Siyasetinde siyasetçinin de dip yaptığı bir süreçte Saim Gürsoy’un milletvekili aday adaylığından gerekçelerini ortaya koyarak çekilmesinin siyaseten taşıdığı anlamı çok önemsiyoruz.
Gürsoy’un kent siyasetinde şok etkisi yaratan çekilişi, siyasi bir ricat değildir.
Gürsoy’un çekilişi bir zorluk karşısında alınmış bir karar da değildir.
Gürsoy, siyasetin çetin ceviz rekabetinde bile deve dişi gibi ayakta duran, üstelik üzerine ölü toprağı serpilmiş bir partinin oy oranını arttırabilmiş bir siyasetçidir.
Sonuç itibariyle gerekçelerini ortaya koyan bu çekiliş, erdemli bir çekiliştir.
***
Saim Gürsoy ne dedi?
“Siyaset kişilere değil davaya hizmet etmelidir diye düşünüyorum. Oysa bugünün şartlarında siyasetin kendi zemininde yapılmadığını üzülerek söylüyorum. Tutarlılık görmüyorum. Siyaset kendi zemininde ve koşullarında yapılıncaya kadar çatısı altında siyaset yapmaktan onur duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili aday adaylığımı geri çekiyorum. Aday adayı arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Kimseye kırgınlığım yok. Genç arkadaşlarımın önünü açıyorum. Onları destekliyorum. Bana ve düşüncelerime ihtiyacınız olduğunda her zaman yanınızdayım. Uzun konuşmayacağım. Hakkınızı helal edin” dedi.
***
Bu açıklamada yer alan tespitler siyaset akademilerinde ders diye okutulur.
Saim Gürsoy’da zaten öyle yaptı.
Şirazesinden çıkan siyasete ve siyasetçiye ders verdi.
Siyasetin davaya değil kişilere hizmet etmesi (!)
Siyasetin kendi zemininde yapılmaması (!)
Siyasi tutarlılık aranmaması (!) gibi tespitler günümüz siyasetinin temel sorunlarını özetlemenin ötesine geçti.
Saim Gürsoy’un açıklaması tarihsel nitelikteydi.
Aynı zamanda ders niteliği taşıyan bu açıklama kentin siyasi tarihindeki yerini de aldı.
***
Saim Gürsoy, parti disiplini içerisinde hareket ettiği için konuşmasını kısa kesti.
Ancak biliyoruz ki Saim Gürsoy, ikbal ve istikbalin, seçilebilme gayretinin davanın ve ideolojinin önüne geçmesine, siyasetin buna hizmet etmesine dayanamadı.
Kişisel hırsların ve ilişkilerin siyasetten sayılır olmasına, siyaset kendi zemininden uzaklaşmasına tepkisini bu yolla gösterdi.
Toplumsal olarak sorumlulukları bulunan bir davanın ikili ilişkilere ve kişisel rekabete teslim olmasını, kısırlaştırılmasını içine sindiremedi.
“Ben Saim Gürsoy’um ve siyaseti kendi zemininde yaparım. Oysa bugünün şartlarında siyasetin kendi zemininde yapılmadığına üzülerek tanık oluyorum. Siyaset kişilere değil davaya hizmet etmelidir diye düşünüyorum” diyerek adaylıktan çekildi.
***
Saim Gürsoy adaylıktan çekilerek teşkilatlarını Mayıncı Katırı olarak görmediğini de gösterdi. Siyaset kendi zemininde ve koşullarında yapılıncaya kadar, “hiçbir yere gitmiyorum, burada bu çatının altındayım ama bu oyunda ben yokum. Bana ve düşüncelerime ihtiyacınız olduğunda her zaman yanınızdayım” dedi.
***
Siyasetinde siyasetçinin de dip yaptığı bir süreçte Saim Gürsoy’un milletvekili aday adaylığından gerekçelerini ortaya koyarak çekilmesinin siyaseten taşıdığı anlamı çok önemsediğimizi yukarıda, yazının başında ifade ettik.
Saim Gürsoy; erdemli çekilişi, çekilişindeki gerekçeleri ortaya koyarak siyasetçilere ve siyasetin geneline bir ders verdi.
Yerel siyaset bundan ne anladı? bilmiyoruz.
Gürsoy’un açıklamaları MHP yüksek siyasetine taşındı mı? Onu da bilmiyoruz.
Bildiğimiz, toplumsal sorumluluğu her geçen gün giderek katlanan bir siyasi partinin, kişisellikten, ikbal ve istikbal rekabetinden kurtulmadığı sürece toplumsal kucaklaşmaya hazır olamayacağı.
Siyasetin kendi zemininde yapılması için gayret gösteren, bu süreçte imkanı olmasına karşın ikbal ve istikbal rekabetine, sığ politikalara ödün vermeyen Saim Gürsoy’u bu gayretinden dolayı kutlamak gerek…