Siyaset masumiyeti kaybettirir. Kendi zemininde siyaset toplumsal bir temele dayanır ve bir planlamanın ürünüdür. Evrensel doğrusu ahlak üzerine kurulu olan siyasetin kod’ları rekabet, mücadele ve iktidar olmak gibi başlıca temel unsurlara dayansa da aslında temel dayanağı kuşkusuz ahlaktır. Bizim inanışımıza göre suç ve ceza gibi “ahlak ve ahlaksızlık” kavramları da yan yanadır.
***
Kafadan “hart” diye girdi diye söylenmeyin. Acele etmeyin, sakin olun ve yazılanları okumaya devam edin. İnsan değerler bütünü içinde varlığını sürdürmek zorundadır. Değerler bütünü içinde olmak başkaları ile birlikte bulunmak anlamına gelir. Ahlakta ve siyasette bir etkinliktir ve her ikisi de insanda eylemde bulunmayı talep eder. Eylemin en önemli yanı da eylemin ahlaki bakımdan anlamlı olmasıdır. Bir felsefeye dayanan ideoloji ahlaki ve siyasi pratikler üzerine inşa edilmiştir. Ahlak; bireyin iyilik ve mutluluğunu, politika da toplumsal mutluluğu, erdemli bir topluluğu hedefler. Ahlak ile siyaset arasında özel alan ve kamusal alan açısından bakıldığında ahlak hem özel hem kamusal alanda olması gerekirken politika sadece kamusal alan için geçerlidir. Yani kamusal alan politik bir alandır ve özel alandan dışlanmıştır. Bu noktada politik alanın öznesi insandır ve insan sadece politik bir varlık olarak değil, aynı zamanda hem politik hem de ahlaki bir öznedir.
***
Bu tanımlamalar ne işe yarayacak? tamam da “ne olacak” demeyin. Ahlak ve siyasetin öznesi olan insandır. Siyaset insanın ideali, ahlak insanın gerçeğidir. Bizim kent olarak sorunlarımız var. Bu kentin siyasetinde ve siyasetçisinde sorun var. Sıkılmadınız umarım.Sakın sıkılmayın ve okumaya devam edin. En iyi eylem, en iyi toplumsal politika düzenini oluşturabilir mi? Siyasetçi de önemli olan toplumsal politikaların ve düzenin nasıl olması gerektiğine dair önermeleridir ve bu önermelere uygun eylemde bulunup bulunmadığıdır. Politika için eylemin vazgeçilmezi siyasetçinin sözüdür. Çünkü kamusal alan konuşma tarafından belirlenen ve sözün geçerli olduğu bir alandır. İnsan söz söylemeye muktedir olandır ve politik bir öznedir. Söz ve eylemin birlikteliği kamusal alanın öznesi olan insanları birbirine bağlar. Bununla dışınıza açılmış ve onlarla diyaloğa girmiş olursunuz. Diyalogsuz bir kamusal alan mümkün değildir. Diyaloğun sağlanamadığı, diyaloğun olmadığı sözün kovulduğu bir kamusal alan, başka amaçları gerçekleştirmeye hizmet edecek araca dönüşebilir. Şiddet bunların en tehlikelisidir. Bunu biz söylemiyoruz. Bunu bir bilim adamı, önemli bir bilim adamı “Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan” hocamız söylüyor ve ne iyi ediyor bilemezsiniz…
***
Ha gayret az kaldı bitiyor, sıkın dişinizi. Bize göre bu kentte siyaset; ahlaki olmaktan ziyade amaçları meşrulaştırmaya yarayan manipüle edici araca dönüşmek üzere. Ali Osman Hoca ile devam edelim. Edelim mi? edelim edelim…“Gazeteler, televizyonlar kamusal olanı değil (çünkü kamusal alan belirsizleşmiştir) toplumsal-kitlesel olanı bir arkta akan su gibi hareket etmeye alıştıran toplum mühendisliğine hizmet eden araçlar olarak hareket ediyorsa bir simülasyon, …..mişler veya …..gibiler dünyasını inşa ediyor demektir. Bu olumsuz durumdan elbette politika nasibini almakta ve politik alanda belirleyici olan söz yada konuşmada içi boş, heyecanlara hitap eden simgesel ve sembolik olmaya özen göstermek suretiyle gerçekliği anlamlandıracak olan değerlerle ilişkisini kesen bir şey olmaktadır. Politik özne (yani insan) kendisini bir şahsiyet olarak var edecek ahlaki alanı araçsallaştırmak suretiyle aşındırmakta ve bir nihilizme zemin hazırlamaktadır”.
(Nihilizm: Hiç anlamına gelir ve en popüler tanımıyla her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür.) Bitti! hadi geçmiş olsun.