Ülke genelinin muhalefeti, yerelin iktidarı ve tek kale siyasetin sahibi CHP, gerçekten kentin egemen gücü olduğunu, bu etkili güçle iktidar yaşamına devam ettiğini ve sürdürdüğünü 27 Ekim 2013’te yapılacak olan mahalli seçimlerde de gösterebilir. Adaylık sürecinde tercih ettiği aday belirleme yöntemi tartışmaları arasında kaybolup gitmez, Ankara’nın yeni CHP’sinin değişim konusundaki ısrarını ve davranış biçimini bir deve kuşu gibi karşılamaz ise bu gücünü bir kez daha sergileyebilir.
***
Türbana hoşgörü ile bakan, Silivri’ye sahip çıkan, Suriye’de bölgesel statükonun yanında yer alan, Kılıçdaroğlu ile Menderes’in anıtını ziyaret eden Yeni CHP’ye Muğla nasıl baktığını henüz belirtmedi. Tarihinde ilk kez CHP’li bir genel başkan “devrim karşıtı” denilen ve 60’lı yıllarda idamını istenen bir siyasi liderin anıtı önünde saygı duruşu yaptı. CHP, Kılıçdaroğlu ile yenileşme adına büyük bir paradoksun sahibi olurken, günah çıkartırken ve hatta tarihi ile yüzleşirken Muğla, Yeni CHP’nin davranış şeklini siyasi zemininde nasıl karşılayacak?
***
“Cumhuriyetçi-laik” siyasi geleneğin sınırlarını zorlayan bu yeni siyasi davranış biçimi Muğla CHP tabanının alışık olmadığı türden bir davranış şekli. Tabanı “Cumhuriyetçi, Laik, Kemalist ve Ulusalcı” yapıdan oluşan Muğla CHP’de Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu yeni davranış biçimini önemli bir hamle olarak görenlerin yanında Menderes ziyaretini bir o kadar da “O adamın orada ne işi var?” şeklinde gören ve şiddetle karşı çıkanlar var.
***
Muğla CHP örgütü sahip olduğu ideolojik algısı ile Yeni CHP’nin bir parçası, önemli bir etkeni olabilir mi? Muğla belki Yeni CHP’nin parçası olabilir ancak önemli bir etkeni, tercih edileni olmadığını zaten kongre ve sonrasında oluşan süreçte gösterdi. Muğla CHP tabanının kodlarını oluşturan “Cumhuriyetçi-Laik, Kemalist-Ulusalcı” yapısını namusu gibi koruyan, bundan daha ötesini asla merak etmeyen, statik seçmen algısının hakim olduğu bir il. Bundan ötesi Muğla için kaygı ve kaos demek. Cumhuriyetin ilk gününden bugüne Atatürkçü gibi düşünen, İnönücü gibi davranan Muğla, daha öteye gitmeye, siyasal zemininden uzaklaşmaya hazır değil. Siyasi literatürde her ne kadar modern ve çağdaş olarak nitelendirilse de Muğla seçmeni aynı zamanda kemik , statik bir yapının da sahibidir.
***
Muğla’nın partizan anlayışını oluşturan siyasal zemininin olası bir kaymaya tahammül göstermeyeceğini biliyoruz. Bu nedenle genel merkezin ve örgütün siyasi mühendisleri Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’sinin değişimden ne kast ettiğini bu örgüte seçmene anlatmak zorunda. Sıradan CHP’linin genel merkezin davranış şeklini keşfetmesi beklenmeden genel merkez ile örgüt arasında iletişim köprüsünü sağlamak adına seçilip göreve gelen örgüt yöneticileri, siyaseti kutuplaştıran, alan daraltan, ikbal ve istikbal peşinde koşan siyasetçilerin çözüm ortağı olmayı, onları öne çıkarmayı bir kenara bırakıp Yeni CHP’yi, Eski CHP’lilere anlatmaya başlamalılar.
***
Genel merkez ile örgüt arasında iletişimi sağlamak adına seçilip göreve gelen örgüt yöneticileri, Yeni CHP’yi, Eski CHP’liye anlatmanın yanında Eski CHP’lilerin Yeni CHP’ye bakış açısını ve örgütsel mesajını da Ankara’ya taşımalılar. Örgüt yöneticileri kentin egemen gücünün partinin kodlarını oluşturan “Cumhuriyetçilik, Laiklik, Kemalistlik ve Ulusalcılık” üzerine inşa edildiğini Ankara’nın Söğütözü’ne Anadolu Bulvarı 12 numara’ya ulaştırmalılar.
***
Muğla CHP örgütünün ve seçmeninin hiç alışık olmadığı türden davranış ve söylem biçimi kamuoyunda eleştirilerin ve övgülerin sahibi sivil davranış şekli olarak yorumlanabilir. Bu söylemin kentsel yansıması ve algısı sağlanmadan değişim bu kent için özensiz ve derinliksiz bir slogan olmaktan öteye geçemez. Her türlü seçim bildirgesini “Değiştirmemek” üzerine kurgulayan statik yapılı Eski CHP, değişimini ana argüman olarak gören ve davranış biçimini buna göre yapılandırmaya çalışan Yeni CHP ile bir zemin sorunu yaşayabilir.
***
CHP Kentin egemen gücü. Yerel yönetimlerin, siyasetçilerin, belediye başkanlarının yöntem ve uygulamalardan kaynaklı çelişkilere rağmen egemen gücü oluşturan halk partili yöneticilerin oluşturduğu zafiyeti sineye çekmeye özen gösteriyor. Ancak bu kentin seçmen portföyünde sadece CHP’liler bulunmadığı, cumhuriyetçi-laik siyasi geleneğin bu kentte sadece CHP’lilere mahsus olmadığı da unutulmamalı.