Gazeteci Altar Zeyhan, Menteşe İlçe kırsalına yönelik ‘Orda Bir Köy Var Uzakta’ başlığı altında bir çalışma başlattı. Bu kapsamda 4 köyü kaleme aldı. Dağpınar, Zeytinköy, Çatakbağyaka ve Meke köyleri, büyükşehir yasası ile mahalle statüsüne alınmış olsa da köy yaşamının ve mahrumiyetin hüküm sürdüğü alanlar olarak kayda geçti.
Altar Zeyhan iyi ki; gitti, gördü ve yazdı.
Bir seri halinde kaleme alınan yazılarda ortak sorunlar yaşandığı ortaya çıktı.
Yerkesik yerleşkesinde 2 bin kişiye bir doktor, bir de hemşire düştüğünü,
Yaşlı nüfusun yoğun olduğu kırsalda sağlık hizmetlerinin yetersizliğini,
Acil durumlarda vatandaşın zaman kazanmak için hastasını ambulansa yetiştirdiğini,
Ana arterler dışında köy içi yolların yetersizliğini,
Bu yolların büyük bir çoğunluğunun kış döneminde buzlanma nedeniyle tehlike oluşturduğunu,
Pazar günleri bu yerleşkelere otobüs ya da minibüs seferlerinin olmadığını,
Hastalıkta sağlıkta vatandaşın kendi gayretleri ile şehre ve temel hizmetlere ulaştığını,
Bazı köylerin iç kısımlarında bazı yerleşkelerde elektrik ve susuz bir yaşam sürüldüğünü,
Suyun eşekle taşındığını, gecelerin de odun ateşiyle aydınlatıldığını,
Telefonlar çekmediği için acil durumlarda dağa koşarak 112’yi arayan gençlerin varlığını,
İçme suyunun aşırı kireç ve klorlu olması nedeniyle yeme ve içme ihtiyacını karşılamadığını,
Zeytinköy yangınında malını mülkünü kaybederek 600 gündür konteynerlerde yaşayan insanların konut ihtiyacının bürokrasiye takıldığını,
Meke Kızılkuyu’da yol olmadığı ve taşıma hizmetinden yararlanamayan Umut ve Mete kardeşlerin okula gidemediğini, bu çağda bu imkânlarla eğitim hizmetlerinden mahrum kaldıklarını,
Yöre insanına ve aile ekonomisine gelir kaynağı olan dokumacılığın yok olduğunu,
Marçal dağlarında kurumaya yüz tutmuş yüzlerce çam ağaçlarını,
Yörenin kalkınması için kurulan kırsal kalkınma kooperatifinin atıl durumda olduğunu,
24 yıldır tamamlanamayan bir futbol sahasına duyulan bir gençlik özlemini,
Dağpınar’da ilkokul öğrencilerinin vekil öğretmene bırakıldığını,
Yağmurda-çamurda, sıcakta-soğukta merkezi yönetim ya da yerel yönetim eliyle yapılan sosyal alanların yetersizliğini bu vesile öğrendik.
Altar Zeyhan imzasıyla fasikül fasikül yayınlanan dört (4) köyün hikâyesinden bir şey daha öğrendik. Marçal Dağı eteklerine kurulmuş irili ufaklı yerleşkelerin orman alanı içinden geçen elektrik taşıyıcı hatların oluşturduğu tehlikeyi.
Yöre insanına göre; 1980 yılında dikilen elektrik direkleri geçen 39 yıl içinde büyüyen ağaçlarla birleşmiş, iç içe geçmiş. Çam ağaçları ile iç içe geçen elektrik telleri tehlike arz ediyor. Gerekli bakım yapılmazsa en ufak bir temas büyük bir yangını tetikleyebilir.
Aydem, ADM Elektrik ve Orman Bölge Müdürlüğü bu konunun yetkili kurumları.
Orman Bölge Müdürlüğü basın bürosunda görevli bir arkadaşımızla bu sorunu paylaştık.
