktı. Hastane havadan gelmedi, onu leylekler bohça içinde getirmedi. Bir avuç insan; kent için, üniversite için mücadele ettik ve kazandık. Şimdi; “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayacağız”…