Üniversite konusunda netleştik. Üniversite kadar dinamik bir sürecin statik yapı ile yönetilmesinin altında yatan gerçeğin ip uçlarına ulaştık. Sosyal Bilimlerin kurucu iradesi ile temelleri atılan statik yapının üniversite/kent ilişkisindeki etkinliğini araştırırken ulaştığımız bulguları bir hafiye gibi değerlendirdik, takip ettik. Anlatılması bir hayli zor bir yapı ile karşılaştık. İşe bilmeyenler ile ilgili bir bilgilendirmeyle “Ronin”i tarif ederek başlayalım.
***
Ronin: “Feodal Japon askeri, efendisiz samuray, efendisi ölmüş samuray” demek. Samuray olarak egemen güce yada efendisine hizmet eden asker türü. Samuray geleneğine göre efendisinin bir şekilde ölmesi ile samuray da onunla beraber yaşamına son veriyor. Ancak bu samurayların hepsi yeminine sadık kalmıyor. Efendisinin ölümünden sonra onunla beraber ölmeyi reddedip yaşamına devam ediyor.İşte samurayların bu türüne Ronin deniliyor.Ronin olan samuraylar merkezi idarenin ve egemen gücün dışında kendilerine göre bir düzende yaşıyorlar, kendi düzenlerini oluşturuyorlar. Yaşamak için kendilerine uygun statik ve külhani bir yaşam türü kuran Ronin’ler, geleneklere uymadıkları için halkın gözünde de itibarsızlaşıyorlar ve adeta eşkiya olarak anılıyorlar.
***
Üniversite ile kent birbiriyle ilişkilenmedi diye ne kentte nede üniversite de kimseyi suçlayamayız.Bu davranış şekli bir suç olarak değerlendirilmese de bu bir kabahat.Suç olsa bile zaten kente dair işlenmiş suçlarda genel hukuk içerisinde değerlendiriliyor. Biz bu nedenle bu ilişkilenmenin arızalarında suçluları değil, kabahatlileri aradık.
***
Üniversite/kent ilişkilenmesinde biz; kent kabahatlilerini biliyorduk ve onları deşifre etmiştik.Şimdi sıra üniversite içinde kabahatlileri tespit etmeye geldi. Üniversite/kent ilişkisinde etkin olan ve taraf oluşturan ünistatüko, işte size yukarıda tarif edilen Ronin bir yapı ile varlığını sürdürüyor. Üniversite/kent ilişkisinde akademisyenlerini ve yöneticilerini hareket edemez ve karar alamaz! alsa da uygulayamaz duruma getiren bu “Efendisiz Samuray” kültürlü Ronin yapı artık kendisinin de yakayı ele verdiğini bilmeli.Selamün aleyküm ve Konnichi wa!
***
Daha öncede yine bu köşeden “Üniversite de yaşanan ve skandal olarak nitelendirilen olayla ilgili haber aslında öteden beri var olan ve kenti ve kent insanını ciddi anlamda rahatsız eden bir sorundan kaynaklandığını belirtmek isteriz. Bu sorunu bir plaket sorunu olarak algılayan ve algılatanlara, sorunu bir plakete yaslayanlara lanet olsun.Sorun ne plaket, ne de janjanlı kağıda sarılmış kahve fincanları! Sorun başka ve sorun bir plakete sığmayacak kadar büyük.
Bu sorunun yazılmasından rahatsız olan, konuyu oldu bittiye getirmeye ve güneşi balçıkla sıvamaya çalışan “ünistatüko” bir yüzleşme yaşayıncaya kadar ne yazık ki yazılarımızın temel argümanını oluşturacak”diye yazmıştık.Bir gazeteci olarak beni böyle davranmaya zorlayan düşüncenin kentin ve üniversitenin hayrına olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.Dünyanın her yerinde olan kent/üniversite ilişkilenmesinin burada da inşa edilmesini istiyoruz.Üniversite yönetimlerinin, yöneticilerinin, akademisyenlerinin ve öğrencilerinin bu konudaki gayretlerini sonuçsuz bırakan ve şimdi yakasını bize kaptıran bu yapı, kent/üniversite ilişkilenmenin önündeki engeli oluşturuyor.İdeolojik temelli bu statik yapı, üniversitenin kurucu iradesi sosyal bilimlerin içinden sıyrılıp kendine uygun koşullar yaratan bir tesis inşa etmiş olsa da! Herkes biliyor; bu sezon biz statüko avına çıktık ve bu av “sürek avına” doğru gidiyor.Yirmi yıllık süreçte kent ve bilim zeminine oturması gereken Muğla Üniversitesi’ni ideolojik bir zemine oturtan, her türlü ilişkilenmesinin önünde baraj oluşturan ünistatükonun Ronin dönemi ve onun yarattığı sonuçlarla yüzleşmeye herkes hazır olsun.Bu yüzleşmeye biz hazırız, üniversite hazır olsun…