Geçtiğimiz hafta içinde CHP İl Başkanlığı’nda yapılan İlçe Başkanları Toplantısı’nda alınan ortak ön seçim kararı bugün CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk tarafından genel merkeze taşınıyor. İl Başkanı Öztürk elinde örgüt kararı ile Ankara’nın yolunu tuttu. Umarız dönüşte Başkan Öztürk’ü “Ankara’nın taşına bak gözlerimin yaşına bak” türküsünü mırıldanırken bulmayız.
***
Yine bu köşeden yaklaşık bir yıl önce 16 Şubat 2012 tarihinde kaleme aldığımız “Kumsal Siyaseti Üzerine” başlığı taşıyan yazıda, siyasetin “Anakara” eksenli bir hal aldığına vurgu yapmış Muğla; siyasetin hatlarını ne zaman kendisi belirlemeye kalkışsa Ankara; ‘Otur oturduğun yere, haddini bil’ diye azarlar. Siyasetin kutsal toprağı Ankara bu yönü ile Türk siyasi tarihinin en büyük hatalarının da planlandığı ve uygulandığı yerdir. Orada siyaset adına nice teşkilatların, nice siyasetçilerin kellesi alınmıştır. Siyaset; Ankara tarafından belirlenen bir olgudur ve sonsuza kadar öyle kalacaktır. Ankara istemeden Anadolu isteyemeyecektir. Ankara’nın taşı, o yüzden siyasetin gözyaşıdır. Ankara siyasetçisine yakın olan, Ankara siyaseti yapan siyasetçiler  bu anlamda yerel siyasetin önündeki en büyük engeldir. Bu tür siyasetçinin ve siyasetin elinde Ankara, siyasi hödüklük mekanizmalarının oluşturulduğu bir An(a)kara’dır. Anakara söylem ve yöntemleri ile güçsüzleştirilen Anadolu siyaseti ; Ankara’dan korkan, Ankara’ya soran bir bir mantık üzerine inşa edilmiştir” demiştik.
***
Bir kez daha altını çizelim, bir kez daha uyaralım. Siyaset bizler için “yerel ve mümkün” olandır. Bu nedenle aldığı kararlarları, yöntem ve uygulamaları nedeniyle bir “Anakara” ya dönüşen Ankara’nın bize, Anadolu siyasetine dayattığı, “eksenli ve endeksli” siyaset türünü biz siyasetten saymayız.
***
Büyük şehir statülü seçimler öncesinde Muğla’da kumsal siyasetine devam etmek isteyenler bu süreçte büyük bir yanılgının sahibidirler. Siyasetin dört mevsiminde de kazanan olmak isteyenler, siyasetin kendilerine sağladığı konforla siyasetin kodlarını mahalle aralarında, kırsal yerleşkelerde değil de kent merkezlerinin konformist yapısında, Anakara ilişkilerinde arayanlar siyasetin yerel kodlarını ve şifrelerini oluşturabilirler mi? Bu bakış açısıyla yerel siyasetin kararlarına saygı duyarlar mı?
***
CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ve yönetiminin ön seçim konusundaki örgüt kararını Ankara’ya teslim etmeye hazırlandığı şu günde; CHP örgütlerinin ön seçim ve sandık isteği sonrasında büyük şehir statülü yerel seçimlerde aday olması beklenen bir siyasetçi sandık isteğinin genel merkeze karşı iyi vurgulanması adına “Sandık; bisküvi kutusundan olmasın” uyarısında bulundu. Bu değerli siyasetçi büyüğümüz Ankara’nın örgütün gazını almak adına söylem ve yöntemlerin yanlışlığına vurgu yaparak bu konudaki kaygılarını dile getirdi. Bu süreçte seçim sandığı ile bisküvi kutusunun karıştırılmaması gerektiğini, usulünden siyaset ve demokrasi olmayacağını ifade etti.
***
Bir kez daha belirtmekte fayda var. Biz kent yazarları Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ön seçim ve sandık” diyen tüm yapıları ile işbirliği halindeyiz. Daha önceden yine bu köşeden kaleme aldığımız CHP endeksli yazılarımıza yapılan “CHP’ye Ayar Çekiyorsunuz” eleştirisi bu nedenle yerini bir işbirliğine bıraktı.
***
CHP’nin sinir uçlarına dokunan ancak partinin meşruluğunu oluşturan omurgasına saygı duyan türde kaleme alınmış yazılar CHP örgütlerinin samimiyet testinden geçti. Yazılar karşılığını buldu. Şu günde CHP içerisinde merkez yoklaması ile atama yapılmasını bekleyen Muğla Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün ve ekibi haricindeki tüm yapılar ile birlikte hareket ediyor, aynı amacı paylaşıyoruz.  Belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılımı ile ön seçimle belirlemek isteyen örgütün ve parti tabanının bu haklı talebini her şeyin üzerinde görüyoruz.
***
“Siyaset yerel ve mümkün olandır” ilkesiyle, CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ve tüm ilçe örgütleri başta olmak üzere büyük şehir statülü seçimler öncesinde belediye başkan adaylarını kendisi belirlemek isteyen parti tabanı ile hareket ediyoruz. Bu nedenle biz büyük şehir statülü seçimler öncesinde kent siyasetinin “Anakara” ilişkileri ile değil, yerel ilişkiler ve gerçekler ile inşa edileceğine inanıyoruz.