Geçtiğimiz hafta içinde Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine Başhekimliğinde bir devir teslim töreni yapıldı. Başhekimi olarak görev yapan Dr. Fahri Tuna görevi, Prof. Dr. Gürsoy Doğan’a devretti. Bilindiği gibi Muğla Devlet Hastanesi ile Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi arasındaki yapılan işbirliği sonucu hastane, üniversiteye verildi. Mevzuat gereği bu tür hastanelerde başhekimin akademik ünvana sahip olması gerekiyordu. Devir teslim töreninde Dr. Fahri Tuna “Statü gereğince görevimizden çekiliyoruz. Hastanemizdeki afiliasyon, bir yılını tamamladı. Bu zaman zarfında bir sorun olmadan bugünlere kadar geldik. Bundan sonrada hastanemizin sorunsuz bir dönem geçireceğine inanıyorum” dedi. Fahri Bey’in bahsettiği bu afiliasyon tanımını biraz açmak isteriz. Afiliasyon latince köken itibarı ile “evlat edinme” anlamına geliyormuş. Günümüzde ise bu tanım kurumlar arası işbirliği için kullanılıyor. Bir kurumda insan kaynağı yeterliliği, diğer kurumda ise fiziki ve malzeme yeterliliği olduğu durumlarda, ilk kuruma mensup kişilerin, ikinci kuruma giderek orada hizmet vermesi, eğitim alması işlemi anlamı taşıyor”. Kurumlar arası işbirliğine bir şey dediğimiz yok. Ancak ben bu işbirliği tanımından çok “evlat edinme” tanımı üzerinde durmak istiyorum. Muğla Devlet Hastanesinde 1 yıl süreyle uygulanan afiliasyon sonrasında statü gereği başhekimlik devredildi. Devir teslim töreni anlamlı bir törendi. Bu törenden kim ne anladı bilmiyoruz ama bizim bu devir teslimden anladığım başka bir şeydi. Töreni sıradan bir devir teslim olarak görmediğimizi belirtelim. O tören kentin sağlık hizmetlerinin üniversite’ye geçiş töreniydi. Törende Sayın Rektör Prof. Dr. Mansur Harmandar, Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Altuntaş ve Prof. Dr. Gürsoy Doğan “kurucu irade” olarak yer aldılar. Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğe getirilen Prof. Dr. Gürsoy Doğan hocamız kısa bir açıklama yaptı. Doğan hoca, akademik bilgi ve Sağlık Bakanlığı imkanlarının birleştiğini vurguladı. Bu mütevazi açıklama aslında bizim için müthiş bir derinlik taşıyan “Akademik Bilgi” nin kente girişinin habercisi oldu. Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Altuntaş, “devri teslim” töreninde yaptığı açıklamasında bu yeni yapının ilk ipuçlarını verdi. Sayın Dekan’ın yeni süreç ile ilgili olarak slogan halinde getirmek istediği “Muğlalı Muğla dışında şifa aramasın” sözü yeni dönemin hizmet kalitesinin habercisiydi. Bu sloganı aynı gün ve sayı ile yayınladığımız gazetenin manşetine oturttuk. Yıllardır hayalini kurduğumuz ancak bir türlü beceremediğimiz tarihi bir olaya şahitlik ediyorduk. Çok duygulanmıştım ve duygularımı kendisine yine bu köşeden zaman zaman eleştirilerimizle üzdüğümüz, belki de haksızlık ettiğimiz Prof. Dr. Mustafa Volkan Çoşkun hocamızla paylaşmıştım. O da bu yanı ile bu devir teslimin kent/üniversite ilişkisini sağlayacak en önemli unsur olarak gördüğünü ifade etmiş, sağ olsun heyecanımızı paylaşmıştı. Volkan hoca ile sorunlu başlayan ilişkimiz bir Muğla projesi ile yerini dostluğa ve birbirini anlamaya bırakmıştı. Bu sayede üniversite ile kenti ortada bir yerde buluşturmuştuk. Volkan hoca da tıpkı Ali Osman Hoca gibi bu sancılı sürecin yakın şahidi olmuştu.
***
Evet ! Kent/üniversite ilişkilenmesini (karşılıklı olarak) bir türlü “dilek ve temenni”den öteye taşıyamamıştık. Oysa yapılan bu devir teslim töreni bizim için “devri teslim” anlamı taşıyordu. İşte olmuştu ve üniversite meşru bir zeminde kentin tam göbeğine gelip yerleşmişti. Ben sosyalistim! Rasyonel düşünürüm. Ancak kent/üniversite ilişkisinin sağlanacağı gün ile ilgili bir adağım vardı ve artık onu kısa bir süre içinde yerine getireceğim. Üniversite yerleşkesinin tam göbeğine çimlerin üzerine bir masa kurup….
***
Kent/üniversite ilişkilenmesi hem bizim açımızdan hem de üniversite açısından bir sosyal projedir. Bu proje ile üniversite, toplumun sosyal politikalarını belirleyecek şansı ve ilişkilenmeyi yakalamıştır. Bir insan için hayati önem taşıyan sağlık hizmetlerinin üniversite tarafından verilmesi, yeniden dizayn edilmesi kent için de üniversite için de tarihi ve kaçırılmayacak bir fırsattır. Bu bakış açısı ile Sayın Rektör Mansur Harmandar’a, Ali Osman Gündoğan ve Volkan Coşkun hocalarımıza, tıp fakültesi dekanımız İrfan Altuntaş ve başhekimimiz Gürsoy Doğan’a ve onların nezninde üniversitede görev yapan tüm öğretim görevlisi akademisyenlere bir kez daha seslenelim. Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde her kademede çalışan yaklaşık bin 300 kişilik bir halkla ilişkiler ordusuna sahip olduğunuzu lütfen unutmayın. Kente ve kentliye dokunan bu elin sahibi artık sizsiniz. Kent/üniversite ilişkilenmesinde işi yokuşa süren, kentle üniversite arasına statik ve politik duvarlar ören ve bu ilişkinin kurulmasından rahatsızlık duyanların bu birleşmeye yapabilecek bir şeyleri kalmadı. Muğla’ya yeniden hoş geldiniz…