Anlaşılan haftayı CHP yazılarıyla tamamlayacağız. “Sorunlu Bölge Muğla, Toplumun Değişim Beklentisi, CHP’de Seçmenlikten Yurttaşlığa, CHP’nin Güney Ege Otorite Envanteri” başlıklı yazıları sorunlu bölgenin, sorunlu gazetecileri olarak kaleme aldık. Bu yazı dizisinin sadece mücavir alan içerisinde kalmayacağını, yüksek siyasete de ulaşacağını belirtmiştik, öyle de oldu. Yüksek siyaset yazılarımızda yer alan sosyolojik tabanlı “kent- siyaset” tanımlamalarının daha geniş kitlelere ulaşması önerisinde bulundu. Onlara göre bu içerikteki tüm yazılar daha geniş kitlelere ulaşması gerekiyor. Bu yazılar daha geniş kitlelere nasıl ulaşır? Kim ulaştırır? Bu yönü ile bu iş bizi aşar. Biz kendi kapımızın önündeyiz, kendi mahallemizdeyiz.
***
34. Kurultay sonrasında yeni ufuklara yelken açmaya hazırlanan CHP’nin yeni yapılanmasının farkına varılması için kaleme alınan bu yazı dizisinin amacı anlayış hantallığından kurtulmak. Kılıçdaroğlu başkanlığında oluşan yeni yönetim hangi değerlerle, nasıl bir yol izleyecek? Onu anlatmak.
Yazılarımızda kaleme aldığımız bu uyarıların nedeni ise örgütlerdeki hantallık. Bu hantallığı en iyi tarif eden de Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen. Hukukçu olan Türmen örgütlerdeki hantallığı bize “geçiş dönemi ve yenileşmenin verdiği bir intikal” olarak açıklıyor. Bir siyasetçi olarak görüşlerine ve yazılarına büyük saygı duyduğumuz Türmen kendisi ile yapılmış bir röportajında CHP’nin daha önce çok daha dinamik ve hızlı hareket ettiği yönünde yapılan hatırlatmayı şu sözleri ile cevaplıyor. “Bu yapı CHP’yi hiç bir yere götürmedi. Bizim yaptığımız muhalefet cumhuriyetin temel değerleriyle daha fazla bütünleşen, insan haklarını ön plana çıkaran, insanları koruyan, çağdaş ve insanları daha fazla demokrasiyle birleştiren bir anlayış. CHP’yi böyle görmek lazım. Biz demokrasi ve özgürlükleri ön plana çıkardık statüko ile daha çok savaşan bir yapı ön plana çıktı. CHP devletin partisi olmaktan daha çok halkın bir partisi olmaya doğru gidiyor. Bunlar çok önemli değişimlerdir”…
***
Kurultay sürecini tamamlayan CHP, mahalli seçimlerin erkene çekilmesi kararının ardından yeni bir sürece giriyor. Büyükşehir statülü seçim kapıda. Bu noktada belirtilmesi, altı çizilmesi gereken bir durum var. Şu saatten sonra kurultayın en önemli argümanı olan değişim ve özgürlüğü bir düşünüş ve davranış şekli olarak görmek gerekiyor. Büyükşehir statülü seçimde CHP genel merkezi, değişim için eşitlik anlayışı ile hareket etmek istiyor. Bu eşitlik anlayışına göre de parti içerisinde bir grubun, bir başka grup üzerindeki egemenliğinin sona erdirilmesi gerekiyor. Örgütün egemen gücü haline gelmiş, kendine uygun bir örgüt yaratma projesini hayata geçirmiş olanlar; CHP’nin yeni, özgürlük temelli eşitlik düşüncesi ile yaratmak istediği halk hareketinin engelidirler.
***
CHP büyükşehir statülü seçime bu noktadan hareketle gidecek. Siyasi tarihimizin en önemli seçimi olarak kabul edilen ve 2013’te yapılması beklenen mahalli seçimlerde değişim yapmak isteyen CHP bu değişime kendisinden, örgütlerden başlayacak. Özgürlük söylemini özensiz ve derinliksiz bir söylem olmanın ötesine taşıyacak, eşitlik ilkesini önce örgütüne sonra da topluma yayacak. CHP bu amaçla kendi örgütünün dışında siyasi iktidara direnen gruplarla beraber, siyasi iktidardan şikayet eden tüm unsurları kapsayacak ortak bir mücadelenin adresi olabilir. Bu gerçek ortadayken ilin egemen gücü olan CHP’nin Muğla büyükşehir belediye başkan adayını belirlemesinde kullanacağı yöntem ve izleyeceği yol haritası çok önemli. Tespit ve tanımlamalarımıza kızan kızsın, darılan darılsın! Bize göre büyükşehir belediye başkanı üye bazında ya da delege bazında yapılacak ön seçimle belirlenmemeli. Biz; büyük şehir statüsünü CHP’li delegeyi ya da üyeyi memnun edecek bir zemin olarak görmüyoruz. Bu memnuniyetin ne zamanı, nede sırası!
***
Ön seçim bekleyenler statüye göre ilin tamamının büyükşehir olarak kabul edileceğini, statüsü gereği de ilin genelinde mücavir alanların yeniden belirleneceğini unutmasınlar. Statü ile ortaya çıkacak seçmen dağılımına göre CHP’ye sadece CHP’li oylar yetmeyebilir! Genel merkezin bu konuya dikkat edeceğini biliyoruz. Dilek ve temennilerle seçim kazanılmayacağından eminiz. Bu yanı ile genel merkezin büyükşehir belediye başkanını belirlerken sadece CHP’li üyeye ya da delegeye sorma yanlışlığına düşmeyeceğini umuyoruz. Genel merkez, CHP’nin Muğla ilinde kendi oylarının dışında siyasi iktidara karşı duran, direnen gruplarında platformu olabileceğini göz ardı etmeyecektir. Bu nedenle CHP genel merkezi büyük şehir belediye başkanını belirlerken ön seçim yapmayabilir. Genel merkez temayül yapabilir. Bize göre başkan adayı belirlemede CHP’yi sonuca ilin tamamında yapılacak olan geniş çaplı kamuoyu araştırmaları götürecektir.