ÜNİVERSİTEDE NE OLUYOR?
Yapılan haberlere ve yorumlara bakacak olursak; Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde rektör yardımcısı değişikliği Muğla kamuoyunda infial yaratmış, görevden alınma kentin gündemine oturmuş (!)
İşin içine siyaseti, rekabeti ve ilişkileri bulaştırıp meseleyi sıcak tutmaya çalışanlar olsa da bize göre durum böyle değil. Üniversite yönetimine ilişkin tasarruf rektör beye ait.
Bunun ötesinde kentin, kentlinin üniversitedeki muhatabı da belli.
Rektör Çiçek, görevden almaya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Muğla ancak üniversitesi ile bütünleştiğinde marka bir şehir olabilir. Bu şehri bir yıldız gibi gökyüzüne konduracak füze ise MSKÜ’dür. Üniversitemizin dedikodudan, statik, politik, derinliksiz sığ algılardan uzak olması ve hedefe kilitlenmesi ile ancak bu sonuca varılabilir. Üniversite yönetiminden tüm çalışanlarına kadar herkesin vatan sevgisini taşıması şarttır. Üniversite-şehir entegrasyonu olmazsa olmazımızdır. Son bir yılda tüm geri çekmelere rağmen çok işler başardık. Artık yenileniyor ve yeni hedeflere doğru ilerliyoruz. Bizi geri çeken her türlü etkenden kurtulmaya kararlıyız. Pranga olanlara tahammülümüz yok. Çalışan ama çok çalışanlar ise yol arkadaşımız olacaktır”…
Açıklama oldukça net.
Gerisi?
Gerisi hikâye…
Hatırlayanlar çıkacaktır, 2011-2012 yılları zor yıllardı.
O dönemin üniversite yönetimi ile kent-üniversite ilişkilenmesine yönelik görüş ayrılıkları ciddi tartışmalara neden olmuştu.
O süreçte kaleme aldığımız köşe yazılarında; kentle ilişkilenmek istemeyen, kente rağmen kenti etkileyen kararlar alarak ilişkilenmeyi reddeden, ötesinde Kötekli’yi kendilerine uygun bir yaşam alanına dönüştüren statik bir yapının varlığına dikkat çekmiş ve birilerinin canını sıkmıştık.
Adını ‘ünistatüko’ koyduğumuz bu statik yapı yazılanlardan ve çizilenlerden rahatsız olmuş,  bizimle orta yolu bulmak adına girişimlerde bulunmuştu.
Üniversitenin akademik insan zenginliğini temsil eden, içinde ne ararsanız bulacağınız bir heyeti umumiye (!) bizi ziyarete gelmiş uzlaşmanın yolunu ararken, iletişimci olduğunu öne süren iletişim fukarası bir yönetici/akademisyen kent-üniversite ilişkilenmesine yönelik abuk-subuk saptamalar yapmış, sonuçta elimizden zor kurtulmuştu.  
Elbette o günler geride kaldı.
Her dönem gibi üniversitede ‘o’ dönemde bitti.
O süreçte üniversite ile olan ilişkimizi askıya almış, yazılarımızda ne üniversitenin ‘kent üniversitesi’, ne de kentin ‘üniversite kenti’ olamadığına dikkat çekmiş, sadece üniversite yönetimini değil kendimizi de sorgulamıştık.  
Bu düşünce ile uzun süre mesafemizi koruduk.
Rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek göreve başlayana kadar.
Rektör Çiçek’in daha ilk günden dile getirdiği kentle bütünleşmeye yönelik ‘entegrasyon’ hedef ve çabasını samimi bulduk. Zira ilk kez bir rektör, kent-üniversite entegrasyonu konusundaki kararlı açıklamaların sahibi olmuştu.
Rektör Çiçek’in yönetim vizyonuna temel oluşturan “Muğla ancak üniversitesi ile bütünleştiğinde marka bir şehir olabilir. Üniversite-şehir entegrasyonu olmazsa olmazımızdır” tespitinin yeni bir sürecin kapılarının aralanacağını biliyorduk.
Öyle de oldu.
Rektör Çiçek, bu konudaki kararlılığını görevden almaya yönelik açıklamasında bir kez daha  ortaya koydu. Üniversitenin dedikodudan, statik, politik, derinliksiz sığ algılardan uzak durması gerektiğine dem vuran Rektör Çiçek yaşananları “Pranga olanlara tahammülümüz yok” sözüyle özetledi.
Peki, üniversitede ne oluyor?
Bize göre; Koza dönemini Kötekli’de tamamlayan ve uzun yıllar üniversitede hüküm süren, statik ve politik yapı kan kaybediyor. 
Açık ve net.
Üniversite yapılanması içinde ideolojik akrabalık sistemiyle yakın isimleri bir araya toplayan, kentle ilişkilenmeyi askıya alarak işine gücüne bakan ikbal ve istikbal düşkünlerinin egemenliğinde sona yaklaşılıyor.
YÖK’ün olağan iradesi ile yeni bir düzen yaratmak, kentin bir parçası olmak yerine kendine bir yaşam alanı yaratan statik yapının lale devri keyfi sona eriyor.
Üniversitenin bilim, teknoloji, araştırma, inovasyon ve üretim gücünü kente sunmak yerine, bu  gücün hareket kabiliyetini sınırlayan, ötesinde bu gücü kampüse hapseden statik yapının attığı her bir düğüm tek tek çözülüyor…
 ***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır. Köşe yazısını yazdırmadan önce çevreye olan sorumluluğun hatırlanmasında fayda vardır.