Haziran’da yapılacak CHP İl Başkanlığı kongresi öncesinde il başkanlığına aday olan siyasetçilerin yerel söylemlerine dikkat edin. “4 Mevsim siyaset yapabilmek” başlıklı yazıdan bir alıntının tam sırası. “Siyaset; yerel ve mümkün olandır. Ben bu tanımı çok seviyorum. Her ne kadar bu tanım politik bilimler açısından önem taşısa da bende çok derin bir anlam yaratıyor. Tarihsel süreç bizi sosyalist olarak ulusalmıyız? yoksa evrenselmiyiz? düşüncesine sevk ederken siyasetin bu tanıma dayalı oluşmasından, bu tanıma dayandırılmasından hiçbir zaman rahatsızlık duymadığımızı fark ettik. Yerel olunmadan ulusal, ulusal olunmadan evrensel olunamıyordu. Bunu biliyorduk. Bütün sorunumuz daha doğrusu bir dönemin en büyük sorunu bu düşüncenin mümkünlüğü ile ilgiliydi. Bize göre bu mümkündü ama olmadı. Ancak siyasette değişen bir şey yok. Siyaset bizim için hala yerel ve mümkün olan şey”…
***
En sıradan CHP’li’nin bile sahip olduğu “Ak Parti refleksli söylemler” il başkanlığı kongresi öncesinde yine revaçta. Tanıdık ve bildik söylemler havada uçuşuyor. Partili de bu lafları seviyor olsa gerek her kongre ve seçim döneminde bu tür sallamalara mutlak şahit oluyoruz. Yerel söylemler beklentisi içinde olan herkes gibi biz de; adayların yerel yöneticiliğe mi? partinin genel sekreterliğine mi aday olduklarını hep bu nedenden dolayı karıştırıyoruz… Yanlış anlaşılmasın! Bu kentte, hatiplikte genel başkanları, genel sekreterleri cebinden çıkaracak çok sayıda hatip var!. CHP’li bir büyüğümüz, bir hanımefendi bundan önce yapılan kongrelerin birinde konuşmacı adaylardan birisini; başındaki şık örtüsününün fiyonk ucunu ağzına götürüp, iki dişiyle sıkıca ısırmış ve (konunun önemine dikkat çeken bir yerel davranış örneği olan)başını bir sağa bir sola sallayıp, eliyle de dizine bir kaç kez vurduktan sonra aday konuşmacıya şöyle seslenmişti. “Ah çocum! yabanlara gittiniz.” Doğru söze ne denir? Muğla’nın siyasetçileri, hatipleri hep “yabanlara” gitti. Biz; aday olan yada aday olmayı düşünen siyasetçilerin artık “Siyasete, onunla ne yapmak istediğini söylesin” istiyoruz.
***
CHP’de adaylığın ilk açıklayan Mustafa Öztürk’ün konuşmasından bu konuda güncel ve çarpıcı bir örneğe dikkat çekmek isteriz. Genel söylemler ile başladığı ancak ilerleyen dakikalarda yerel söylemlere yer verdiği konuşmasında Öztürk; bir envanterden şu sözlerle bahsetti. “İl Başkanı seçildikten sonra ilçe başkanları ve belediye başkanlarını toplayıp Muğla’nın haritasını, envanterini hazırlayıp her ilçeye birer siyasi, kültürel ve ekonomik envanter hazırlayacağız. Bu Muğla’nın envanteri olarak, çalışma programları ile birlikte genel merkeze gönderilecek.”
***
Seçim kampanyalarında aktif roller üstlenmiş bir gazeteci olarak Öztürk’ün konuşması içerisinde en ciddiye aldığımız başlığın bahsettiği “envanter” konusu olduğunu belirtmek isterim. Eğer seçilirse Öztürk’ün bu envanterle neyi hedeflediğini ve ne yapacağını biliyoruz. Bir siyasetçinin kente bakışının ip uçlarını veren bu açıklamanın sosyolojik temelli bir zorunluluk olduğunun farkındayız. Öztürk’ün adaylığı bu açıdan çok önemli. Genel söylemlerini bir kenara bırakırsak, sadece bu bakış açısıyla İl Başkanı olarak Mustafa Öztürk, siyaset arenasının ilerleyen sürecinde hem hasmı hem de refiki olan bir diğer “Öztürk”ün işini zora sokacaktır. Öztürk, “derinliği” olan bir siyasetçidir. Şu an aday olan Mustafa Öztürk eğer seçilirse Muğla’da hem Ak Parti’de hem de CHP’de “Öztürk’ler” dönemi başlamış olacak. Ak Parti İl Başkanı Nihat Öztürk ve eğer seçilebilirse CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk arasındaki rekabet bu açıdan da önem kazanacak. İkisi de Öztürk ve her ikisinin de kumaşı belli… Nihat Başkan, partisinden seçilmeyi becerdi, şimdi yürütmeye kafa yoruyor. Umarız Mustafa Başkan’da partisinden seçilir. Mustafa Öztürk’ün “envanter” açıklaması bize; CHP’li Öztürk’ün büyük şehir seçimlerinin yöntemine yönelik bir çalışmaya başladıklarının ipuçlarını verdi. Ya diğeri?