“İdeoloji” kavramı, siyasi çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçeği, yönetenlerin belli bir duruma kendi çıkarları için kuvvetlice bağlanıp hakimiyetlerini altüst edecek bazı gelişmeleri göremeyecek kadar fikir bulanıklığına düşmeleri gerçeğini yansıtır. Diğer bir deyişle “İdeoloji” kelimesinde, belli durumlarda, belli grupların kolektif şuurlarının toplumun içinde bulunduğu gerçek durumu hem kendisi için, hem de diğerleri için adeta bir sis perdesine bürüdüğünü ima ettiren bir mana gizlidir.
***
“Ütopya” ise aynı siyasi kavganın diğer yönünü yansıtmaktadır. Baskı altında olan belli gruplar, toplumun o andaki durumunun tahrip edilmesi veya değiştirilmesi düşüncesini öylesine bir fikri sabit haline getirirler ki, çok hatalı olarak o durumun sadece menfi olan taraflarını görürler. Bunların düşünme kabiliyetleri, toplumun o durumunu sıhhatli ve doğru olarak teşhis edecek vasıfta değildir. Zaten mevcut olan durumla ilgilenmekten ziyade, o olmasını arzu ettikleri mevcudun zıddı durumla doludurlar. Düşünceleri, hastalığın teşhisi değil, eylemin işaretidir. Ütopik zihniyette kolektif şuursuzluk, eylem hırsı ve ümitli arzularla yönlendirildiği için realitenin, gerçeğin büyük bir kısmını gizlemeye çalışır. Bu sebeple, inancını sarsacak ve değiştirme arzusunu köstekleyecek her şeye sırtını döner.
***
Yukarıdaki tanımlamalar Karl Mannheim’ın İdeoloji ve Ütopya çalışmasından. Bu çalışma ideoloji teorisi açısından öncü çalışmalardan birisi kabul ediliyor. Hem konunun derlenip toparlanması hem de konulara ışık tutulması bakımından bir temel kaynak sayılıyor. “Bir zihniyet, bir düşünce şekli, eğer içinde yaşadığı gerçek durum ile bağdaşmıyorsa yani ona ters düşüyorsa, o zihniyet ve düşünce şekli ütopiktir” yine bu önemli çalışmadan özenle seçilmiş bir tanımlama.
***
Yukarıda yer alan tanımlamalara göre kimin ideolojist, kimin ütopik olduğunu bir düşünün. Biz; “Bir zihniyet, bir düşünce şekli, eğer içinde yaşadığı gerçek durum ile bağdaşmıyorsa yani ona ters düşüyorsa, o zihniyet ve düşünce şekli ütopiktir” tanımlamasına takmış durumdayız. Bu ara içinde yaşadığı gerçek durum ile bağdaşmayan, ona ters düşen zihniyetin ütopik projelerine saygı duymamız bekleniyor. Böylesine uyumsuz bir eğilimin sahibi olan ve bu tanıma oturan siyasetçiler ne düşünce olarak, ne tecrübe olarak, ne de pratik olarak gerçek durumlarda mevcut olmayan şeylerle, gerçekleşmesi mümkün olmayacak şeylerin uykusuna yatmış, rüyasına inanmış durumdalar.
“Nasıl yaparım, nasıl ederim, nasıl seçilirim, onu oradan, bunu buradan, aza koysam dolmaz, doluya koysam almaz! Ama olsun ben yine de denerim, bakarsın seçilirim” diyen ve içinde zerre kadar toplumsal olgu taşımayan düşünce sahipleri bizden saygı göremezler.
***
İdeoloji ve Ütopya; CHP örgütünün son bir haftada tanık olduğu il başkanlık adaylığı ile ilgili olarak siyasetteki uyumsuz eğilimin kamuoyuna daha iyi anlaşılması için seçildi. İl başkan adayı ve birer kent aydını olan her iki adayın, bir yanı ile ideolojik bir yanı ile ütopik duran ilişkileri ve stratejilerini mahalle söylencelerinden uzakta bilimsel bir temele oturması, değerlendirmenin bu temel üzerine inşa edilmesini hedefledik. Bu hedef kimin umurunda olur bilemeyiz ancak bu tanımın hakkını erbabı mutlaka verecektir diye düşünüyor, bu yönde atılacak adımlar bekliyoruz.
***
Önemli bir süreçten geçen ve tarihi bir karar verecek olan Muğla Cumhuriyet Halk Partisi Örgütü, bu kongrede toplumun gerçeklerine yabancı kalan, mevcut statik varlığı aşan bir eğilime yönelebilir. Sürüp gitmekte olan statik düzenin devamlılığını koruma endişesi ile hareket edenleri “uyumsuz bir eğilim” olarak değerlendirebilir, bu düşüncenin gereği olarak parti içindeki statik düzenin temellerini sarsabilir. Bir gazeteci olarak kongre süreci yukarıda tarif edilen tanımlamalar ışığında bir kez daha değerlendirilmeli diye düşünüyoruz. Bu yazı; kimilerine ideolojik kimilerine ütopik gelse de sizde biliyorsunuz ki süreçte sorun var.