DATÇA BADEM ÜRETİCİLERİ DEVLETTEN DESTEK BEKLİYOR
Ulusal basında da yer aldı.
Türkiye cevizin yüzde 72’sini, bademin yüzde 80’nini ithal ediyor.
Kuruyemişte yerli üretimin yeterli olmayışı nedeniyle ceviz ve badem, uzak kıta Amerika’dan ithal ediliyor. 9 buçuk milyarlık sektörün lokomotifi Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İş Adamları Derneği çiftçilerin yerli üretime yönelmesi için devlet desteği gerektiğini belirtiyor.
Kim? TÜKSİAD Genel Sekreteri Ceren Topçu.
Kuruyemiş sektörünün iç pazar büyüklüğünün 9 buçuk milyar lira (2.6 milyar dolar) olduğuna işaret eden Ceren Topçu, bu rakamın yaklaşık 1 milyar lirasının (300 milyon dolar) badem üretiminin oluşturduğuna dikkat çekiyor.
TÜKSİAD verilerine göre; kuruyemiş piyasasının yüzde 30’unu ceviz ve badem oluşturuyor ve piyasada tüketilen bademin yüzde 80’ni dışarıdan ithal ediliyor.
Marketlerde son tüketiciye ‘yerli badem’ diye sunulan, pazarlanan birçok ürün ne yazık ki ‘yerli ve milli’ etiketi taşımıyor.
Vay ki vay.
Bu işin Türkiye boyutu.
Böylesi önemli bir üretim değerinin bir de yerli boyutu bulunuyor.
Biliyorsunuz Datça badem üretiminde hatırı sayılır bir konuma sahip.
Datça yarımadasının ilk ve tek üretici birliği ‘Sındı Kalkınma Kooperatifi’.
Kooperatifin başında emek insanı ağabeyimiz Ömer Ohan görev yapıyor.
Ohan Başkan’da tıpkı Ceren Topçu gibi devletin badem üretimine destek vermesini istiyor.
Türkiye’de şu ana kadar badem üzerinde herhangi bir devlet desteğinin bulunmadığına dikkat çeken Ömer Ohan, diğer gıda ve tarım ürünlerinde olduğu gibi badem yetiştiriciliği ve üretiminin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. Ohan, verilecek destekle daha bilinçli bir üretim yapılacağını böylece üretim kapasitesinin de artacağını ifade ediyor.
Kendisi ile görüştüğümüz Ömer Başkan, konuya ilişkin şu ifadeleri kullanıyor: “Datça’da mükemmel bir potansiyel var. Eğer iklimden dolayı bir sorun yaşanmazsa yıllık 450-500 ton civarında badem oluyor. Bin ton civarında da çağla badem üretiliyor. Devletten bugüne kadar herhangi bir destek ya da danışmanlık hizmeti almış değiliz. Halk, atadan-dededen kalma usullerle üretim yapıyor. Burada bir eksiğimiz var. Türkiye kendi badem ihtiyacını karşılayamıyor bu nedenle yurt dışından badem ithal etmek zorunda kalıyor. Datça’da toprak var, genç nüfus var ve en önemlisi badem için muhteşem bir iklimimiz var. Bu potansiyelin farkına varmalıyız. Biz devletin vereceği destekle üretimi arttırabiliriz. İthalat yapacağımıza ihracat yapabiliriz. Biz birlik olarak mali yönden üretimi 3’e ayırdık. Sıra badem, nurlu badem ve ak badem. Yarımada üretiminin yüzde 60’ını ak badem, yüzde 20’sini nurlu badem, diğer yüzde 20’sini de sıra badem oluşturuyor. Bizde bunların hepsi kayıtlı. Devletten isteğimiz, zeytinyağında verilen desteğin bademde de verilmesi. Devlet zeytin ve zeytinyağına nasıl destek veriyorsa, bademe de aynı desteği verebilir”…
Durum bu.
Datça’nın badem üretim potansiyeli ortada.
Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nün Datça Yarımadası’nda bozuk orman olarak tabir edilen alanların rehabilitesine yönelik bir çalışması var. Bu alanların tamamına badem, kestane gibi gelir getirici türler dikilerek yöre halkına teslim ediliyor. Bu projeyi de çok önemsiyoruz.
Ancak badem üretiminin desteklenmesi, kapsamı itibariyle Orman Bakanlığını değil, sanıyoruz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı ilgilendiriyor.
Her konuda yerli ve milli politikalar üreten hükümetimizin, Datça’dan yükselen yerli ve milli sesi duyması gerekiyor.
Üstelik ortada 1 milyar liraya (300 milyon dolar) ulaşan ekonomik potansiyelin yüzde 80’inin ithal edildiği gerçeği varken (!)
13 bin dekar badem bahçesi, 450 bine yakın badem ağacı ve binlerce tonluk üretim kapasitesine sahip Datçalı badem üreticilerinin bu haklı talebini; icracı milletvekillerimiz Nihat Öztürk ve Hasan Özyer’e, Datça’nın ekonomik kalkınması ve tanıtımı için çaba gösteren Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve Ak Parti MYK Üyesi Bülent Karakuş’a ileterek sonlayalım…