Kurumların basın bürolarında görev yapan bazı arkadaşların kurumlarını koruma içgüdüsü, büro-basın ilişkilerini sekteye uğratsa da bugün için bizim merak ettiğimiz konu şu:
Haberlerin yayınlanmasının üzerinden iki-üç hafta geçti. Bu süreçte elektrik telleri ile çam ağaçları arasındaki tehlikeli ilişkiye dikkat çeken, haberler ve içerikleri yetkililere ulaştı mı? Bilmiyoruz.
Bildiğimiz Muğla’daki 1 milyon 227 bin 859 hektar genel alanın, 829 bin 309 hektarının ormanlık alan olduğu. İl genelindeki kırsal alanlarda elektrik iletim hatlarının bir bölümü de orman içinden geçiyor. Muğla’da orman olmayan yer yok gibi.
Önemli bir bilgiyi paylaşalım. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre; Türkiye’de son 10 yılda çıkan orman yangınlarının yüzde 92’si insan kaynaklı. Bunların arasında ihmal ve dikkatsizlikten kaynaklı yüzde 58, kasıt yüzde 13, sebebi bilinmeyen yüzde 21 ve yıldırım kaynaklı yangın oranı yüzde 8. Sebebi bilinmeyen yangınlar da insan kaynaklı yangınlar statüsünde nitelendiriliyor. Ötesinde elektrik tellerinden çıkan yangınlar da bilinmeyen yangınların içinde yer alıyor.
Bizim üniversitedekiler (bundan öncekiler) sağ olsunlar (!) yüzde 68’i ormanlarla kaplı bir kente bir Orman Fakültesi kazandırmayı beceremedikleri için biz bu konudaki bilimsel verileri başka üniversitelerin çalışmalarından takip ediyoruz. Daha yeni, bir yıl önce 2018’de Çankırı Karatekin Üniversitesi Orman Fakültesi, Anadolu Orman Araştırmaları Dergisi ile bilgilerimiz güncellendi.
Buna göre; ülkemizde elektrik hatları sebebiyle çıkan yangınlardan 2 bin 330 hektar alan, çöp
olarak atılmış cam şişelerden çıkan yangınlardan ise 37 hektar alan zarar gördü.
Bu kıyaslama konunun önemine vurgu yapar nitelikte. Kırsal bölgelerde orman içinden geçen elektrik iletim hatlarındaki ihmal ve bakımsızlıktan kaynaklanan orman yangınları, çöp-katı atık kaynaklı yangınlara göre 60 kat daha fazla.
Orman teşkilatının ormanları koruma konusundaki hassasiyetini, alınan tedbirleri yakından biliyor ve takip ediyoruz. Milli servetimiz ormanlarımızı korumak, geliştirmek konusundaki çaba, gayret ve samimiyetlerinden de zerre kadar kuşkumuz yok.
Bugün itibariyle, şimdilik dört köyde; Dağpınar, Zeytinköy, Çatakbağyaka ve Meke köylerinde ortaya çıkan soruna yönelik bir önlem alındı mı? Bilmek ve bilgilendirmek istiyoruz.
Zira yaz sezonu ile birlikte yangın sezonu da başladı. İl genelinde özellikle kırsal alanlarda elektrik iletim hatlarının bir bölümü orman içinden geçerken konuyla ilgili olan kurumlar, dağıtım şirketi ve hatları kontrol eden kuruluşun yönetici yetkilileri bu konuda nasıl bir çalışma yürütüyorlar? Merak ediyoruz.
Elektrik telleri ile çam ağaçları arasındaki mahzurlu ilişkinin olası bir orman yangına sebebiyet vermemesi en büyük dileğimiz.
Gazeteci Altar Zeyhan’ın Menteşe kırsalına yönelik ‘Orda Bir Köy Var Uzakta’ başlıklı kırsal çalışmanın ortaya çıkardığı içeriği ve gerçekleri ışığında başlığını ‘Orda bir köy var yakında, ne sen bunun farkındasın ne yönetici farkında’ şeklinde değiştirmesi tavsiyesiyle sonlayalım.
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır.