Bu Anayasa değişecek ama bugün yürürlükte olan Anayasa’nın 56. Maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” tanımlaması yer alıyor. Anayasanın temel ilkelerinden birisi de devletin topluma sağladığı olanaklardır. 70’li yıllardan bu yana sahip olduğu kültür, turizm, tarım değerlerinin, ekonomik kaynaklarının, verimliliğin yanında birinci derece çevre sorunlarının yaşandığı bir il olarak Muğla bu açıdan Anayasa’da ifade edilen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına ilk adımını “Doğalgazla” atmış olacak.
***
Sizde farkındasınız! Bu kentte; olmaz denilenler olmaya, gelmez denilenler gelmeye, imkânsız olarak görülenlerde pekâlâ mümkün olmaya başladı. İnancımız bu süreçte Muğla’yı oyalama dönemi bitecek. Ellisini devirmiş bir kentli olarak çok rahat söyleyebilirim ki; bu memleketin onlarca yılı oyalama ile geçti ve statik zihniyet ısrarla milleti oyalamaya devam ediyor. Muğla’ya gelecek her türlü hizmetin, yatırımın içinde olmak, kentsel rantın bileşeni olmak isteyen statükonun ayak diretmesine karşın halk; hizmetlerle buluşmaya başladı. Bu noktada kimsenin şüphesi olmasın bu memlekete hastane de gelecek, doğalgaz’da… Çünkü artık bu statik yapıyı tanımayan, onu tamamen dışlayan bir merkezi irade var ve bu iradenin bu memlekete hizmet getirmek gibi bir derdi var. Üstelik onların halk gibi bir önceliği var.
***
Doğalgaz kentin girişine borularını dayamasına karşın doğalgazın kente asla gelmeyeceğine, pahalı bir yakıt türü olduğuna millete inandırdılar, milleti kandırdılar. Doğalgazın reel olmadığı üzerine paneller düzenlediler, kendi ütopik ve fantastik projelerinin zeminini oluşturdular. Onlara göre doğalgaz ütopikti ve bu doğalgaz denilen şey; Muğla’ya gelmez, gelemez bi şey’di. Ayrıca doğalgaza gerek de yoktu, doğalgaz Muğla’ya gelmemeliydi. “Onlar getiremiyorsa; kimse de getirmemeliydi”. Onlar hastane yapamıyorsa; kimse yapmamalıydı, onlar yol yapamıyorsa; kimse yapmamalıydı, onlar konut yapamıyorsa; kimse de yapmamalıydı. Onlar su getiremiyorsa; kimse de getirmemeliydi! Bu Ak Parti! statükonun başına “iş” çıkardı.
***
Bu kente yeni bir hastane olmaz dediler; oldu. TOKİ gelmez dediler; geldi. Hele Doğalgaz’ın gelmesi mümkün değil dediler; doğalgaz pek âlâ geldi. Hizmet etmek yerine halkı oyalamayı tercih edenler biliyorsunuz yakın bir süreçte de halka Muğla’nın büyükşehir olmayacağını da söylemişler ve halkın buna inanmasını istemişlerdi ama o da oldu. Muğla statik zihniyetinin toplumda oluşturmaya çalıştığı suni algıya rağmen Muğla büyükşehir oldu.
***
Bu statik yapılı zihniyet “hizmet ve yatırım” konusunda ne söylediyse bugün onun tam tersi oldu. Muğla Tıp Fakültesi Hastanesi, duble yollar, TOKİ 1-2 ve hatta 3. etapları, Gençlik Merkezi ve Spor Kompleksi, Doğalgaz, İçme Suyu, Eğitim Kampüsü gibi yatırım ve hizmetler kentin kapılarına dayandı. Tüm bunların karşısında artık Muğla’yı onlarca yıldır oyalayanlar, kenti kuşatanlar ve işgal edenler gerekçeli mazeretlerinin arkasına sığınamayacaklar, beceriksizliklerine bu sefer kılıf uyduramayacaklar.
***
Hizmet; kentin kapılarına dayandı ve onların buna verebilecek bir cevapları yok! Hizmete; hizmetle cevap vermek gerek! Ama onların bu işlere verecek cevapları yok! Neden üretemediklerini, neden yapamadıklarını bu halka artık anlatamazlar! Biz yetinmeyle geçen onca yılın ardından bir şeyi kesin olarak öğrendik. “Yürek olmayınca kürek de işe yaramıyor”.
***
Yapacak hiçbir şeyi olmayanlara, siyasetin içinden cevap arayanlara, ideolojik algının gölgesine oturup keyif çatanlara bu halk “dur” demeye hazırlanıyor. Çünkü toplumun ideolojik algısını kullanarak bir seçkinliğin sahibi olanların buna karşılık ödedikleri bir bedel yok. Onca yıl geçmesine rağmen elle tutulur bir hizmeti halka sunmuş, sunabilmiş değiller. Bu nedenle de bedavaya seçilmenin keyfini yaşıyorlar. Artık bedavaya iş yok. Artık insanlar kendilerine sağlanan konforun, ekonominin, modernliğin ve her türlü yaşam koşulunun kendisine ne sağlayacağını bilmek, öğrenmek istiyor. Ülke genelinde 69 ilde doğalgaz kullanılırken bu toprağın insanına; “Yatağan’ın, Soma’nın ve Aydın’ın bilmem ne” kömürlerini reva görmek hangi hizmet anlayışı ile izah edilebilir? Siyaset terminolojisinde buna beceriksizlikten başka ne denebilir…
***
Yöntem ve uygulamaları ile bu halkla, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları ile mahkemelik olan, kent kadar dinamik bir süreci statik bir anlayışla yönetip toplumun her kesiminden seçmeni “Ellerim Kırılsaydı” noktasına getiren kim?
***
Muğla; il oluşunun 100. yılını, büyükşehir olmanın kazanımları ile taçlandıracak yatırımların mekânı olmaya doğru yol alırken yetinenlerin ve yetinmelerin kenti olarak anılmaktan kurtulacak. Kentin statükosuna karşın artık farkına varılsın istiyoruz. “Yoksulluk ve Yoksunluk Kader Olamaz” diyen, hizmetin en temel prensibine “halkı” koyan siyaset ve yönetim anlayışı ile modern bir kentin temelleri atılıyor…