SİZ MUĞLALISINIZ
Uzaklardayken ‘Gadın Moğlam’ diye özlüyorsanız,
Teltorun kokusu, tarhananın tadı aklınıza geliyorsa,
Akyol Camisinin ne zaman yapıldığını hatırlıyorsanız,
Sabah kalvaltısında Moğla simidi, öğle yemeğinde kavurma, Akşam yaylada rakı-büryan yiyor, Yatmadan önce kebabı götürüyorsanız,
Kuzu gulağı, kişkiş, dalgan, deniz börülcesi nedir? biliyorsanız,
Er kişiye ‘efe’, bayanlara da ‘bizim gız’ diyorsanız,
Yaz gelince yaylaya, kış gelince Göktepe’ye çıkıyorsanız,
Kerimoğlu zeybeğinde diz dövüyor, Muğla Zeybeği’nde hisleniyorsanız,
Üç adım ötedeki işinize arabanızla gidiyor,
Üniversiteye uzaktan bakıyor, yan komşunuza ‘el’ demiyorsanız,
Mabolla’ya uğruyor, çayırda mangal keyfi, Hollywodd’ta kafa çekiyorsanız,
Kurşunlu Cami’nin önünde buluşuyor, Ata Parkın önüne randevu veriyorsanız,
Kahvenizi Kuden’den, helvanızı Tahsin’den alıyor,
Sabahları Kemal’den kebab içiyorsanız,
Yaranıza berenize kantoran sürüyor, evinizde sığla yağı bulunduruyorsanız,
48 size bir şeyler ifade ediyor, ‘yeşil’ dendiğinde ‘beyaz’ diye bağırıyorsanız,
Ünlü birini gördüğünüzde “bu muymuş” diyor,
Oscar almış birisine ünlü muamelesi yapmıyorsanız,
Yurt dışında tanıdık biriyle karşılaştığında “gezimi vediniz” diye soruyorsanız,
Göbek deliğine elma yağı sürüyor, mide üşütmesine ‘yakı’, ishale ‘ötürük’,
Saçı kabarığa ‘hotaz kafa’, boyu uzun olana ‘hecin devesi’, yavaş yürüyene ‘seyrek basan’, çok gezene ‘çapıtlan gök inek’, aşırı süslenene ‘Deli Haden’, güzel kadınlara ‘ekmek dökmesi’, çok konuşana ‘yâşak’, çınara ‘gavak’, süete ‘posyet’, kibrite ‘ispirte’, geniş-yassı tencereye ‘gadef sinisi’, yağmur saçağına ‘siginlik’ diyorsanız,
Ketçap yerine salça kullanıyor, fastfood ürünleri Süreyya Usta’nın tostuyla kıyaslıyorsanız,
Zafer sinemasını, Zeybek Kahvesini, Sofra 72’yi, Toto Bekir’i, Yalabık Parkını hatırlıyorsanız,
Eğerdeği, Sülüklü, Dua Yatağı, Allahın Kavağı ve Afife Kuyusunu biliyor,
Bulguru, tarhanayı, salçayı kendiniz yapıyorsanız,
Greyfurta ‘pomalin’, domatese ‘tomati’, cevize ‘goz’, ham kavuna ‘dülek’, kuru bibere ‘tıkırak’,
Karaağaca ‘gargeç’, divana ‘sedir’, itilip kakılana ‘el yasırı’, sürahiye ‘ganık’, bahçeye ‘hayat’, baş örtüsüne ‘pürüntü’, havluya ‘peşkir’, güneşe ‘çoveş’, bademe payam, alına ‘ança’, sırtınıza ‘yargın’, işkembeye ‘garın’, cimriye ‘mıkır’, Çarşamba’ya ‘dernek’, Cuma’ya ‘Ulu bazarı’,
Esençay’a ‘Kesre’, Yeşilyurt’a ‘Pisi’, İzmir caddesine ‘süs yolu’, yayla evine ‘yurt’, Kötekli’ye ‘Hacıaraplar’ diyorsanız,
Üniversiteli dendiğinde aklınıza MİYO’lular geliyorsa,
Kaptan Süreyya’yı, Rıdvan’ı, Sercan’ı anımsıyor, Zihni Derin’in kim olduğunu biliyorsanız,
Hıdırellez halkası, zerde ve oğlak etini fenomen olarak görüyorsanız,
Gelene ‘geggeli’, gidene ‘gidiggide’ diye tarifliyor,
Oturanlara ‘oturumu vediniz?’ diye soruyorsanız,
Kırmızı şaraba ‘gara tavuk’, tek rakıya ‘gelin kuşağı’, kötü kokuya ‘ileş gibi’, çabuk ol yerine ‘hadi gari’, valiliğe ‘goca konak’, tam gaz giden sürücünün ardından ‘degidi gahbi dinni’ diye sallıyorsanız,
Göç çiçeğiyle yayladan göçüyor, her Pazar kavrulmuş etten börek guyduruyorsanız,
Başka bir kente gittiğinizde havasını, suyunu beğenmiyor, orada yaşayanlara acıyıp; “borda yaşanmaz” diyorsanız,
Şüphe yok; Siz kesinlikle Muğlalısınız…
***
Meraklısına Not:
Seçimdi, geçimdi çok bunaldık, ‘biraz ara verelim’ dedik.
Bizi kentli yapan, bizi kente bağlayan örnekleri çoğaltmanız dileğiyle…