Acıkmış olarak eve dönen çocuk annesine “akşama yemekte ne var?” diye sorar ve annesi cevaplar; “saymakla bitmez oğlum”. Çocuk; “güzel, neler bunlar?” deyince, annesi gülümseyerek “pirinç pilavı!” der. Pirinç pilavı bu! Saymakla biter mi? Bitmez. ***
Muğla İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği ‘nin pilav günündeki gaflarda pilavın içindeki pirinç taneleri gibi bir türlü bitmek bilmiyor. Milletvekili Ali Boğa’nın ulusala taşınan, kent ve ülke gündeminde kendine yer bulan açıklamalarının ardından geriye döndük ve pilav gününde yapılan açıklamalara tekrar göz attık. Anladık ki pirinç pilavı densizliğin kor ateşinde pişirilmiş.
***
Ulusal ölçekli bir krize, kentte siyasi bir kaosa yol açan pilav günü yarattığı ve eriştiği sonuçlar itibariyle bazılarında siyasi bir planlama kuşkusu yarattı. Buna göre açıklamaların masumiyet karinesi çerçevesinde değerlendirilmesini bir kenara bırakıp kendimize “hata dizayn edilebilir mi?” sorusunu yöneltmemiz gerekiyor. Hata dizayn edilebilir mi? Kimilerine göre bu mümkün görünmese de bize göre bu mümkün. En sıradan ve en masum ortamlar meşrebi müsaitlerin elinde bir dizaynın sofrasına dönüşebilir.
***
Vekillerden önce kendisine konuşma hakkı verilen konuşmacıların açıklamalarıyla ortamı iyice germeleri, Ak Parti İl Başkanını temsil eden, üstelik teşkilatlardan sorumlu başkan yardımcısı olan Şadi Pirci’ye konuşma hakkı verilmemesi, vekillerin sadece kısıtlı birer selamlama konuşma yapması konusundaki fısıltılı telkinler, açıklamalar ve tüm bunların sonucunda gerilen bir ortam…
***
Bunların hepsi bir bütün olarak ele alındığında yaşananlar meraklısını bir dizayna doğru götürebilir. Etkinliğin bir anda gergin bir ortama dönüşmesini sağla! Siyaset ve siyasetçiyi sorgulanabilir duruma getir ve siyaset ile organik bağı olan fikir sahibi olarak toplum huzurunda siyasetçiden “taassup temelli imtiyazlık talep et”, basın da buna şahit olsun…
***
Bu yazılanlardan olana bitene, yaşananlara ve sonuçlarına gerekçeli bir bahane aradığımız düşünülmesin. Biz gazeteciyiz ve bizim buna hiç ihtiyacımız yok! Ama olayların izini sürer, yaşananları ve sonuçlarını farklı açılardan da değerlendirmeye alırız. Bu nedenle o günün özel menüsünü oluşturan pirinçli pilavın yiyenin kursağında kaldığını biliyoruz. Artık pilav günü kalaylı kazanda sadece pilav pişirilmediğini tahmin etmek hiçte zor değil. Arkasıyla önüyle, görünen ve görünmeyen yönüyle pilav günü her ne kadar geride kalmış olsa da kentin siyasi tarihindeki en büyük krizlerden birisine neden oluşu ile hatırlanacaktır.
***
Ancak! Densizliğin kor ateşinde pişirilen pilavın ardından ortaya çıkan siyasi gerginliğin büyük bir özlemle bekleyen ve kriz sonrasında diğerlerinin arasına karışan, gizlenen bu kaosu yaratıp keyiflenenler muhtemel bu satırları şu anda diğerleri gibi okuyorlar, kendileri ile ilgili bir ipucu var mı, yok mu? ona bakıyorlardır. Belirtelim; “Körün istediği bir göz’dü, Allah onlara iki göz verdi”. Bunun yanında bize de ipuçları bıraktı.
***
Ankebut Suresi Kur’an-ı Kerim’in 29. suresi. Ankebut 69 ayetten oluşuyor. Sure, adını 41. âyette geçen “el-Ankebut” kelimesinden alıyor. Ankebut, Arapça da örümcek anlamına geliyor. İslamiyet Allahın dışında veri aranmayan bir din. İslam alimleri; ölü ve Şıh’lardan yardım isteyenlerin halini, örümceğe, örümcek evine benzetiyorlar ve örümcek evinin evlerin en zayıfı olduğunu belirtiyorlar.
***
Ölü ve Şıh’ların sağlayacağı bir şifa, bir himmet yok. Özellikle çukurdan gelenlerin.