CHP YÜZDE 49 BLOĞU ELİNDE TUTABİLİR Mİ?
CHP Tüzüğü en son ne zaman değişikliğe uğradı?
2012’de.
Tüzük değişikliğini isteyen kim?
Hem taban, hem tavan.
Taban; daha fazla demokratikleşme için (!) tavan; daha fazla yetki için.
Sadece bu kadar mı?
Hayır, bu kadar değil.
Tüm bunların ötesinde sürecin getirdiği bir dayatma var.
Başkanlık sistemine geçişin sağlanacağı 2019 seçimleri öncesinde yeni sistemin getirdiği değişikliğin siyasi partiler üzerindeki dayatması da tüzük değişikliğini tetikledi.
Siyasetin değişen parametreleri ana muhalefeti adeta köşeye sıkıştırdı.
Koşul değişikliği ihtiyaç yarattı ve partinin anayasası kabul edilen tüzük değişikliği zorunlu bir hal aldı.
Bize göre; CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun tüzük kurultayındaki konuşması, lider siyasetine dayalı baskın eğilimli sürecin başladığını ortaya koydu.
Henüz yeni tüzüğün detaylarını bilmiyoruz (!) yakındır öğreniriz.
Ancak biz tüzük noktasına takılmış değiliz.
CHP tüzüğü siyaseten elbette önemli. Ancak bu sürecin en önemli konusu tüzüğün ötesinde.
Şu günde tüzükten daha önemli bir dert var ve bu derdin sahibi; CHP tabanı ve oy vereni.
Dert şu:
CHP, 2019 seçimlerinde ‘hayır’ iradesine sahip çıkabilir mi?
CHP, meclisin dışında gelişen ‘tek toplumsal irade’ olarak kabul edilen yüzde 49 ‘hayır’ iradesine sahip çıkarak, bu iradeyi öteye taşıyabilir mi?
CHP bunu başarabilir mi?
İfade edelim ki bu konuda kimsenin fazla umudu yok.
Özellikle de siyaset bilicilerin.
Siyaset bilicilere göre; CHP’den beklenen bu misyonu ‘Meral Akşener’ üstlenmiş durumda.
Zira referandum sonrası Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’ dışında CHP, hayırcı bloğu elinde tutacak, ne söylem ne de eylem gerçekleştiremedi.
Yine siyaset bilicilere göre; sürecin en önemli beklentisini ise mühürsüz oylar oluşmuştu.
Mühürsüz oylara ilişkin CHP’de söylemin dışında bir eylem ortaya koyulmadı.
Referandum sonrası süreçte CHP, yüzde 49 ‘hayır’ iradesini bir arada tutacak cesur politikalar üretemedi. Hayır’dan bir toplumsal kampanya devşiremedi.
CHP içinden ve dışından gerekli uyarılar yapıldı, ancak bu uyarılara kulak asılmadı.
Bunlardan en önemlisi CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal’ın uyarısıydı.
Baykal’ın; “Yerel siyasetin ötesinde, ulusal siyasetin artık tek hedefi var, cumhurbaşkanlığı. Bunun gereği yüzde 49 olarak ifade ettiğimiz ‘Hayır’ dayanışmasını daha da büyütecek bir anlayış içerisinde siyaset tarzı. Parti artık kendisini bir ölçüde aşmak zorunluluğu ile karşı karşıya, bunu anlamamız lazım. 49 gidiyor kardeşim, 49’u tutmanın yolu bu. Genel Başkan ‘ben adayım’ diyorsa, doğal olarak o Cumhurbaşkanı adayıdır. Eğer ‘ben aday değilim’ diye bir karar alırsa Genel Başkan, ne yapacağız?” uyarısı da ne yazık ki dikkate alınmadı.
Yazıya sorularla başladık sorularla bitirelim.
16 Nisan’da ortaya çıkan sonucu kabullenmeyen hayırcı bloğa öncülük yapamayan CHP, şu saatten sonra bunu başarabilir mi?
Muğla’da tamam, ya ülke genelinde bunu yapabilir mi?