Ak Parti Genel Merkezi 30 Eylül’e ciddi bir hazırlık içinde girdi. 30 Eylül’e bir tüzük operasyonu ile hazırlanan Ak Parti’nin 3 dönem mağdurları ile ilgili yeni düzenlemesi aşağı yukarı hazır. Tüzükte yapılan değişiklikle 3 dönem kuralına takılan milletvekili ve bakanlar büyük kentlerde belediye başkanlıklarına aday gösterilecek. 3 dönem belediye başkanlığı yapanlar ise milletvekili seçilebilecek, bakan olabilecek. Düzenlemeye göre bir bakmışsınız 3 dönem kuralına takılmış bir bakan Muğla Büyük Şehir Belediye Başkanlığına aday olmuş. Neden olmasın! Muğla’nın İzmir’den neyi eksik?
***
Ak Parti’nin 30 Eylül’de yapacağı Büyük Kongre siyasi tarihimizde bir dönüm noktası olarak tanımlanıyor. Bu kongre ile yukarıda, Ankara’da ne olur bilinmez ama bu kenttin de Ankara’da oluşan sonuçlara göre yeniden şekilleneceği ortada. Kongre sonucu oluşacak yeni MYK’da yer alan isimler genel siyasette olduğu gibi kentin siyasetini, siyasetçisini ve siyasi becerilerini de etkileyecek. Ankara’da “Abilik” yapan isimlerin bu yeni süreçte olmayacağı duyumu meraklılarını ve bizi üzecek olsa da yapılabilecek pek bir şey yok.
***
Ankara bu yoğunluğu yaşarken kentin siyasi kulislerinde Ak Parti İl Teşkilatına yeni katılmasına rağmen partinin yürütmesinde kendine yer bulan isimlerin parti iç yapısı ve işleyişi ile ilgili sorun yaşadığı konuşuluyor. Farklı siyasi oluşumlardan, farklı davranış biçimleriyle farklı disiplinlerle Ak Parti çatısı altına gelen isimlerden bazılarının yapılan siyasetin şekli ile ilgili uyum sorunu yaşadığı iddia ediliyor. Bu tür siyasetçilerin “parti yöneticilerinin siyasi anlayışını ve davranışını, yöntem ve uygulamalarını” çözmeye çalıştığı ancak bunu anlamakta zorlandıkları da iddianın gelen haberleri arasında yer alıyor. Bu uyumsuzluğun zaman zaman parti çatısı altında yapılan toplantılarda bireysel tartışmalara kadar uzandığı siyasi kulislerin yeni argümanı. Partiye sonradan katılan ancak siyasette bir hayli tecrübeye sahip olan bu tür siyasetçilerle, partinin kurucu iradesinin devamı olan partili yöneticiler arasında yaşanan sorun iyi niyetli bir bakış açısıyla parti içi “geçici” bir sorun gibi görülebilir. Umarız geçicidir de.
***
Ak Parti İl Teşkilatı ile ilgili kaleme aldığımız eleştirisel yazıların sonrasında kendisi ile bir araya geldiğimiz parti yöneticilerinin biz köşe yazarlarından beklediği “Anlayışlı Süre”nin sonuna geldik. İşin doğrusu bu sürede neler yapıldığını merak ediyoruz. Bu konuda yönetici muhataplarımızdan gelecek açıklamayı dört gözle bekliyor, üye kaydının, sandık kurullarının tespiti dışında neler yapıldığını bir yayın kurumu olarak kamuoyuna duyurmak istiyoruz.
***
Yazı İşleri Müdürlüğünü yürüttüğüm bu gazetede bir köşe yazarı olarak Ak Parti’yi eleştiren yazılarıma asla “müdahele” etmeyen patronum Yelda Erol Gökcan’ı bu tür eleştiren yazılara izin verdiği gerekçesi ile yönetime, yürütmeye almamayı bir siyasi başarı sayanlar umarız kendilerine sağlanan bu anlayışlı süreyi iyi değerlendirmişler, uygulamalarından, planlamalarından ve politikalarından umarız sonuç almışlardır.
***
“Anlayışlı Süre”nin sonuna gelmemize karşın 30 Eylül’de yapılacak olan Büyük Kongre nedeniyle kendiliğinden dönemsel olarak bir uzatma hakkı daha kazanan yöneticiler umarız kongre sonrasında oluşacak yeni tablonun mazeretine ve kentsel iz düşümüne sığınmazlar. Kongreye kadar uzanan “Anlayışlı Süreç”te yaptıkları icraatları, toplumsal ve sosyal politikaları basınla, biz köşe yazarları ile umarız buluşurlar.
***
30 Eylül’e üç beş gün kaldı. Ak Parti Büyük Kongresine ciddi bir hazırlıkla gidiyor. Kongre de bir yenileşmenin yaşanması, partinin MYK’sında yer alan isimlerin değişmesi bekleniyor. Bu kentin siyasetçilerinden birisini MYK’da görmeyi arzu ediyoruz. Kongre tarihine kadar; partinin milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özden’le halk-hizmet buluşmalarında, her türlü sosyal projede, istihdam yaratacak yatırımlarda, kentin ekonomisinin canlanmasında, yaşam konforunun artmasında ve her türlü toplumsal projede, ikbal ve istikbalden uzakta bir partner olmayı beceren biz köşe yazarlarının yine aynı partiye ait teşkilatları ve yöneticileri yüksek dozda eleştirmesinin altında ne yatıyor? Bu “Anlayışlı Süreç”te neler yaptığını basına ve köşe yazarlarına anlatmaya hazırlanan yöneticilere bu soru ev ödevi olsun.