Ak Parti 40 yılın ardından kentin iktidarı olan CHP’nin alternatifi olabilir mi? Bu soruyu yanıtlamadan önce kentin nereye gittiğini anlayabilmek için CHP’ye bakmamız gerekiyor. CHP’nin kenti götürdüğü yer ve istikamet konusunda fikri oluşturmadan bunu konuşamayız.***
Herkese nasip olmaz. Bir siyasi parti için 40 yıl bir kenti yönetmek büyük bir şans. Bu süreçte kente ve kentliye hizmet etmenin bir yolu mutlaka bulunabilir. 40 yıl, uzun bir süre ve 40 yılda istenirse sıfırdan yeni bir kent yaratılabilir.
***
Bize göre; CHP değişimden ne anladığını bu 40 yıllık süreçte bize gösterdi. CHP, kenti değiştirdiği kadar değiştirdi (!) CHP, bir 40 yıl daha iktidar olma şansı yakalasa “önceki 40 yılda yapamadıklarını ikinci 40 yılda yapabilir mi?” diye düşünmek gerekiyor. Ayrıca kentin ve kentlinin CHP için ayıracak bir 40 yılı daha var mı? bilmiyoruz ama bir yıl içinde öğreneceğiz.
***
Sadece ideolojik refleks ile varlığını sürdüren, davranışını “hizmet anlayışı üzerine inşa etmeyen seçmen yapısı” ile CHP’nin bir 40 yılın daha sahibi olması uzak ihtimal değil. Yine seçmen bir öncekilerde olduğu gibi CHP’ye seçilme keyfini beklentisiz ve karşılıksız verebilir.
***
CHP; seçmenle ilişkisini hizmet prensibi ile değil “ideolojik refleks” ile sağlıyor. CHP kendini yerel iktidar olarak seçen ve kendine yönetme şansı veren bu seçmeni “hizmet ve daha çok hizmet” prensibi ile ödüllendirme gereği duymuyor. CHP seçmenini ödüllendirmiyor. Ne yazık ki bu güne kadar seçmende şapkasını önüne koyup “Ben ideolojik inancım gereği, benim gibi düşünenleri desteklerken, benim desteğim ile göreve gelenler neden benim yaşam koşullarımın iyileştirmez” diye düşünmüyor.
***
Peki; CHP seçmenin olası bir isteği ve talebi karşısında yatırım alan, yatırımların önünü açan, istihdam yaratan, sosyal ve toplusal projelerle kentin ve kentlinin konforunu, yaşam standartı yükselten bir yerel yönetim modeli yaratabilir mi?
***
CHP’nin kentin egemen gücü olarak geride bıraktığı 40 hizmet yılına, 40 yılda bu topraklara kazandırdıklarına bakarak bunun kararı verilebilir mi?
***
Kent kadar dinamik bir süreci uzunca bir süre statik bir anlayışla yönetip, seçmeni devletçi cephede saf tutan bir görevli, bürokratik oligarşi, laiklik, vesayet rejiminin bekçisi olarak gören CHP, yine aynı seçmene kentin içinde hangi olanakları sağladığını düşünmek zorunda.
Seçmenin kent yaşamı adına ödediği her türlü bedelin CHP’nin sosyal politikalarına uygun, insan ve insan sevgisi odaklı çalışmalar olduğu söyleyebilir mi?
***
İlin kalbinde insanca değerleri ön planda tutan bir yönetim anlayışı sergilemek ve eşitlik söylemleri ile mutlu kenti yaratmak için önce kenti sevmek, herkesle barışık olmak ve herkesin eşit hizmet almasını sağlamak “sosyal demokrat olduğunu iddia eden” yöneticilerin ve yönetimlerin görevidir. Toplumsal menfaati önde tutmak, kentin sorun yumağını kentin kendi temel dinamikleriyle işbirliği yaparak çözmek, sorunları paylaşmak bu demokratlığın göstergesidir. Biz, bu kentte seçmenle, halkla olan ilişkinin ideal bir prensibin üzerine oturduğunu söyleyemeyiz.
***
Artık CHP’li de biliyor ki; bu CHP, kente iktidar olunan dönemin, 1973’ün CHP’si değil. Bu CHP; 1973 Genel Seçimleri’nden yaklaşık iki ay sonra 9 Aralık 1973′te yapılan yerel seçimlerde Ankara, İstanbul, İzmir ve Muğla’nın da aralarında bulunduğu 33 ilin belediye başkanlıklarını kazanan CHP değil. CHP; o kaotik dönemde, zor yıllarda bile sahip olduğu tüm değerlerinden ve siyasetçilerinden çok uzakta bir yerde duruyor. Yazının girişindeki “Ak Parti 40 yılın ardından kentin iktidarı olan CHP’nin alternatifi olabilir mi?” sorunusunu yineleyelim.