Dünya Şairi Özkan Mert 50. Sanat Yılı etkinlikleri çerçevesinde okuru ile buluşturduğu “Allah ve Tango” adı taşıyan kitabının imza günü ve şiir dinletisini Muğla’da gerçekleştirdi. Muğla Belediyesi 21. Kültür Şenliği kapsamında tarihi Sekibaşı Hamamı’nın kubbeleri Özkan Mert’in şiiri, Serap Tamay ve İsmet Tezcan’ın müziği ile birleşti. Adeta bir “Şiir ve Müzik Müfrezesi” gibi gelip ruhumuzu zapt edip gittiler. Yakın dostlarım Şair Özkan Mert, Müzisyen Serap Tamay ve İsmet Tezcan, 30 sanat yılını kutlayan Karikatürist Mehmet Selçuk’un kültür şenliğinde yer almasını çok istemiş bu görüşümü Başkan Gürün’e iletmiştim. Sonuçta geldiler ve şenliğe katıldılar. Tarihi Sekibaşı Hamamı’nın kubbelerinde gerçekleşen etkinliğe geçmeden Dünya Şairi Özkan Mert’i daha yakından tanımanızı sağlayacak olan görüşlere yer vermek istiyorum. Bakin Özkan Mert için kimler ne demişler…
***
Cemal Süreya; “Her yanıyla gerçek bir şair karşısındayız. İmgeyi gözünden vuruyor”, İlhan Berk; “Büyük bir şiirin içindesin sen kardeşim. Bizim şiirden başka hayatımız yoktur”, Salah Birsel; “Özkan usta,soluklu,kafadaki kan dolaşımını düzenleyen bir ozan”, Adnan Binyazar; “Özkan Mert, şaha kalkmış soylu bir yarış atı gibi girdi yaratıcı şiirin imge dünyasına. 50 yıllık şiir yaşamında atın başı hep önde oldu”, Vedat Günyol; “Hepimiz Özkan Mert gibi dünyalı olabilsek!”, Tekin Özertem; “Özkan Mert bir Türk Homeros’udur”. Mehmet Kemal; “Bir şiir büyücüsü ya da bir kuyumcu mudur Özkan Mert? Şiirin en yücesinde oturuyor”, Dursun Akçam; “Haydi gel öpeyim seni, dünya’ya meydan okuyan mertliğini, bağımsızlığını kutsuyayım”, Adalet Ağaoğlu; “Stockholm’den çağırtarak,Yeşilköy’de bando ve mızıkalarla karşılatacağım seni”, Demir Özlü; Özkan Mert Şiir’i yaşamdan geliyor.Yaşamla ilgili herşeyi de beraberinde getiriyor. Yenilmeyen bir iç sürgünün şiirleridir bunlar”, Rikad Holm; “Özkan Mert’in şiirleri baş döndürücü. Bu şiirlerde Lorca yeşilliğinin bir köşesi ve Neruda’nın ışıldayan denizi var”, Ana L.Valdes “Özkan Mert Şiirinde özümsenmiş politiksellik yıllanmış şarap tadında: Olgun ve yumuşak. Bu şiir çoğu kez Brecht ve Prevert mükemmeliğine ulaşıyor. Mert şiirinde uzlaşma yok. Politik mesaj, her zaman estetik mükemmelliğe ulaşma çabasının emrinde”, Ellen Larsen; “Nobel Ödülüne Özkan Mert’i öneriyorum”, Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün; “ Özkan Mert, iki şiir okudu. Birisi direnmekten bahsediyor, bizim direncimizi artırıyor öbürü de gelecekle ilgili umut veriyor. Yarın bizim diyor. Bazen içimize karabasanların bastığı, umutsuzluğa yani ‘ne olacak bizim halimiz’ dediğimiz zamanlara geliyoruz ve birbirimizle adeta fısıldaşarak veya biraz yüksek sesle halleşip ama kötümser bir takım yorumlar yapıyoruz. İşte sanatçı o zaman devreye giriyor. Şiiriyle , müziğiyle, resmiyle, karikatürüyle, küçük metni ile bize ne olmamız gerektiğini ve ne yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. Özkan Mert şiiri üst üste birisinde direnmeyi, birisinde gelecekten umut etmeyi bize kısacık zaman diliminde hemen hatırlattı. Şöyle bir dikildiğinizi hissediyorsunuz”…
***
Başkan Gürün o gece, Özkan Mert’in şiir dinletisinde tarihi bir konuşmalarından birini yaptı. Başkan arada muhaliflere yönelik göndermeler yapsa da kendisinden uzunca bir süredir bu tür de sanat ve kültür zeminli insani ve vicdani algıları arttıran bir konuşma duymamıştık. Politik sanatın usta ismi Özkan Mert’in özellikle “Diren Ey Kalbim” şiiri Başkan Osman Gürün’ü çok etkiledi. Bir siyasetçi olarak Başkan Gürün bize politik sanatın sadece politik tarafında değil sanat tarafında da durabileceğini gösteren şu sözleri sarf etti. “Ama bu kötü gidişi ve bir takım sıkıntıları aşacak olanda yine biziz. Bunu hep beraber yapacağız. Bunun için sanatçıya çok ihtiyacımız var! Susan sanatçıya değil. Sanatçı var, susuyor, susturuluyor. Öğretim üyesi var, susuyor, susturuluyor. Aydın; susuyor, susturuluyor. Fakat aydın gerçek manada aydın ise, nereye hapsedilirse hapsedilsin ışığını vermeye devam etmesi lazım. Yani kapı aralığından onun ışığını vermesi lazım. Maalesef şu sıralar kötü örneklerini görüyoruz ama direneceğiz ve yarından da umutlu olacağız. O konuda hiçbir şeyimiz yok. Muğla’nın havasını hep beraber küçük küçük sözcüklerle, küçük küçük olaylarla benim sık sık kullandığım gibi bıdı bıdı’larla karartmayalım. Değerimiz bilelim, birbirimizin kıymetini bilelim. Yaşadığımız ortamın kıymetini bilelim ve bunu daha ileriye götürmek için hep birlikte bu tür etkinlikler, sanatçı arkadaşlarımız, şairlerimiz, müzisyenlerimiz, ressamlarımız, karikatüristlerimiz bunlarla daha bir coşku yaratalım ve buradan ülkeye, Anadolu’ya bir mesaj verelim. Bunu yapabiliriz. Şuan ki halimizle de yapıyoruz. Bu da bizim görevimiz. Bakınız Şair Özkan Mert bir şiirinde şöyle diyor: ‘Birden bire varız/ Birden bire yokuz/ Birden bire aşk/Birden bire ayrılık/ Birden bire mineraliz’, yani toprağa karışıyoruz, ölüyor ve mefta oluyoruz. Ama o birden bire’nin arasında ne yaptık? Hayatı nasıl yaşadık? Nasıl doldurduk? Toplum adına ne yaptık? Sanat adına ne yaptık? Bulunduğumuz mevkilerde, bulunduğumuz güçlerde, bunu nasıl kullanıyoruz? Nasıl değerlendiriyoruz? Ne yapıyoruz? Toplumun yararına mı? Savunduğunu düşündüğünüz değerlerin yanında mısınız? Yoksa ona karşı bambaşka yerde misiniz? Şu anda ülkede gerçekten bıdı bıdıların değil kolkola girip direnmenin ve yarınlar içinde umut taşımanın zamanı. Ben bu kadar konuşma yapmak istemiyordum ama iki şiirini dinleyip sevgili hocamın seslerini duyunca böyle bir şeyler söyleyesim geldi”…
***
Siyasetçi ile sanatı daha çok bir araya getirmek gerektiğini bir kez daha anladık. Bu konuda üzerimize düşeni, elimizden geleni yapmamız gerek…